Davacı tapulama tespitinden sonra ve ancak kadastronun kesinleşmesinden önceki tarih taşıyan sözleşmeye dayandığından, burada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde hükme bağlanan hak düşürücü süre uygulanmaz. Bu sürenin mahkemece gözetilebilmesi için istekte bulunanın kadastrodan önceki hukuki bir sebebe dayanması gerekir. Bu nedenle davanın esasının incelenerek bir hüküm kurulması yerine hak düşürücü sürenin gerçekleştiğinden bahisle reddi doğru değildir. Mahkemelerde yapılan işlemleri doğrulayan belge niteliğindeki zabıtnamelerin HUMK.nun 152. maddesi hükmüne göre celse tamamlandıktan hemen sonra hâkimler yanında zabıt kâtibi tarafından da imzalanması gerekir. Mahkemece yasanın bu hükmüne uyulmayarak 27.05.2005-12.07.2005 ve 2309.2005 günlü zabıtnamelerin ... tarafından imzalanmamış olması da, usule esaslı aykırılıktır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir....
Somut olayda; mahkemece yargılamada çekişmeli taşınmazın tespit tarihinde kim veya kimler tarafından, ne suretle ve hangi sebebe dayalı olarak kullanıldığı kesin olarak belirlenememiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde fen bilirkişisi, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile yeniden keşif yapılmalı, taşınmazların fiilen hangi tarihten beri kim veya kimler tarafından hangi sebebe dayalı olarak kullanıldığı, kullanımın ne şekilde sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmazda tespit günü itibarı ile fiili kullanım bulunup bulunmadığı, var ise ne şekilde olduğu, yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan veren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1966 KARAR NO : 2022/1500 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/03/2021 NUMARASI : 2019/629 2021/204 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) istemine ilişkin açılan dava hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili 16.12.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle ; Kaş İlçesi, Çavdır Mahallesi, 113 ada 174, 175, 176, 177, 178 parsel sayılı taşınmazlar ile 309 ada 2, 3, 4, 5, 7 (eski 1 parsel), 8 (eski 1 parsel) sayılı taşınmazların muris Ramazan Güvenç'ten ve davalıların babası olan muris Yusuf Güvenç'ten miras yoluyla intikal ettiğini, ilk orman olarak tespit edildiğini, ancak 1994 yılında orman kadastrosu ile 2B...
DAVA: Tapu kaydındaki şerhin iptali ve şerh sınırları dışında kalan taşınmazın davacılar adına tescili istemine ilişkindir....
Dava; kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı satın alma yoluyla tapu iptal ve tescil, ayrıca tapu malikinin ölüm nedenine dayalı TMK 713/2 de tarif edilen olağanüstü zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Kadastrodan önceki hukuki sebep yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu 12/3 maddesi gereğince mahkemece hak düşürücü süreden verilen karar doğru olduğu gibi tapulu taşınmazların haricen satışı doğru olmadığından satın alma olgusuna dayalı tapu iptal ve tescil isteğinin de reddine karar verilmiş olması doğrudur. Ancak davacı taraf dava dilekçesinde tapu malikinin öldüğünü belirtmek suretiyle tapu iptal tescil isteğinde de bulunmuş olmakla TMK md. 713/2 ölüm nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, tapu kaydında bulunan şerhin kaldırılması için davalıya ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hukuki ilişkisine dayalı olarak davalıdan tahsiline ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi 3.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dairemizin görevsizliğine aynı konuda 3.Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Başkanlar Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığa GÖNDERİLMESİNE, 06.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bundan ayrı, eldeki dosyada davacılar Kadastro Mahkemesindeki 1955/462 ve 1999/169 Esas sayılı dava dosyalarında vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve müşterek muris Hasan Karamehmet’in davalılar lehine 1964 tarihinde düzenlediği hibe senedinin geçersiz olduğu iddiasına dayanarak tespitten sonraki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunduklarına göre dayanılan hukuki sebebin de farklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kesin hükmün varlığından söz edilemez....
nin bozmadan önce verilen kararı 08.12.2015 tarihinde temyiz ettiği, dosya temyiz incelemesinde iken 26.07.2016 tarihli dilekçesi ile temyizden feragat ettiği, Dairece davalının temyizden feragat dilekçesi sehven değerlendirilmeyerek kararın bozulduğu, mahkemece davalının temyizden feragat dilekçesi dikkate alınarak önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde, davalının okuma yazma bilmeyip, imza atamadığını, temyizden feragatinin gerçek iradesini yansıtmadığını, davacılar tarafından yanıltıldığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuki netice doğuracak bir iradenin 6098 sayılı TBK’da belirtilen iradeyi sakatlayan hata (yanılma), hile (aldatma), ikrah (korkutma) gibi bir sebebe dayalı olarak yapıldığının saptanması halinde, anılan iradenin hukuki bir netice doğurmayacağı, böylesi bir iradeye de hukuki sonuç bağlanamayacağı açıktır....
Bu nedenle, hakkında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden tespitten önceki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılması mümkündür. Hal böyle olunca Mahkemenin tespitten önceki zilyetliği değerlendirmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Bölgede kadastro çalışmaları 2005 yılında tamamlanıp aynı yıl kesinleşmiştir. Mahkemece, 2005 yılından geriye doğru 20 yıllık iktisap süresinin dolup dolmadığı ve davacı yararına 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesindeki iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Diğer taraftan çekişmeli taşınmaz yol olarak tespit harici bırakıldığına göre TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine de davaya dahil edilmelidir. Taraf teşkili sağlanmadan davaya devam edilip yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir....
Bu durumda, dava sırasında tespit tutanağının kesinleşmediği ve tespitten önceki haklara dayandığı anlaşılmakla, davanın Çubuk Kadastro Mahkemesinde bakılıp sonuçlandırılması gerekir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Çubuk Kadastro Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18.04.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....