Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada; mahkemece "ailesinin birliğe müdahalesine sessiz kalma, kadına bağımsız konut sağlamama ve birlik görevlerini ihmal etme" vakıalarının kocaya kusur olarak yüklendiği ve koca yönünden mahkemenin belirlediği bu kusurların istinaf edilmemek suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır. Koca TMK'nın 405. maddesi uyarınca kısıtlanmış olup davranışları iradi değildir. Bu itibarla kocaya kusur yüklenmesi mümkün değildir. Ancak bu husus koca tarafından istinafa konu edilmediğinden Dairemizce tenkit edilmekle yetinilmiştir....

Sonuç olarak; Davacı kadının kusur tespiti ve reddedilen maddi ve manevi tazminatlara yönelik istinaf başvuru talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 bendi uyarınca kabulüne, Davalı erkeğin, kusur tespiti, nafakalar ile velayet yönünden istinaf başvuru talebi ile davacı kadının reddedilen ziynetlere yönelik istinaf başvuru talebinin İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Yapılan incelemede; davalı kocanın, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmıştır. Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı koca tamamen kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesinin kusur tespiti ve bu kusur tespitine bağlı olarak kadının boşanma davasını kabulü usul ve yasaya uygundur. Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir (TMK md.174/1)....

Boşanmada ağır kusurlu taraf kadın olduğundan, TMK'nın 174/1- 2. maddesi uyarınca tazminat talep koşulları bulunmaması sebebiyle kadının tazminat taleplerinin, TMK'nın 175.maddesi uyarınca yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı/b.davacının bu konulardaki istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

Boşanma kararının eşlerle ilgili mali sonuçları 4721 sayılı Kanun’la; maddi tazminat (TMK m.174/1), manevi tazminat (TMK m. 174/2) yoksulluk nafakası (TMK m.175), ölüme bağlı tasarrufların hükümsüz kalması (TMK m.181) ve mal rejiminin tasfiyesi (TMK m. 202-281) olarak düzenleme altına alınmıştır. 14. Boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında TMK’nın 174. maddesi "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." hükmünü taşımaktadır. 15. Kanunun 175. maddesinde ise yoksulluk nafakası “ Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir....

    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca yeniden kişisel ilişki düzenlemesi yapılarak, esas hakkında hüküm tesis edilmiştir. Açıklanan sebeplerle; tarafların kusur tespitine, davacı-davalı kadının tazminatlara faiz uygulanmamasına, davalı-davacı kocanın manevi tazminatın miktarına ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca kararın kusur tespiti, manevi tazminatın miktarı ile tazminatlara faiz uygulanması, kişisel ilişki yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisine, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeple, A-1- Tarafların, kusur tespitine yönelik istinaf talebinin KABULÜNE. Elazığ 2....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın öncelikle zina (TMK m. 161) kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş mahkemece kadının zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talebinin reddine, TMK 166/1. maddesi uyarınca ise davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....

      Aile Mahkemesinin 2015/793 Esas, 2016/277 Karar sayılı kararıyla boşanmada davalının kusurlu olduğu ve TMK 181 m.si gereği mirasçı olamayacağının tespitine karar verilmiş olması ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği göz önüne alınarak davalı Selam Bülbül' ün TMK'nun 181/2 maddesi yollamasıyla 1.fıkra uyarınca miras bırakan Sahile Bülbül'ün mirasçısı olamayacağından davalıyı mirasçı olarak gösteren Adana 3. Noterliğince düzenlenmiş, 27/10/2015 tarih, 18085 yevmiye sayılı veraset ilamının iptali ile yeni veraset ilamı düzenlenmesine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Türk mahkemesinden TMK m. 181 hükmüne göre verilip “davalının” kusurlu olduğuna ilişkin kesinleşen boşanma kusur gerekçesi varken ve bu karardan önce davacı öldüğü için evlilik birliği sonlanmış olduğu halde daha sonra mirasçılar yıllar önce verilen boşanma kararının tanınmasını isterse ne olacaktır? Tanınmasına karar verilecek yabancı mahkeme kararındaki “davacının” kusuru sebebiyle oluşan (TMK m. 166 f. II) boşanma gerekçesi ile Türk mahkemesinden TMK m. 181 hükmüne göre verilen “davalının” kusurunu belirleyen boşanma gerekçesi nasıl bağdaştırılacaktır? Türk mahkemesi TMK m. 181 hükmüne göre davalıyı ağır kusurlu bulmuş iken yabancı mahkeme davacıyı ağır kusurlu bulmuşsa ne yapılacaktır? Türk mahkemesinin TMK m. 181 hükmüne göre verilip kesinleşen kusur gerekçesi yok mu sayılacaktır?...

        VE DİĞERLERİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 2613 sayılı Yasa uyarınca 1963 yılında yapılan kadastro sırasında 181 ada 10 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının sınırında kaçak ve yitik kişi yeri okunması nedeniyle kayıt miktar fazlası olarak komisyonca 181 ada 27 parsel sayılı taşınmaz açılarak; miktar ve malik hanesi açık bırakılmıştır. Tapu sicilinde, Komisyonca açılan ve komisyon kararı ve ek komisyon kararında kayıt miktar fazlası olması nedeniyle Hazine adına tespiti gerektiği belirtilen 181 ada 27 parsel sayılı taşınmazın malik ve yüzölçümü hanesi açık olarak bulunmaktadır. 181 ada 10 parsel sayılı taşınmaz ise tapu kaydı nedeniyle ... oğlu ... adına yüzölçümü açık olarak tescil edilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu