Mahkemece, tevdi mahalli tayinine ilişkin şartlar oluşmadığından talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 382/d maddesinde, tevdi mahalli belirlenmesi talebi çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmış, 387. maddesinde ise çekişmesiz yargı işlerine yönelik "iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği" belirtilmiş olup istinaf mahkemeleri henüz faaliyete geçmemiştir. Aynı Kanunun geçici 3. maddesinde "Bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı ilk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazete'de ilan edilerek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." düzenlemesi getirilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, tevdi yeri tayini istenilmiştir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, bu karara yapılan itirazın reddedilmesi üzerine bu red kararı davalı tarafça temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Mahkemece evrak üzerinde yapılan yargılama sonucunda, tevdi mahalli tayini talebinin kabulüne ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 382/2-d-3 maddesine göre; tevdi mahalli belirlenmesi çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmış, 387. maddede ise "iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği" belirtilmiştir. HMK'nun 362/1-ç maddesinde de, Bölge Adliye Mahkemeleri'nin çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların temyiz edilemeyeceği açıklanmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, tevdi yeri tayini istenilmiştir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, bu karara yapılan itirazın reddedilmesi üzerine bu red kararı davalı tarafça temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Mahkemece evrak üzerinde yapılan yargılama sonucunda, tevdi mahalli tayini talebinin kabulüne ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 382/2-d-3 maddesine göre; tevdi mahalli belirlenmesi çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmış, 387. maddede ise "iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği" belirtilmiştir. HMK'nun 362/1-ç maddesinde de, Bölge Adliye Mahkemeleri'nin çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların temyiz edilemeyeceği açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Talep dilekçesinde, malikin mirasçıları tespit edilemeyen dükkanın birikmiş kira bedelinin yatırılması için tevdi mahalli tayin edilmesi istenilmiştir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiş, hüküm talep eden vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Mahkemece evrak üzerinde yapılan yargılama sonucunda, tevdi mahalli tayini talebinin kabulüne ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 382/2-d-3 maddesine göre, tevdi mahalli belirlenmesi çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmış; 387. maddesinde ise iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiş; HMK'nun 362/1-ç maddesinde de, bölge adliye mahkemelerince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların temyiz edilemeyeceği açıklanmıştır....
Manevi tazminat bakımından talep, TBK m. 114/2 hükmüne dayanmakla bu hüküm gereğince “Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler,--- sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.". Dolayısıyla bu atıf gereğince uygulama alanı bulacak hüküm olan TBK m. 58/1 hükmü uyarınca “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat --- bir miktar para ödenmesini isteyebilir." Manevi zarar, malvarlığındaki azalmayı değil, kişilik haklarına ilişkin tecavüz sebebiyle bir kimsenin --- böylece yaşama zevkinde ortaya çıkan azalmayı ifade eder. Borcun gereği gibi ifa edilememesi halinde TBK m.114/2 hükmünün TBK m. 58/1 hükmüne atfı dolayısıyla manevi zararın tazmini talebinde bulunulabilecekse de üzüntünün manevi tazminat gerektirebilmesi için kişilik hakkının ihlali sonucu oluşması gerekir. Dolayısıyla somut olayda üzüntü, ---doğduğundan ve TBK m. 58/1 hükmünde sayılan manevi tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmelidir....
TBK 50/2 maddesine göre “uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim,olayların akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” hükmüne yer verilmiştir.Mahkemece yapılacak iş TBK 114/2 maddesi yollamasıyla aynı kanunun 50/2 maddesi göz önünde bulundurularak inceleme yapılıp, sonucuna göre zarara uğrayan eşya ve gıda bedelinin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, 2-Davalı vekilinin kâr kaybı istemine ilişkin temyizine gelince; Davalı kiraya verenin 15.8.2010-tarihinde başlayan yenilenen dönemin süresi bitmeden kiralananı yıkarak sözleşmeye son verdiği anlaşılmaktadır.Bu nedenle TBK nun 301 maddesine göre kiralananı sözleşme sonuna kadar kullanmaya hazır bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.Bu durumda kiracı, kusursuz olduğunu kanıtlayamayan kiraya veren davalıdan kar kaybı zararını isteyebilir.Ancak kar kaybının hesabında kiracının benzer nitelikteki bir iş yerinin kiralanması...
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin eki olarak herhangi bir belge, delil vs. müvekkili şirket'e tebliğ edilmediğini, davacının aynen ifa talebi haksız olup taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, huzurdaki davanın konusu aynen ifa olduğundan ve aynen ifayı hiçbir şekilde kabul etmediklerinden müvekkili şirket'in 17.964,42 TL'yi iade etmek istemesine karşın davacı'nın haksız kazanç elde etmek için banka hesap bilgilerini paylaşmamada ısrar etmesi üzerine taraflarınca tevdi mahalli tayini talep edilmiş olduğununu haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK m. 125 gereği aynen ifa talebine ilişkindir. 20/09/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir inşaat mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 21/11/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir....
(TBK 347/1. fıkra) maddesi gereğince kiracı belirli süreli sözleşmenin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzar. Bu nedenle sözleşme sonunda kiracı tarafından sözleşmenin ne şekilde sona erdirileceğini düzenleyen maddenin, sözleşmenin tek taraflı olarak süresinden önce feshi halinde uygulanacak makul süre belirlemesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde, mahkemece; taleple bağlılık kuralına göre davacının makul süre tazminatı talep ettiği anlaşıldığından, ödenmeyen kira döneminin hesaplamaya katılmaması, tahliye bitiminde belirlenen 2 aylık sürenin makul süre olarak benimsenmemesi ve davacının aynı taşınmazı 16/03/2016 tarihinde dava dışı kişiye kiraladığının anlaşılması karşısında davacının makul süre tazminatı alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; "Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarihli ve 584- 586. sayılı Konya Bölge Adliye Mahkemesi İş Bölümü Kararı ilgili daire 4. maddesine göre "TTK'nın 4. maddesinin atfıyla, Türk Borçlar Kanununda yer alan, işletmenin satılma ve değiştirilmesi (TBK. m. 202- 203), yayım sözleşmesi (TBK m. 487- 501), kredi mektubu ve kredi emri (TBK m. 515- 519), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları (TBK m. 547- 554), ticari nitelikli havale (TBK m. 555- 560), SAKLAMA SÖZLEŞMELERİ (TBK M. 561 VD.) ilişkilerinden kaynaklanan alacak davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" açısından istinaf incelemesi yapma görevi Konya Bölge Adliye Mahkemesi'nin 6. Hukuk Dairesine aittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık saklama sözleşmesinden kaynaklandığına ve saklama sözleşmeleri iş bölümü kararı ile açıkça 6....
nin icra mahkemesine başvurarak, takip konusu borcun icra takibinden önce takibe dayanak çek numarasına ve keşide tarihine atıfta bulunmak suretiyle alacaklı şirketin banka hesabına ödendiğini ileri sürerek icra takibinin iptalini istediği, mahkemece; borçlu şirket tarafından yapılan ödemelerin kabul edildiğinden bahisle, takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı tarafından yapılan temyiz istemi üzerine Dairemizin 2016/610 Esas, 2016/14997 Karar no ve 26/05/2016 tarihli kararında; başvurunun bu hali ile İİK.’nun 169. maddesine dayalı ödeme emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı olduğu, yapılan ödemelerden alacaklı şirketin haberdar edildiği ispatlanamadığından ödemelerin kısmi ödeme kabul edilerek, mahkemece TBK.’nun 100. maddesi ve İİK.’nun 169/a maddesi gözetilerek,Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak...