gerekçesi ile kesinleşmiş kararın mahkemesine iade edildiği, akabinde davacı tarafından eldeki davanın açıldığı, mahkemece mirasçılara TMK.nun 181/2 uyarınca kusur tespiti yönünden davaya devam edip etmek istemeyecekleri yönünde ihtaratlı davetiye tebliğ edildiği, mirasçıların bu konuda herhangi bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmaktadır....
Davalı-karşı davacı kadın vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedeniyle boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 300.000,00 TL maddi ve 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; erkeğin davasının TMK'nın 166/1. Maddesi uyarınca, kadının davasının ise TMK'nın 166/2. Maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı erkek yararına kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.000,00 TL maddi ve 12.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, dahili davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında mahkemece, ilk hükümde davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacının mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.04.2012 tarih, 2011/14343 esas ve 2012/10727 karar sayılı kararı ile "davacının 05.07.2010 tarihinde karar kesinleşmeden öldüğü, davacının mirasçılarının davalının kusurunun tespiti yönünden davaya devam edeceklerini bildirdiklerinden, mahkemece yargılamaya devamla davacının ölümü nedeniyle boşanma davası konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ve Türk Medeni Kanununun 181/2. maddesi uyarınca davalının kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti yönünden karar verilmek üzere hükmün bozulmasına...
Boşanma kararının eşlerle ilgili mali sonuçları 4721 sayılı Kanun’la; maddi tazminat (TMK m.174/1), manevi tazminat (TMK m. 174/2) yoksulluk nafakası (TMK m.175), ölüme bağlı tasarrufların hükümsüz kalması (TMK m.181) ve mal rejiminin tasfiyesi (TMK m. 202-281) olarak düzenleme altına alınmıştır. 14. Boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında TMK’nın 174. maddesi "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." hükmünü taşımaktadır. 15. Kanunun 175. maddesinde ise yoksulluk nafakası “ Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir....
Eldeki davada; mahkemece "ailesinin birliğe müdahalesine sessiz kalma, kadına bağımsız konut sağlamama ve birlik görevlerini ihmal etme" vakıalarının kocaya kusur olarak yüklendiği ve koca yönünden mahkemenin belirlediği bu kusurların istinaf edilmemek suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır. Koca TMK'nın 405. maddesi uyarınca kısıtlanmış olup davranışları iradi değildir. Bu itibarla kocaya kusur yüklenmesi mümkün değildir. Ancak bu husus koca tarafından istinafa konu edilmediğinden Dairemizce tenkit edilmekle yetinilmiştir....
Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Yapılan incelemede; davalı kocanın, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmıştır. Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı koca tamamen kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesinin kusur tespiti ve bu kusur tespitine bağlı olarak kadının boşanma davasını kabulü usul ve yasaya uygundur. Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir (TMK md.174/1)....
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca yeniden kişisel ilişki düzenlemesi yapılarak, esas hakkında hüküm tesis edilmiştir. Açıklanan sebeplerle; tarafların kusur tespitine, davacı-davalı kadının tazminatlara faiz uygulanmamasına, davalı-davacı kocanın manevi tazminatın miktarına ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca kararın kusur tespiti, manevi tazminatın miktarı ile tazminatlara faiz uygulanması, kişisel ilişki yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisine, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeple, A-1- Tarafların, kusur tespitine yönelik istinaf talebinin KABULÜNE. Elazığ 2....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın öncelikle zina (TMK m. 161) kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş mahkemece kadının zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talebinin reddine, TMK 166/1. maddesi uyarınca ise davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....
Sonuç olarak; Davacı kadının kusur tespiti ve reddedilen maddi ve manevi tazminatlara yönelik istinaf başvuru talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 bendi uyarınca kabulüne, Davalı erkeğin, kusur tespiti, nafakalar ile velayet yönünden istinaf başvuru talebi ile davacı kadının reddedilen ziynetlere yönelik istinaf başvuru talebinin İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Türk mahkemesinden TMK m. 181 hükmüne göre verilip “davalının” kusurlu olduğuna ilişkin kesinleşen boşanma kusur gerekçesi varken ve bu karardan önce davacı öldüğü için evlilik birliği sonlanmış olduğu halde daha sonra mirasçılar yıllar önce verilen boşanma kararının tanınmasını isterse ne olacaktır? Tanınmasına karar verilecek yabancı mahkeme kararındaki “davacının” kusuru sebebiyle oluşan (TMK m. 166 f. II) boşanma gerekçesi ile Türk mahkemesinden TMK m. 181 hükmüne göre verilen “davalının” kusurunu belirleyen boşanma gerekçesi nasıl bağdaştırılacaktır? Türk mahkemesi TMK m. 181 hükmüne göre davalıyı ağır kusurlu bulmuş iken yabancı mahkeme davacıyı ağır kusurlu bulmuşsa ne yapılacaktır? Türk mahkemesinin TMK m. 181 hükmüne göre verilip kesinleşen kusur gerekçesi yok mu sayılacaktır?...