CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının sunduğu faturaların yabancı dilde olduğunu ve okunaklı oladıklarını, davacının faturalarının apostil şerhli veya noter onaylı yeminli ------ tercümelerinin dosyaya sunulmasını talep ettiklerini, gerek yurt içinde gerekse uluslararası mecralarda taşımacılık faaliyeti gösteren saygın ve güvenilir bir şirket olduğunu, davacı şirket ile arasında uzun yıllardan beri süre gelen ticari ilişkin söz konusu olduğunu, bu ticari ilişki çerçevesinde müvekkilinin davacıdan mazot alımı konusunda anlaşma sağladıklarını, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkinin Temmuz 2012 tarihine kadar devam ettiğini, bu süreçte müvekkilinin ödemelerini düzenli olarak gerçekleştirdiğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, cari hesap ekstresinin de bu durumu kanıtladığını, Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında süre gelen ticari ilişki uyarınca cari hesap sözleşmesi bulunduğunu ve karşılıklı borçlar tarafların talep ve onayı...
ni kurmak üzere anlaştıklarını, kuruluş masraflarının az olması için şirketin tek ortaklı olarak davalı ... adına kurulduğunu, davacının gizli ortak olduğunu, şirket hissesi ve giderleri için davacının ödemeler yaptığını, ticaret hacminin artmasından sonra davalının kazanılan bedelleri davacıya bildirmediğini ve gerekli ödemeleri yapmamaya başladığını, hesap vermediğini, sermaye bedeli olarak 25.000,00 TL ile şirket masrafları için 63.750,70 TL harcama yaptığını, ayrıca davacı kendisine ait aracı şirket işlerine tahsis ettiğini, araç kredisinin şirketce ödenmesi gerektiğini ancak 3 taksitin ödenmediğini ileri sürerek adi ortaklığın tasfiyesi ile tasfiye alacağına karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL ticari faizle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
ise taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı şirketin, ticari defter kayıtlarına göre davacı şirkete ---- olarak 616,40-TL borçlu olduğunun görüldüğü, bunun gerekçesinin ise davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenen ---------- iade edilmiş olduğu ve bu faturanın da davacı şirket tarafından kabul edilmediği, ticari defterlere işlenmediği, davacı şirket huzurda görülmekte olan davaya ---- dava dosyası ile dökümü yapılan faturalara istinaden icra takibi başlattığı, ancak davacı şirketin ticari defter kayıtlarında, davalı şirket tarafından davacı şirkete düzenlenmiş ve davacı şirket tarafından da kabul görmüş faturalar mevcut olduğu ayrıca davalı şirketin dava dosyasına ibraz ettiği ve ticari defter kayıtlarında da bir kısmının ------nolu hesabından davacı şirkete ödemeler yolladığı ve bu -----ödemeleri davacı şirketin icra takip konusu ettiği ve davalı şirketin kabul edip ticari defterine işlediği faturalardan düşülmesi gerektiği, davacı şirketin takip konusu etmiş...
Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır....
Şti. aleyhine ödenmeyen kambiyo senetleri nedeniyle icra takibi başlatıldığını, takip dosyasında dava dışı borçlu şirket ile arasında ticari bağlantı olduğu bildirilen davalı şirkete haciz müzekkeresi yazıldığını, davacı alacaklı ve dava dışı borçlu şirket arasında 22/10/2007 tarihinde anlaşma sağlandığını, fakat taraflar arasında imzalanan sözleşmede, davaya konu Ordu 1....
Tarım'ın tarım ve gıda ürünlerinin ihracatını yaptığını, davalı şirketin sahibi ve yetkilisi ... müvekkil şirkette çalışırken müvekkil şirket için ürün temin edebileceğini, temin edeceği ve müvekkil şirkete satacağı ürünlerin fiyat olarak şirketin ihracat için satın aldığı ürünlerden daha ucuza geleceğini söyleyerek müvekkili şirketten dava konusu çeki şirketi ... Antalya adına aldığını, müvekkil şirket yetkilisi ... Almanya'da yaşamakta ve Türkiye'ye ara ara gelebildiğini, Türkiye'nin ticari ve hukuki kurallarını çok fazla bilmediğini, davalı şirkete yukarıda izah edildiği şekilde ürün tedarik etmesi için iki yüz elli bin lira değerinde çek seri numarası ... olan ... Bankası Kepez şubesine ait olan çek müvekkil şirket tarafından verildiğini, daha sonra aradan geçen uzun zaman içerisinde de müvekkili şirket tarafından çekin ve ürünlerin akıbeti davalı şirket yetkilisi ve sahibi ...'...
belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davacı şirket tarafından kesilen faturaların davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere kaydedildiğini, davalı şirket tarafından kendi aleyhinde başlatılan icra takibinden sonra 5.000,00-TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri kapsamında davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL alacağının bulunduğunu mütalaa etmiştir....
Davalı şirketin ------- alım satım işi ile iştigal eden bir ticari şirket olduğu anlaşılmıştır. Davacı yan her ne kadar temlik eden kişinin tasfiye halinde ------ ve ortağı olduğunu belirtmiş ise de bir kimsenin şirket yetkilisi veya ortağı olması kişiye tacir sıfatını kazandırmamaktadır. Kaldı ki temlik sözleşmesinin tarafları da bahsi geçen gerçek kişilerdir. Temlik sözleşmesinin tarafı şirket olmayıp, işin şirket adına yapıldığı yolunda bir iddiada da bulunulmamıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere yeni ----- kanunu kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir....
Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Halefiyete dayanılarak açılan eldeki davanın, açıklandığı üzere sigorta poliçesinden doğmaması nedeniyle TTK'da sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı,... plakalı aracın kullanım amacının ticari değil hususi olduğu, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı ve ticari işletme ile ilgili bir husustan da doğmaması nedeniyle nispi ticari dava sayılamayacağı, bu nedenle Mahkememizin görevsiz olduğu, görevli Mahkemenin dava konusu talebin niteliği itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Fıkrasında düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesinin görevsizlik kararının verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözülmesi için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Somut olayda, davacı şirket ortağı davalı ise şirketin temsilcisi konumunda olup, tacir oldukları, uyuşmazlığın da dava dışı şirket ile davalı şirket bakımından ticari işletmesiyle ilgili olduğundan eldeki davanın ticari dava olduğu tartışmasızdır....