GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle: "Komşu parsel tutanak ve dayanağı belgelerin getirtilip taşınmaz başında keşif yapılması, varsa dayanılan belgelerin uygulanıp kapsamının belirlenmesi yerel bilirkişi ve tanıklardan kime ait olduğu, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, kullanmanın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, taşınmazlar üzerindeki tasarruf tespitten önce sona ermiş ise bunun terk iradesine dayalı olup olmadığının saptanması, uzman ... mühendisi veya mühendisler kurulundan taşınmazların niteliğini belirtir ayrıntılı raporun alınması raporun bozmadan önceki bilirkişi raporu ile çelişmesi halinde çelişkinin giderilmesi, gerektiğinde tespit bilirkişilerin dinlenmesi, mahkemece taşınmaz başında gözlem yapıp bu hususun zabta yazılması" gereğine değinilmiştir....
Davacı yine terk hukuki nedenine dayalı olarak açtığı eldeki bu boşanma davasına dayanak olan davalı kadına eve dön ihtarı gönderilmesi talebini ise 19.7.2010 tarihinde yapmış....Mahkemesinin 23.7.2010 tarihli eve dön ihtarı kararı 11.8.2010 tarihinde davalı kadına tebliğ edilmiştir. Davalı kadının davacı koca tarafından açılan ve retle sonuçlanan .... Mahkemesindeki dava süresince ayrı yaşama hakkına sahip olması karşısında; terk ihtarı gönderebilmek için haklı bir sebebe dayanmayan ayrılığın başlangıcından itibaren geçmesi gereken dört aylık süre önceki boşanma davasından verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren başlayacağına ve terk ihtar talep tarihine göre, bu süre gerçekleşmediğinden; ihtar sonuç doğurucu nitelikte kabul edilemez. Bu nitelikteki ihtara dayalı olarak da Türk Medeni Kanununun 164. maddesi uyarınca boşanma kararı verilemez. Bu bakımdan mahkemenin davayı ret kararı hüküm sonucu olarak doğru olmakla birlikte gerekçesi isabetli değildir....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların mera olarak tahsisinin 4342 sayılı Mera Kanunu'na göre yapılmadığı, davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanılarak açıldığı ve 10 yıllık hak düşürücü sürenin henüz dolmadığı, taşınmazın mera olarak tahsisine yönelik tüm belgelerin dosya arasına alınmadığı, mera tahsis komisyonu öncesi taşınmazın mera olarak tespit edilip edilmediğinin belirlenmediğini, kadastro tutanaklarının getirilmediği belirtilerek kararın kaldırılmasını istemiştir. C....
Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda, gerekse yürürlükte bulunan diğer mevzuatta, kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazların kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak tescili istemiyle açılacak davaların, belirli bir süre içinde açılmasını öngören bir hüküm mevcut değildir. Hukuk Genel Kurulu’nun 22.04.2015 tarih, 2013/8-2061 Esas ve 2015/1256 Karar sayılı ilamında da, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılacak tescil davalarını sınırlayan bir sürenin olmadığı açıklanmıştır. Bu durumda diğer dava şartları mevcut olduğunda kadastrodan önceki sebebe dayalı olarak açılan tescil davasının görülmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 7.9.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kayıtlarına hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltimi istemine ilişkindir. Aynı parsele ilişkin olarak davacının da taraf olduğu bir başka davanın açıldığı ve isteğin hüküm altına alındığı görülmektedir. Başka bir anlatımla, davacının hukuki yararı önceki davada hükme bağlanmıştır. Davacının anılan ilamın kesinleşmesini sağlayarak infaz ettirmesi gerekirken, aynı konuda dava açıp hukuki himaye istemesinde daha açığı yeniden dava açmakta hukuki yararı yoktur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 7.9.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kayıtlarına hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltimi istemine ilişkindir. Aynı parsele ilişkin olarak davacının da taraf olduğu bir başka davanın açıldığı ve isteğin hüküm altına alındığı görülmektedir. Başka bir anlatımla, davacının hukuki yararı önceki davada hükme bağlanmıştır. Davacının anılan ilamın kesinleşmesini sağlayarak infaz ettirmesi gerekirken, aynı konuda dava açıp hukuki himaye istemesinde daha açığı yeniden dava açmakta hukuki yararı yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 7.9.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kayıtlarına hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltimi istemine ilişkindir. Aynı parsele ilişkin olarak davacının da taraf olduğu bir başka davanın açıldığı ve isteğin hüküm altına alındığı görülmektedir. Başka bir anlatımla, davacının hukuki yararı önceki davada hükme bağlanmıştır. Davacının anılan ilamın kesinleşmesini sağlayarak infaz ettirmesi gerekirken, aynı konuda dava açıp hukuki himaye istemesinde daha açığı yeniden dava açmakta hukuki yararı yoktur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 7.9.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kayıtlarına hatalı yazılan kimlik bilgilerinin düzeltimi istemine ilişkindir. Aynı parsele ilişkin olarak davacının da taraf olduğu bir başka davanın açıldığı ve isteğin hüküm altına alındığı görülmektedir. Başka bir anlatımla, davacının hukuki yararı önceki davada hükme bağlanmıştır. Davacının anılan ilamın kesinleşmesini sağlayarak infaz ettirmesi gerekirken, aynı konuda dava açıp hukuki himaye istemisinde dava açmakta hukuki yararı yoktur....
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; davanın, tapu kaydındaki şerhin terkini davası olduğunu, davaya konu yapılan taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde; davacının malik olduğu beyan hanesinde "Sahtecilikle satışa konu edildiği" 28/05/1990 tarihli şerhin bulunduğunu, benzer olan ve dosyamız arasına celp edilen dava dosyalarından şerhin konuluş gerekçesinin Başbakanlık T3 19/04/1990 tarihli yazısı üzerine Mersin ilinde tapu sicil müdürlüklerinde sahte imzalarla satış yapıldığından bahisle şerhin konulması hususunda yazı yazıldığını ve bu yazıya istinaden dava konusu şerhin konulduğunun anlaşıldığını, dava konusu taşınmazın idari işlem nedeniyle söz konusu şerhin konulduğunu, yapılan soruşturmada şerhin konulmasına dair haklı hukuksal neden bulunmadığını, 3. şahısların ve hazinenin muhtemel zararının önlenmesi hususunda söz konusu şerhin konulduğunu, MK'nun 1027. maddesi uyarınca haksız konulduğunu gerekçe olarak belirtip şerhin kaldırılmasına yönelik karar verilmiştir...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/607 KARAR NO : 2021/540 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : TİREBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06.02.2020 NUMARASI : 2019/317 ESAS - 2020/38 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere KARAR : Taraflar arasında görülen "Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....