Kadastro davalarında husumetin tespit malikine, tespit malikleri birden fazla olup davanın paya yönelik olması halinde, tespitte malik bulunan paydaşlara yöneltilmesi zorunludur. Davada hasım gösterilen ... tespit maliki değildir. Hal böyle olunca, ... hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA,04.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bilindiği üzere ve kural olarak kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekir. Tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesi zorunludur. Davanın nizasız komşu 197 ada 35 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 15.01.2009 tarihinde yapılmıştır. Eldeki dava 05.04.2012 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Dairenin kararlılık kazınmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmamıştır....
İflâs ödeme emrine itiraz eden borçlunun, iflâs davası sırasında tüm savunma sebeplerini ileri sürme imkânı bulunduğundan bu konuda ayrıca bir menfi tespit davası açmasında hukukî yararı olmaması nedeniyle menfi tespit davasının reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi farklı yargılama usullerine tâbi olan iflâs davası ile menfi tespit davasının birleştirilerek görülmesi de isabetli değildir.”'denilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu taşınmazın çeşme ve arsası vasfı ile davalı Köy Tüzel Kişiliği adına tapuya tesciline dair verilen karar, davacı Hazine'nin temyizi üzerine Dairemizin 10.12.2010 tarih ve 3084 - 7305 sayılı ilamıyla, "Dava konusu taşınmazın dava dışı ... adına tespit edildiği, davacı Hazinenin tespit maliki olmayan Köy Tüzel kişiliğini hasım göstererek dava açtığı, yargılama aşamasında davaya konu taşınmazın Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edilen 150 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğu tespit edilmiş ise de davacı Hazine tarafından bu yönde bir düzeltme talebinde bulunulmadığı, hal böyle olunca, tespit maliki olmayan Köy Tüzel Kişiliğine karşı açılmış davanın husumet yönünden reddi ile çekişmeli taşınmazın tespit gibi ... adına tesciline karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur....
Anılan taşınmaz hakkında yapılan tespite itiraz üzerine komisyonca verilen karar ile tespitteki paylar değiştirilerek ve tespit tutanağından farklı kişiler adına da tespit hükmü kurulduğu dikkate alındığında komisyon kararı gibi tesciline denmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken tespit gibi tesciline denmek suretiyle infazda tereddüt yaratılması isabetsiz ise de; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinden "tespit gibi" sözlerinin çıkartılarak "komisyon kararı gibi" sözlerinin yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, 04.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Tespit davasına ilişkin bu genel açıklamadan sonra somut olaya gelince; Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden kiralayan davacının kiracı davalı aleyhine kira parasının tahsili için icra takibine giriştiği, kiracının itirazı üzerine itirazın iptali davası açtığı, tespit talebiyle de eldeki davayı açmış bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının istemi esasen açtığı itirazın iptali davası içersinde incelenip hükme bağlanacağından davacının eldeki bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığından davanın bu nedenle reddi yerine istemin esasının incelenerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır....
Ne var ki, kadastro tespit tutanağının tespit gibi tescil işlemi yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken taraflar arasında kesin hüküm oluşturacak şekilde tespit gibi tesciline karar verilmesi isabetsiz, davacı hazinenin bu nedenle temyiz itirazları yerinde ise de yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hükmün 2 nolu bendinin 2.satırında yazılı bulunan "tespit gibi tapuya tesciline" sözlerinin hüküm yerinden çıkarılmasına, yerine "tespit gibi tescil işlemi yapılmak üzere dosya içerisinde bulunan tutanak aslı ve dayanağı belgelerin Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine" sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, hüküm düzeltilerek onandığından ve hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 11.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece çekişmeli 190 ada 74 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davanın taşınmazın davacı adına tespit görmüş olması nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli 190 ada 74 parsel sayılı taşınmaz 30.07.2007 tarihinde davacı ... adına tespit edilmiş, ...'ın itirazı üzerine, 28.04.2008 tarihinde Kadastro Komisyonunca itirazın kabulüne karar verilerek taşınmaz kök muris ... mirasçıları olan davacı ... ile davalı ... ve arkadaşları adlarına miras payları oranında tespit edilmiştir. Davacının davası, tesbit maliki ..., ..., ... ve ...'ın paylarına yöneliktir. Mahkemece, kadastro tespit tutanağı ile davacı ... adına yapılan tespite itiraz sonucu, çekişmeli taşınmazın kadastro komisyon tutanağı ile davalı ... ve müşterekleri adlarına tespit edildiği hususu nazara alınmamıştır....
Bu nedenle, temyiz incelemesi yapılabilmesi için ; 1) 168 ada 1 parseli tüm komşu parselleri ile gösterir ve komşu parsellerin ada ve parsel numaralarının yer aldığı geniş kadastro paftası getirtilerek dava dosyası keşif sırasında dinlenen fenni bilirkişiye verilmeli ve (A) ile gösterilenr 1622, 70 m2'lik kısmın hangi ada hangi parsel sınırları içinde kaldığı tespit edilmeli; eğer 169 ada 5 parsel içinde kaldığı tespit edilmiş ise tespit yüzölçümü ile farkın hangi nedenden kaynaklandığını açıklayan ek rapor alınarak, . 2) (A) ile gösterilen kısmın başka ada içinde kaldığının tespit edilmesi halinde bu parsele ait kadastro tespit tutanak aslı ile eğer kesinleşmiş ise tapu kaydı getirtilerek eklenmesi gerekmektedir. Ayrıca, dava dosyasının da H.Y.U.Y.’nın 433/3. maddesi ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğine uygun olarak tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip, dizi pusulasına bağlandıktan sonra gönderilmesi gerekmektedir....
Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, “…Mahkemece, tespit istenen tarih itibariyle davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin işverenine ait başlangıç ve bitiş tarihlerini de içerecek şekilde vergi mükellefiyet bilgileri, işyerinin ilgisi itibariyle Sağlık Bakanlığı ve Belediyeden işyeri açma ve çalışma ruhsatı izni gibi belgeler araştırılarak, 23.10.1983 tarihi itibariyle kapsam araştırması yapılmalı, aynı binada tespit tarihi itibariyle ikamet eden konut sahipleri ve işyeri sahipleri ve çalışanları tespit edilerek dinlenilmeli, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri de kısmen kabule göre değerlendirilerek karar verilmelidir. …” hususları belirtilmiş olup, bozma ilamı gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar verilmiştir....