nde %40 oranında pay sahibi olduğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olup, bu kararın Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından uygulanmamasının hukuka aykıro olduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün kesinleşen mahkeme kararı ile davacıya ait olduğunu tespit ettiği hisseleri davacı adına kayıt ve tescil etmemesi mümkün olmayıp, söz konusu müdürlük kararının hukuka aykırı olduğunu, nitekim Ticaret Sicili Yönetmeliği'nin "Mahkeme veya resmi kurumun kararına dayanan tescil" başlıklı 26. maddesi;"(1) Mahkemenin veya resmi bir kurumun, bir olgunun resen tesciline ilişkin kararını alan müdürlük, bu kararı resen tescil eder. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 166. maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır. (2) Mahkeme veya resmi bir kurum, verdiği hüküm veya kararda tescil edilecek olgu ile ilgili olarak müdürlüğü resen tescil ile sorumlu tutmadığı hallerde tescil istemi başvuruya yetkili kişilerin başvurusu üzerine yapılır....
KARAR TARİHİ : 09/12/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022 Taraflar arasındaki şirket hisse devrinin tespit, tescil ve ilanı istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı erken açılan davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette bulunan 1 payını dava dışı ...'dan devir alarak şirket ortağı olup, diğer payların ise davalı ...'a ait olduğunu, davacının daha sonra payını noterde yapılan hisse devir sözleşmesi ile davalı ...'a devrettiğini, şirketin müdürü de olan davalı ...'ın hisse devrine ilişkin işlemleri yapmadığını, taleplerinin sonuçsuz kaldığını, şirket ortağı görünmesi sebebi ile şirket borçlarından sorumluluğunun devam ettiğini belirterek müvekkilinin davalı şirketteki paylarını, pay devir tarihi itibariyle davalı ...'...
na ise ... tarihinde tebliğ edildiğini, şirketin ilgili dönemdeki Yönetim Kurulunun yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve müvekkilinin istifasının tescili için Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne başvuruda bulunmadığını, ne var ki müvekkilinin şirkete göndermiş olduğu istifaname halihazırda "Bilgi Verilecek Olan" sıfatıyla Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne de bildirildiğini, ne var ki müvekkilinin istifasının tescil edilmediğini, aradan geçen süreçte şirket hakkında Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... E....
Müdürlüğü'nün, ...’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemediğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddettiğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebildiğini, tasfiye...
edildiğini hem de arkasından geçmişteki ortaklık gerekçe gösterilip kullanımın haklı nedene dayandığı şeklinde kendi içerisinde çelişkili ve yanılgılı bir yorum yapıldığını, - Raporda davacının davalı kullanımlarına muvafakat ettiği tespit edilememişse sonuç olarak davalı kullanımına müvekkilinin rızasının olmadığı sonucuna varılması gerektiğini, davalı şirket ortağıın söz konusu markanın tüzel kişi müvekkile ait olduğunu kabul ettiğini ve taraflar arasında bu hususla ilgili aksine yazılı veya sözlü bir anlaşma da yapılmadığını, davalı firma tüzel kişiliği ile davacı firma tüzel kişiliği arasında geçmişe dayalı bir ortaklık ilişkisi olmadığını, sadece davalı şirket ortağı olan şahsın bir dönem müvekkili firmada ortak olduğunu, davalının kendi adına markayı tescil yaparken söz konusu markanın davacı firmaya ait olduğunu ve müvekkil adına tescilli olduğunu eski bir şirket ortağı olarak çok iyi bildiğini, kötü niyetli olduğunu, markanın hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı marka kullanımının...
Ticaret Sicil Müdürlüğünün dosya içindeki yazısından tespit edilmiş olup fatura ile satın aldığı iş makinesi aracının tescilinin yeni unvanlı şirket üzerine yapılmasını talep etmiş olup......
(2)Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. (3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir. (4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir. (5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır. (6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir. (7) Başvurudan itibaren -- ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır. " hükmüne haizdir. ----Ortaklık sıfatının sona erdiğinin tescil ve ilanına karar verilmemesi halinde davacının, aldığı tespit ilamıyla etkili bir hukuki koruma sağlaması imkansızdır....
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre işbu davanın hem ilgili ticaret sicili müdürlüğüne karşı hem de son tasfiye kurulu üyelerine veya yoksa son yöneticilere karşı açılması gerekmektedir. Ticaret Sicil Müdürlüğünden getirtilen kayıtlara göre ek tasfiyesi istenilen şirketin son tasfiye memurunun ... olduğu, davacılar tarafından dosyaya sunulan mirasçılık belgesine göre ise ... 'nın 05/06/2020 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçısı olarak davacıların kaldığı, davacıların tamamının dava tarihi itibariyle mirasçılık sıfatlarının devam ettiği anlaşılmakla dava dilekçesinde husumet yönünden bir eksiklik olmadığı anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen trafik tescil kayıtlarına göre tasfiyesi gerçekleştirilmiş olan ilgili şirket adına kayıtlı ... plakalı aracın dava tarihi itibariyle halen ilgili şirket adına tescilli olduğu anlaşılmıştır....
Davalı taraf davaya konu iş makinalarının davalı yanca sadece fatura düzenlenmek suretiyle alım- satım yapıldığını , noterden bir tescil işleminin olmadığını bildirmiştir. Ancak 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası'nın ilgili Yönetmeliğinin 28. maddesi uyarınca, bütün motorlu araçlar ile ilgili Yönetmelik'te tescili zorunlu kılınan motorsuz araçların sahipleri, araçlarını yetkili kuruluşuna tescil ettirmek ve tescil belgesi almak mecburiyetindedirler. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca araçların satış ve devirlerinin noter aracılığıyla yapılması zorunludur. Bunun dışında yapılan her türlü satış ve devirler geçersizdir. İlk tescili yapılacak olan iş makinalarının satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren 3 ay içinde tescil ettirmek ve adlarına tescil belgesi almak zorundadırlar. 7....
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Yargıtay bozma ilamında da belirttiği üzere; yapılan delil tespiti ve dosyaya celp edilen belgelerden davaya konu ... numaralı “...” ibareli markanın 08.12.2015 tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği, davacı şirketin 06.01.1997 tarihinde davalının aynı zamanda eşi olan ..., ...’in kardeşi ... ve babaları ...ü tarafından kurulduğu, 2004 yılında ...'in şirket müdürlüğüne atandığı, 2006 yılında hisselerini ...'e devrettiği, ancak şirket müdürlüğü görevine devam ettiği, 02.01.2012 tarihinde ...’in müdürlük görevine son verilerek müdür olarak bu kez ...'in atandığı, İzmir Esnaf Sanatkarlar Odası yazısına göre davalı ...'...