Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının T4 annesi T3 ile Şeyhmus isimli şahısın birlikteliğinden dünyaya gelen kızı olduğunu, ancak annesi T3'ün babası İbrahim Güdür ile ikinci evliliğini yapmış olduğunu, babası İbrahim Güdür'ün Sultan'ı kendi öz kızıymış gibi nüfusuna kaydettiğini, halbuki Sultan'ın babasının değil Şeyhmus'un öz kızı olduğunu, ayrıca Sultan'ın da yine nikahsız birlikteliğinden Remziye ve Fatma isimli iki kızı dünyaya geldiğini, babası ve annesinin bu iki kız çocuğu da kendi öz çocukları gibi nüfusa tescil ettirdiklerini, Remziye, Fatma ve anneleri sultanı kayıtlarda kardeşi olarak görünse de kardeşi olmadıklarını talep ettiği görülmüştür. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1- a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır....

Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nden alınan veraset ilamında davalı T3 da muris Hikmet Akkul’un oğlu olarak nüfusa kaydedildiğini ve adı geçen davalının müvekkili ile birlikte murisin yasal mirasçısı olduğunun görüldüğünü, oysa davalı T3 nüfus kayıtlarında şeklen annesi gözüken Hikmet Akkul tarafından doğrulmadığı gibi herhangi bir hukuki işleme dayalı olarak evlat da edinilmediğini, nüfus kayıtlarının gerçeğe aykırı olarak oluşturulduğu noktasında duraksama bulunmadığını, müvekkillerin murisi olan Hikmet Akkul’un kayden oğlu gözüken davalı T3 Hikmet Akkul hayatta iken ona karşı bir evlat gibi davranmadığını, Hikmet Akkul'un yıllarca davalı tarafından sıkıntıya uğradığını ve anne olarak görülmediğini, davalı T3 gerçek annesinin Kahramanmaraş ilinde Göksun ilçesinde Çamurlu köyünde yaşamakta olan Döndü Yağmur isimli şahıs olduğunu, bu durumu davalı T3 da babası T6'un da çok iyi bilmekte olduğunu, zira davalının babası T6'un geçmiş yıllarda Kahramanmaraş’ta bulunduğu zamanda Döndü Yağmur isimli...

İLGİLİ MEVZUAT: 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde eczacılık yapabilmek için hangi vasıflara sahip olunması gerektiği sayılmış ve bunlar "Türk vatandaşı olmak, Türkiye Eczacı Mektep veya fakültelerinden diplomalı olmak veya yabancı memleketlerdeki eczacı mektep veya fakültelerinden diplomalı olup da 3. madde gereğince ilmi hüviyetini ispat etmiş veya imtihanı kazanmış olmak, diplomaları Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletince tescil edilmiş olmak ve bu Kanun'un 4. maddesinde yazılı hallerden biri bulunmamak." şeklinde sıralanmıştır....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Islah edilen dava, Türk vatandaşı iken yurtdışında geçen süreyi 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında borçlanma hakkı bulunduğunun ve ... sigortasına giriş tarihi olan 30.07.1974 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarih olarak tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davacının 3201 sayılı Yasa gereğince yurt dışında Türk Vatandaşı iken çalıştığı sürelerin Türkiye de çalışmış gibi borçlanabileceğinin tespitine, borçlanma işleminin 5510 sayılı Yasa gereğince 4/1-b gereğince yapılmasına, davacının çalışmaya başladığı tarihin yurt dışında çalışmaya başladığı tarih olan 08.08.1977 olarak belirlenmesine yönelik hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar dava dilekçesinde, anne, babalarının ....olduğununun tespiti ile nüfusa tescil edilmelerini ve kendilerine Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı verilmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... Temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/23 Esas-2012/313 Karar sayılı dosyasının aslı veya onaylı örneğinin dosyasına konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Sigortası'na girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” Hükmüne yer verilmiş ise de bu hüküm, sözleşmenin 27’inci ve 29’uncu maddeyle bir bütün olarak yorumlanmadıkça tek başına uygulanamaz. Nitekim 29’uncu maddenin 3’üncü bendinde, 27’inci maddeye yollamada bulunularak, “...ancak, sözleşmenin 27’inci maddesine göre bir aylık veya gelir talep etme hakkının mevcut olması halinde, aşağıdaki hükümler uygulanır.” Denmektedir. Kaldı ki, sözleşme hukukunda, sözleşme bir bütün olarak yorumlanıp aleyhe ve lehe olan hükümler birlikte uygulanır. Bu ilke, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi sosyal güvenlik sözleşmeleri bakımından da geçerlidir.(Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 28, Sayı 5, Mayıs 2002, s. 685-686.) Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile ........ Cumhuriyeti arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, Türkiye’de sigorta başlangıcına esas olan .......

          DAVA TÜRÜ : Babalığın Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ..., dava dilekçesinde; yanlışlıkla amcası ... ... ile yengesi ... çocuğu olarak nüfusa kaydedildiğini, mevcut kaydın iptal edilerek gerçek annesi ... ile babası ...hanesine tescili suretiyle nüfus kaydının düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece; ... ve ... üzerindeki kaydın iptali ile annenin ... olduğuna dair istemin nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu, davacının doğduğu tarihte anne ve baba olduğu iddia edilen ... ve ...'...

            doğrultusunda bir karar verilmesi yerine, adı geçenin nüfusa kayıtlı olmadığı ve nüfusa kaydın idari görev olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." denilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin .. içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının Danimarka'da sigorta kapsamına girdiği 26.10.1984 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı arasında 22 Ocak 1976 tarihinde Kopenhag'da imzalanan "....

              Yerleşim yerinin tespit edilemediği hallerde, karine olarak nüfusa kayıtlı olunan yer de yerleşim yeri olarak kabul edilir. 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren eski 2675 Sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 43. maddesinde "mirasa ilişkin davalar, ölenin Türkiye'deki son yerleşim yeri mahkemesinde, son yerleşim yerinin Türkiye'de olmaması halinde terekeye dahil malların bulunduğu yer mahkemesinde görülür" hükmü yeralmaktadır. Dosya kapsamından, göçmen kaçakçılığı nedeniyle Urla'da ölü bulunan Afganistan vatandaşı olan kişilerin Türkiye içinde başka yerleşim yerlerinin olmadığı anlaşılmakla, yetkili mahkeme Urla Sulh Hukuk Mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Urla Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu