Davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, hükme elverişli olmayacak nitelikteki soruşturmaya dayalı olarak yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi, ölümle hukuki şahsiyeti son bulan miras bırakan Memik kızı... adına tescil kararı verilmesi de Türk Medeni Yasasının 28. maddesine aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir....
dan tespitten sonra 2000 tarihinde satın aldıklarını, satıcı ...'ın ölümü nedeniyle mirasçıları tarafından taşınmazı Hazineden satın almaları hususunda noterden kendilerine verilmiş muvafakat bulunduğunu ileri sürerek beyanlar hanesine adlarının kullanıcı olarak yazılması istemiyle eldeki davayı açtıklarına göre dava kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olmayıp, aksine tespitten sonra satın alma nedenine dayalıdır. Bu durumda, adı geçen davacıların davası da 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi bulunmamaktadır. Her ne kadar dava açıldığı tarihte kullanıcı yönünden 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesine göre yapılmış güncelleme yok ise de, yukarıda anılan dava dosyasına getirtilen kayıtlardan ilk yapılan güncelleme sırasında unutulmuş olması nedeniyle güncelleme yapılan başka taşınmazlarla birlikte daha sonra 29.09.2013 tarihinde kullanım kadastrosu güncellenmesi yapıldığı belirlenmiş olduğuna göre eldeki davanın da güncellemeye itiraz davasına dönüştüğünün kabulü gerekir....
Mahkemece, davacının talebinin kadastro tespitinden önceki nedene dayalı olduğu ve dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacılar, 770 parsel sayılı taşınmazın adlarına kayıtlı olduğunu, taşınmaz üzerinde evlerinin de bulunduğunu ancak taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunan bir bölümünün komşu 766 parsel sayılı taşınmaz içerisine katıldığını ileri sürerek dava açmışlardır....
Kadastro Mahkemeleri kural olarak tespit tutanağı düzenlenip askı ilanına çıkartıldıktan sonra, askı ilan süresi içinde ve tespitten önceki hukuksal nedenlere dayalı olarak açılan davalara bakmakla görevlidir. Tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlara ilişkin davalarla, tutanaklar kesinleştikten sonra açılan davalara ve tespitten sonraki hukuksal nedenlere dayalı olarak açılan davalara bakmak Kadastro Mahkemelerinin görevi dışında kalıp genel .../.. mahkemelerin görevine girmektedir. Görev kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Yukarıda belirtilen yasal düzenleme ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanak örneğinde taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin kesinleştiğine dair bir belirtim mevcut olmadığı gibi Tapu Müdürlüğü'nün cevabi yazılarında ve ekinde gönderdiği tapu kayıt suretlerinde taşınmazın itirazlı olduğu belirtilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TMK' nun 1007. maddesi uyarınca tazminat davasının reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 28.01.2014 gün ve 2013/15707 Esas - 2014/1786 Karar sayılı ilama karşı davacılar vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü: -K A R A R- Davacı taraf, taşınmazların bulunduğu bölgede 1973 yılında kesinleşen kadastro çalışmalarında, dayanak tapu kayıtlarının hiçbir parsele revizyon görmemesi nedeniyle Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davası açmadığı gibi, 3402 sayılı Yasanın 12/son madesi uyarınca kadastrodan '' önceki hukuki sebebe dayalı olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde de dava açmamış ve taşınmazdaki mülkiyet hakkını yitirmiş olup, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi doğru olduğu gibi, Dosyada...
Ancak, eldeki davanın tespitten önceki sebebe dayalı olarak açıldığına, davanın hak düşürücü süre (dava şartı) nedeniyle reddine karar verildiğine ve bu gerekçeye göre de, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi uyarınca kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek bir vekalet ücreti tayin ve takdiri gerekirken, her bir davalı için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedilmesi isabetsiz ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK'nun 353/1- b.2 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş, yeniden esas hakkında karar vermenin öncelikli sonucu olarak ilk derece mahkemesinin hükmü kaldırılarak istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen hususlar aynen muhafaza edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacılar vekilleri ise tespitten sonra kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden önceki taksim, pay satışlarına dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Başka bir anlatımla, satışlar tespitten sonra ancak kadastro tutanağının kesinleşmesinden önceki dönemlerde yapılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, dayanak satış senetleri tespit tarihinden sonraki dönemlere ilişkin olduğundan somut olayda, 3402 sayılı Kanunun .../....maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin uygulanmasına imkân bulunmadığından davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir Bundan ayrı; dava konusu taşınmazlardan ... parsel belgesizden diğer parseller ise eski tapu kayıtlarına dayalı olarak tespit edilmiş olup dava dilekçesindeki açıklamalara göre, mahkemece karar gerekçesinde gösterilen 3402 sayılı Kadastro Kanununun ....maddesi uyarınca ... yıllık kazanma süresi gerçekleşmediği görüşüne katılmak da mümkün değildir....
Davacının ise, Alanya Kadastro Mahkemesinin 1989/55 Esas - 1991/359 Karar sayılı ilamı ile davalıların sulh anlaşması ile haklarını aldıklarını, 1004 ada 126 parselde bir hakları kalmadığı iddiasıyla eldeki davayı açmış oldukları, davanın dayanağı olarak ileri sürülen sulh anlaşmasının tespitten sonraki bir tarihi taşıması nedeniyle davanın tespitten sonraki hakka dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davanın tespitten sonraki nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olması nedeniyle Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/09/2021 Tarihinde yürürlüğe giren 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı Daireler arası İş Bölümü kararında 1. Hukuk Dairesi iş bölümünün 1. Maddesine göre; Taşınmaz mallara ilişkin, tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayalı tapu iptal, tescil, el atmanın önlenmesi, yıkım (kal) istemli davalar ile haksız işgal tazminatı (ecrimisil) istemli davalar sonucu verilen hüküm ve kararlara, bakma görevinin 1....
Davacı kadastrodan önceki sebeplere dayanarak dava açmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazın tespitten önce kim tarafından ne suretle kullanıldığı yöntemince araştırılmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ve ziraat bilirkişisi ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır....
Mahkemece verilen önceki tarihli hüküm, Yargıtay 16....