Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ödeme emrinin iptali talebi yönünden yapılan incelemede; Ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayete dair hiçbir karar verilmediği ileri sürülmüş ise de, mahkemece talepler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaksızın davanın süre yönünden reddine karar verildiği görüldüğünden, gerek ödeme emrinin iptali, gerekse meskeniyet şikayetine dayalı olarak haczin kaldırılması talebi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle ödeme emrinin iptali talebi yönünden hiçbir karar verilmediğine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı görülmüştür. Davacı tarafça her ne kadar ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürülerek ödeme emrinin iptali talep edilmiş ise de, davacının İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen davet kağıdı ile takipten haberdar olduğu açıktır. Davacı tarafça buna ilişkin tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir....

Somut olayda, borçluya tebliğ edilen ilk ödeme emrinin ..... İcra Hukuk Mahkemesince iptali üzerine 12.06.2015 tarihinde ikinci kez yapılan ödeme emri tebliğ işleminin borçluya yeni bir itiraz hakkı tanıdığı kuşkusuzdur. İlk ödeme emri iptal edildiğinden borçluya tebliğ edilen ikinci ödeme emri geçerliliğini korumaktadır. İkinci kez ödeme emri tebliği için icra mahkemesi kararının kesinleşmesine gerek yoktur. Borçlunun talebi müstakil bir şikayettir. O halde mahkemece, borçlunun son ödeme emrinin usulsüzlüğüne ilişkin iddiası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Taraflar arasındaki ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte asıl dava dosyasında icra emrinin usulsüz tebliği ve takip dosyasında birden fazla icra emri olup, bu belgeler arasında içerik ve miktar yönünden farklılık bulunduğu ve takibe dayanak belgelerin icra emrine eklenmediğine yönelik şikayet sebebiyle yapılan yargılama ve birleşen dava dosyasında icra emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti, icra dairesinin yetkisine itiraz, takip dosyasında iki farklı icra emri bulunduğu itirazı ve borca, faize ve tüm fer'ilerine itiraz sebebiyle yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava dosyası yönünden; davacıların usulsüz tebliğ şikayetlerinin kabulü ile Ankara 9....

      Her ne kadar davacı takip borçlusu vekili dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle öğrenme tarihinin 13/02/2020 tarihi olarak kabul edilmesi, borca itirazın kabulü ile takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılmasını istemişse de; takibin konusu itibarı ile borçlu vekilinin her türlü itirazını icra müdürlüğüne yapması gerektiği, icra hukuk mahkemesine yapılan itirazın sonuç doğurmadığı, ayrıca ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini iddia eden borçlu vekilinin usulsüz tebligat şikayetini takipten haberdar olduğunu iddia ettiği tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde ileri sürmesi gerektiği, 13/02/2020 tarihini tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini isteyen takip borçlusu vekilinin yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 02/03/2020 tarihinde usulsüz tebligata yönelik şikayette bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinde usulsüz tebligata yönelik şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğine yönelik gerekçesi...

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı T1 Vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin nitelendirmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin uyuşmazlığın ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayet mahiyetinde olduğundan bahisle inceleme ve değerlendirme yaptığını ancak, şikayete konu hususun usulsüz tebliğ olmayıp tebliğ yokluğu olduğunu, ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun olarak veya usulsüz olarak tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir tebliğ belgesine rastlanmadığını, müvekkili adına gönderilen tebligatlar tebliğ edilemeyince alacaklı vekilince müvekkilinin mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği ödeme emri gönderilmesinin talep edildiğini ancak müvekkili adına çıkarılmış bir ödeme emri tebligatının olmadığını, 10.04.2018 tarihinden sonra müvekkili adına çıkarılan tebligatın kıymet takdirine ilişkin olduğunu, icra takibinin henüz kesinleşmediğini, usulsüz bir şekilde kesinleştirilen takibe dayalı olarak yapılan müteakip işlemlerin tamamının geçersiz ve yok hükmünde olduğunu...

      DAVA Şikayetçi borçlu şikayet dilekçesinde; alacaklı tarafından aleyhine kambiyo yoluyla takip başlatıldığını, ödeme emrinin Tebligat Kanununun 35. maddesine göre 10.10.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, adresinin belli olduğunu, tebliğden 13.10.2020 tarihinde haberdar olduğunu, ödeme emrinin ekinde takibe konu senet suretinin borçluya tebliğ edilmediğini belirterek tebligatın usulsüz olduğunun tespiti, İİK'nın 167 ve devamı maddelerine aykırı olarak gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesini, talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; tebligatın usulüne uygun olduğunu, takibe dayanak belgenin tebligata eklendiğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....

        Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacı borçlulardan T1 gönderilen ve 16.03.2017 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri tebliğ parçasına göre, ödeme emrinin muhatabın adresinde daimi çalışanı Serpil Öncü’ye tebliğ edildiği, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının tespiti yapılmadan doğrudan çalışana yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddelerine uygun yapılmadığın ve usulsüz olduğu, İcra müdürlüğünün 04/02/2019 tarihli yazısına göre, borçlu T1 vekili Av....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/307 Esas 2021/119 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1- b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, a- İcra emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayetin KABULÜ ile, Adana 12. İcra Dairesi'nin 2019/5491 E sayılı dosyasından başlatılan takipte borçluya gönderilen icra emrinin tebliğ tarihinin 05/05/2019 olarak düzeltilmesine, b-Diğer şikayetlerin kısmen kabulü ile, Adana 12 ....

        Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280). Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; takip dayanağı ilamda, davacı borçlu T1 Şirketi'nin vekili bulunmasına rağmen, icra emrinin davacı borçlu şirkete tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur....

        Erol Kırıtoğlu'na vekaletname verdiğini, şikayetçinin vekaletnamedeki, ipotek senedindeki ve kredi sözleşmesindeki adresinin aynı adres olduğunu ve ödeme emrinin bu adreste tebliğ edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve tebliğ zarfına dayanak belgelerin eklenmediği ileri sürülmüş ise de, şikayetçiye gönderilen kıymet takdir raporunun 13/10/2020 tarihinde tebliğ edildiğinden İİK 16 ve devamı maddeleri uyarınca yasal yedi günlük süresi geçirildikten sonra şikayetin yapılmış olduğu gerekçesiyle şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Takipteki tüm tebligatların usulsüz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

        UYAP Entegrasyonu