Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda çekişmeli taşınmazlar, ölü oldukları beyanlar hanesinde gösterilerek, tapu kaydı nedeniyle ... çocukları ... ve soyadı yazılmaksızın ... adına 23.11.1982 tarihinde tespit edilmişlerdir. Tespit maliki ... oğlu ... mirasçıları doğru şekilde davaya dahil edilmiş olup, kızkardeşi ...’nın mirasçıları olarak, bu şahsın kimliğinin tespitine ilişkin düzenlenen “Jandarma Araştırma Tutanağı” nda belirlenen ... mirasçıları davaya dahil edilmiş ise de, davaya dahil edilen bu kişilerin tespit maliki ...’nın mirasçıları olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olmuştur. Şöyle ki, mirasçıları davaya dahil edilen ...’un nüfus kayıt örneği incelendiğinde, tespit tarihinden sonra 06.11.1997 tarihinde öldüğü, baba adı ... olmakla birlikte ...’in baba adının ... olduğu görülmekte olup; oysa ki tespit maliki ... ve ...’nın baba isimlerinin de ... olduğu, ancak ...’in baba adının ... olduğu dosya arasındaki nüfus kayıt örneklerinden anlaşılmaktadır....

    Ancak; 1-Acele el koyma kararı ile tespit edilen bedel, bozma ilamı öncesi ilk kararla tespit edilen bedelden daha yüksek olup, bozma ilamı sonrası tespit edilen bedelden acele el koyma kararı ile tespit edilen bedelin mahsup edilmesi gerekirken ilk kararla hükmedilen bedelin mahsubu doğru olmadığı gibi; 2-Anayasa Mahkemesi'nin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas - 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir...

      in sosyal güvenliğe ilişkin haklarını da ilgilendirdiğinden Mahkemece, fiilen çalışmadığı tespit edilen ...'...

        Nitekim itirazın kaldırılması kararıyla birlikte hükmedilen icra inkar tazminatı infazının açılan menfi tespit davasının sonuna kadar tehir edileceği Kanun hükmüdür. Menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu aleyhine daha önce hükmolunan icra inkar tazminatının kalkacağı, reddi halinde ise infaz edileceği açıktır. Açılan menfi tespit davası nedeniyle tedbiren takibin durdurulması durumunda alacaklının zarar edeceği ve bu zararın %40'tan az olamayacağı düzenlenmiştir. Menfi tespit davasında hakimin belirlediği zararın alacağın %40'ı oranında olması durumunda, itirazın kaldırılmasına ilişkin karar ile alacaklı lehine verilen icra inkar tazminatının bu zararı karşılayacağı nazara alındığında, menfi tespit davasının reddi ile ayrıca davacı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi doğru olmaz....

          raporlarını da irdeler şekilde, tespit tarihine en yakın tarihli (renkli) uydu fotoğrafı da değerlendirilerek, taşınmazın tespit tarihindeki niteliğini bildiren, gerekçesi ile birlikte eylemli orman sayılıp sayılamayacağını açıklayan şekilde denetime elverişli rapor alınması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

            Bilindiği üzere HMK'nın 106. maddesinde tespit davası düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, ''Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.'' Yargıtay .... HD.'nin 2020/6309 esas ve 2021/606 sayılı ilamında da değinildiği üzere, tespit davasının konusu yalnız hak ve hukuki ilişkiler olabilir; davacının bu hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde (güncel bir) hukuki yararı bulunmalıdır. Bir hukuki ilişkinin varlığı yada yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir....

              Trafik kazası tespit tutanağı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun “İdari Yaptırımlar” başlıklı 16. maddesinde yer alan idari para cezası ile idari yaptırımlar kapsamına da girmemektedir. Trafik kazası tespit tutanağı, bir idari yaptırım veya tedbir niteliğinde bulunmayan durum tespitinden ibarettir. Özel Kanunlarla çözümü Sulh Ceza Hakimliklerine bırakılmamış, idari yaptırım veya tedbir niteliği de bulunmayan bu belge, adli veya idari yargı yerlerinde çözümlenecek uyuşmazlıkların görülmesi sırasında, o mahkemelerce değerlendirilecek bir tutanak olduğundan, kaza tespit tutanağına yönelik iptal isteminin, bu açıdan da Sulh Ceza Hakimliğinde görülmesi olanağı bulunmamaktadır....

                Bu korunma ihtiyacı doğmadan (yani bu hukuki korunma ihtiyacının gelecekte duyulacağından bahisle) tespit davası açılamaz. Bir hukuki ilişkinin tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması da şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1-Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı, 2-Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı, 3-Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi kaldırmaya elverişli olmalıdır. Kural olarak da gelecekteki yararlara veya zararlara dayanılarak tespit davası açılamaz. Tespit davalarında hukuki ilişki ve hukuki yarar dava şartıdır. Hakim, bir tespit davasında bu iki şartın da var olup olmadığını yargılamanın her safhasında re'sen göz önünde bulundurmakla görevlidir....

                  e kayyım tayin edilerek taraf teşkili sağlandığından hissesine düşen kamulaştırma bedelinin kayyıma ödenmesine karar verilmesi ve kendisini vekille temsil ettiren kayyım lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru olmadığı gibi; 3-Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas - 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla...

                    Davacı ... tespit miktarının kayıt miktarından 42.388 metrekare daha az olduğunu belirterek komşu 112 ada 2, 4 ve 60 parsel sayılı taşınmazların tespit maliklerine karşı dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın temyize konu 112 ada 2, 4 ve 60 parsel sayılı taşınmazlar yönünden reddi ile çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 112 ada 2 parsel sayılı taşınmaz 15.02.1965 tarih ve 172 sıra numaralı, 112 ada 4 parsel sayılı taşınmaz 13.09.1991 tarih ve 18 sıra numaralı, 112 ada 60 parsel sayılı taşınmaz 15.02.1965 tarih ve 173 sıra numaralı toprak tevzi dağıtımı ile oluşan tapu kayıtlarına dayalı olarak tespit edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu