Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ihtarnameler göndererek müvekkil şirketi ve grup şirketleri taciz etme, yıldırma, ticari faaliyetini sekteye uğratma, hatta sona erdirme amacı güttüğünü, müvekkili şirketi finansal anlamda zor durumda bıraktığını, davacı/karşı davalının şirket ortağı olmasının şirketin ticari faaliyetini yürütmesi anlamında da çekilmez bir seviyeye ulaştığını belirterek asıl davanın usul ve esastan reddine istemiş, karşı davada ise, davacı/karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılması ile ayrılma payının belirlenmesine, belirlenecek ayrılma payının davacı/karşı davalıya 17/10/2017 tarihinde ödenen 3.039.674,65 Amerikan Doları tutarındaki ayrılma payından fazla olması halinde davacı/karşı davalıya ödenen Amerikan Doları cinsinden mahsubuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muvazaanın varlığının tanık beyanları, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamıyla kanıtlandığını, murisin şirketi devretmeye ihtiyacı olmadığını, davalıların alım gücü bulunmadığını, taleplerin ve dava konusunun hatalı değerlendirildiğini, muvazaa nedeniyle şirket payının iptali ile miras pay oranında davacı adına ticaret siciline tescilinin talep edildiğini, birleşen dosyada tenkis talep edildiğini, eksik incelemeyle karar verildiğini, şirket payının devri resmi şekle bağlı olması nedeniyle devri iptali ve tescile karar verilebileceğini, mahkemenin şirket payının muvazaalı olduğuna ilişkin hususta inceleme yapmadığını, zaman aşımının söz konusu olmadığını, şirket payının devrine ilişkin muvazaanın varlığının kanıtlandığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

      Somut olaya döndüğümüzde, dava, limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının ödenmesi istemine ilişkin olup, çıkma payının ödenmesi istemi nedeniyle ticari bir alacak davası niteliğini haiz olduğu, ayrıca uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir işleme ilişkin olduğu, dolayısıyla bu davada arabuluculuğa başvurmuş olmanın bir dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak 2023/5637 Sayılı Ticari Dava Şartı Arabuluculuk Başvuru Dosyası ve dosya kapsamında yer alan 14/04/2023 tarihli arabuluculuk başvuru formu incelendiğinde; uyuşmazlık türünün Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan (Nisbi) olarak belirtildiği, dosyaya da ibraz edilen 18/05/2023 tarihli arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde ise; uyuşmazlık türünün ticari dava şartı arabuluculuk dosyası kapsamında karşı taraf şirket hissedarı/ortağı olan başvurucu tarafın şirkete yatırmış olduğu anaparanın iadesi ve ortaklıktan itibaren şirketin elde ettiği ve fakat dağıtılmayan şirket...

        Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin ortakları olduğu, dosyada yer alan banka dekontlarına ve davacının iddiasına göre, bu şirket nezdinde davacıya ödenen kar payının davacı tarafından davalının hesabına aktarıldığı, bir kısmının ise elden ödendiği, davanın kar payının hatalı hesaplanması veya eksik ödenmesine ilişkin olmadığı, davacının talebinin kendisine ödenen kar payının, davalıya aralarındaki adi ortaklık sözleşmesi gereğince başka şirketlere hissedar yapılması için verildiği, ancak davalı tarafça bu paranın adi ortaklığa aykırı olarak kullanıldığının ileri sürüldüğü, dosyada davacı ve davalının tacir olduğuna dair bir delilin bulunmadığı, talebin kar payına yönelik olmaması nedeniyle ve adi ortaklığın TTK'da düzenlenmediğinden mutlak ticari davalardan olmadığı ve tarafların da tacir olmadığından nispi nitelikteki ticari davalardan da olmadığından, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmıştır....

          TTK 4.maddesinde, nispi ve mutlak ticari davalar açıklanmıştır. Anılan maddede mutlak ticari davalar tek tek sayılmış, nispi ticari davanın ise tanımı yapılmıştır. Bir davanın nispi ticari dava olduğunun kabulü için her iki tarafın tacir olması ve ihtilafın da yine her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Bu iki koşuldan biri olmadığında artık davanın nispi ticari dava olduğundan sözedilemez. Başka bir anlatımla, mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın, sadece ihtilaf konusunun TTK'da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar ise, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için, taraflarının tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz....

          Somut olayda, davacının murisinin 25.11.2013 tarihinde yaptığı şirket hisse devrinin muvazaalı olduğu iddiasıyla hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali ile davacı adına tescili, mümkün olmaması durumunda pay bedelinin davalıdan tahsili, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda hisselerin tenkisi ile iade edilmesi gereken kısmın tahsili istemine ilişkin açılan davada, davaya konu 3400 hissenin devrinin önlenmesi, şirkete tedbiren kayyım atanması, mahkeme aksi kanaatte ise dava konusu 3400 hisse yönünden tedbiren kayyım tayin edilmesi, kayyım atanması konusunda aksi kanaatte olunması halinde tedbiren şirket faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir....

            Davada alacaklı ve borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....

              Limited Şirketi hissedarı olmadığı, eldeki dava da, TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, açılan dava TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava olmadığı, iptali istenen şirket hisse devrinin de davayı mutlak ticari dava haline getirmeyeceği, davacı mevcut boşanma davasının mali sonuçları ile aile konutu üzerindeki haklarını korumak gayesi ile borçlunun tasarrufunun iptalini talep ettiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14/02/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi. KANUN YOLU: Kesin olmak üzere...

                e devredilen hisselerin miras hisseleri oranında iptali ile davacılar adına tesciline, davanın ... 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal davası olmakla nisbi harca tabi olduğunu, oysa davacılar 67,40TL maktu harç yatırarak dava açtığını, davacı tarafın nisbi harcı tamamlamasını ve harç tamamlanana kadar 492 sayılı Yasa mad. 30 gereğince davaya devam edilmemesini, davacıların anonim şirket olan .... ne de dava açtıklarını, anonim şirket hisse devirlerinin muvazaa nedeniyle iptali talep edilemeyeceğini, ... Ltd....

                  Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; muvazaa iddiası nedeniyle aralarında organik bağ bulunduğu ifade edilen şirketlerin davacı şirket dahil olmak üzere ....San.Ltd Şti, ... Sanayi Tic.Ltd Şirketi ve ... Taşımacılık Otomotiv Pet. ve İnş.San.Tic.Ltd Şti’nin ticari sicil kayıtlarının temini yoluna gidildiği, ticari sicil kayıtlarından; davacı şirketin kurucu ortaklarının hisselerini 21.08.2014 tarihli Genel Kurul kararı ile ....San.Ltd Şti’ne devrettikleri ünvanı belirtilen şirket müdürünün 26.11.2014 tarihine kadar ...isimli kişi olup, ünvanı belirtilen şirket hisesinin tamamının ise 18.11.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ile ...’e devredildiği ve adı geçenin şirket müdürü olarak yetkili kılındığı, akabinde dava konusu tesisatın davacı şirkete devri hususunda davalıya başvurduğu, yine incelenen kayıtlardan dava konusu taşınmazı kiraya veren ......

                    UYAP Entegrasyonu