İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DAVA: Hisse Devir Sözleşmesinin İptali-Menfi Tesbit Davanın reddine ilişkin kararın davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü; DAVA:Davacı vekili; davacı ... A.Ş.nin ... ve çocukları adına kurulduğunu, hisse devirleri sonrası 5.11.2009 tarihinde 2700 toplam şirket payının ... payının ... Holding, 540 payının ..., 270 payının ..., 135 payının ..., 100 payının ... 'ta olduğunu, ... 'ın bilahare münferit imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını, davacı ...'ın 270 paya sahip olmasına rağmen şirket yönetiminde yer almadığını, 19.08.2011 tarihli genel kurul kararı ile şirketin Yönetim Kurulu başkanı ...,yardımcısının ... olduğunu, ..., ... ve ... Holding'in ... AŞ deki paylarını davacı ...'a sattıklarını, ...'ın tüm şirketlerin tek imza yetkilisi olması nedeniyle şirketlerin tamamını borçlandıran gerçek olmayan iş ve işlemlere giriştiğini, bunun ...'...
Dava dışı borçlu şirketin yönetim kurulu başkanı ...’nun 10.11.2008 tarihinde dava dışı borçlu şirketteki hisselerini devrettiği ve şirket yönetim kurulu başkanlığından ayrıldığı halde, davalı ... hesabına 04/05/2009 tarihinde 1.500.000-USD gönderdiği, bu tutarın aynı gün ... hesabından borçlu şirkete gönderildiği, ancak aşamalardaki davalı savunmalarına göre, davalının borçlu şirket ile uzun yıllardır süregelen oldukça hacimli ticari ilişkileri nedeniyle dava dışı şirketin finansal yardım talebinde bulunması üzerine, teminat mektubu tutarı olan 1.500.000,00 USD'yi kişisel hesabından borçlu şirketin hesabına virman yaptığını ileri sürdüğü, dava dışı şirket eski yetkilisi ... ile davalı, davalı ile de dava dışı şirket arasındaki havale ilişkisinin dava dışı şirketin borçlandırılması dışında bir açıklamasının bulunmadığı, kaldı ki, dava dışı şirketin finansal yardım talebine yanıt veren davalının 04/05/2009 tarihinde havale ettiği 1.500.000-USD'yi geri alabilmek için üç gün sonra 07.05.2009...
E dosyasıyla "muvazaa nedeniyle iptali" istemli dava açılmış olduğu, 01.07.2015 tarihli Protokol hakkında ise mahkememizde iş bu davanın açılmış olduğu dava dilekçesinde açıklanmıştır. Davada gerçek kişi olan tarafların tacir sıfatının bulunmadığı, dava konusu talebin her iki tarafın (davacının-davalının) ticari işletmesini ilgilendiren hususlardan doğmadığı, bu nedenle davanın TTK md 4 kapsamında "her iki tarafın tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan" nispi ticari dava niteliği taşımadığı açıktır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/559 Esas KARAR NO : 2023/296 DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkarmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 26/09/2019 KARAR TARİHİ : 26/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkarmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 26/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin mukim bulunduğu adreste şirket öncesi ruhsatsız bir şekilde Mehmet ... tarafından oto yıkama faaliyetinin yapıldığını, şirketin kurulmasının ardından temsile yetkili müdürler ... ... ... ... ve eşi ... ... tarafından ......
Asliye Ticaret Mahkemesince ise, davanın mutlak ticari dava olmadığı, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olduğu ve tüm tarafların tacir olduğu yönünde dosyada bir iddia, taraflarca sunulmuş bir delil ya da asliye hukuk mahkemesince yapılan bir araştırma ve tespitin de olmadığı, uyuşmazlığın bu aşamada genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 5/1.maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK'nın 4/1.maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da "Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" hukuk davalarıdır....
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davalının kendi kusurlu davranışları nedeniyle şirketin ticari faaliyetini sürdüremediğini, bilirkişi heyeti tarafından hesaplanan çıkma payının şirket tarafından ödenmesinin de mümkün olmadığını, bu nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini kendilerinin de talep ettiğini, bu kapsamda karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirkete ait sicil kaydının celp ve tetkikinde, şirketin merkez adresinin mahkememiz yargı sınırları içinde bulunduğu, bu bağlamda davaya bakma görev ve yetkisinin mahkememize ait olduğu anlaşılmıştır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/735 Esas KARAR NO: 2021/1133 DAVA: Ticari Şirket ( Kâr Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 04/06/2020 KARAR TARİHİ: 02/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket ( Kâr Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi özetle ; davalı şirket ortağı --- şirketlerde usulsüz işlemler yaparak kendi adına ve -------- başkaca şahıslar adına da şirket kurarak şirketlerin nakit mevcudunu azalttığı ve lehine kazanım sağladığından, Şirketi kötü ve hileli yönettiğinden, Müvekkilinin şirketin ortağı olduğu diğer grup şirketlerden ----- imza yetkisini kötüye kullanarak bedelsiz olarak çalışan----üzerinden kendi üzerine aldığı, böylece şirket mevcudunu azalttığı ------ menfaat elde ettiği, yazılı delil ile ispatlandığından, davanın açıldığı tarih ile hesaplama tarihi arasında geçecek zamanda şirket malvarlığının azaltılabilecek olması tehlikesi sebebiyle, öncelikle, teminatsız...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/653 Esas KARAR NO : 2021/723 DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 09/10/2019 KARAR TARİHİ : 29/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; %66,25 paya sahip şirket ortağı ...'nın 22.09.2015 tarihinde aksi kararlaştırılıncaya kadar müdür olarak atandığını, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğunu, şirketin 5 ortak tarafından kurulmasına rağmen 3 ortağın paylarını devretmesi nedeniyle halen davacı ile ...'...
Davalı ...Ş. vekili, davacının açmış olduğu tapu iptali ve tescili davasında red kararı verildiğini, kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının bahsettiği prokole müvekkil şirket kayıtlarında rastlanmadığını, gerçekleşen satış işleminde muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... San. Tic. A.Ş. vekili, davanın süresi içinde açılmadığını, müvekkilinin taşınmazı satın alan iyiniyetli üçüncü kişi durumunda bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili; eksik harcın ikmal edilmesi gerektiğini, davacının anonim şirket olması nedeniyle adli yardımdan yararlanamayacağını, tarafları ve konusu aynı olan tapu iptali ve tescili davasında feragat nedeniyle red kararı verildiğini, kesin hüküm itirazında bulunduklarını, müvekkilinin taşınmazı satın alan iyiniyetli üçüncü kişi durumunda bulunduğunu, davanın süresi içinde açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Devir bu onayla geçerli olur. (3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir. (4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir. (5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır. (6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir. (7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır."...