Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

adına tespit ve tescil edilmiş, taksimle ... ve ... adlarına intikal etmiş; 104 ada 50 parsel sayılı 209,07 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ... adına tespit ve tescil edilmiş, taksimle ... adına intikal etmiş; 105 ada 100 parsel sayılı 52,56 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ... adına tespit ve tescil edilmiş, taksimle ... adına intikal etmiş; 116 ada 1 parsel sayılı 202,76 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ... adına tespit ve tescil edilmiş, taksimle ... ve ... adlarına intikal etmiş; 114 ada 3 parsel sayılı 71,70 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ... adına tespit ve tescil edilmiş, satış yoluyla ... kızı ... adına intikal etmiş, 105 ada 57 parsel sayılı 1695,40 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ... adına tespit ve tescil edilmiş, taksimle ... ve ... ile ... adlarına intikal etmiş, 105 ada 75 parsel sayılı 601,86 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ......

    Dava, tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kabul edilmiş; davacı tarafından talep edilen tavzih istemi ek kararla reddedilmiş ve bu ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraf, hasımsız olarak açtığı dava ile yangın sonucu demirbaş, tahakkuk evrakları, esnaf ödeme dosyaları, teşkilat kuruluş dosyası ve bir kısım faturaların yanarak zayi olduğunu belirterek, bu durumun tespiti ile yanan eşya ve evraklarla ilgili zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 106. ve devamı maddelerinde tespit davaları düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunda tespit davası düzenlenmemiş olsa da, bu davaların da dinlenilebilir olduğu, gerek öğretide ve gerekse uygulamada kabul edilmekteydi. Tespit davasının dinlenilebilmesi için, genel dava şartlarının yanında iki ek şartın da bulunması gerekir: 1-HMK'nun 106/1-3. maddesi uyarınca, tespit davasının konusu, yalnız hukuki ilişkiler ve bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi olabilir....

      Kadastro tespiti sırasında 134 ada 170 sayılı parsel davacı ..., 149 ada 165 sayılı parsel ise davacı ... ile ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., adına tespit edilen bu parsellerin yüzölçümünün eksik tespit edildiği, kendisine ait yerlerin sınırdaki mera parsellerine katılarak tespit edildiği iddiası ile dava açmış olduğuna göre; davanın konusunun davacı adına tespit edilen 134 ada 170 ve 149 ada 165 sayılı parseller olmayıp bu parsellerin sınırında bulunan mera parselleri olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca öncelikle davalı taşınmazların nitelikleri göz önüne alındığında davayı tüm tespit maliklerinin birlikte açmaları gerektiği göz önüne alınarak 149 ada 165 sayılı parselin tespit maliklerinden ...'...

        Ancak; çekişmeli taşınmaz kadastro tespiti sırasında ... çocukları ..., ..., ... ve ... adına tespit edilmiş olup tespit maliklerinden ..., ... ve ...'un ölü olduğu ve veraset ilamları dosyada mevcut olmayıp nüfus aile kayıt örneklerine göre mirasçıların davaya dahil edilmediği, hisse oranlarının hesaplanmadığı, bu nedenle, çekişmeli taşınmazın kalan 742,62 m2 bölümünün tespit gibi tutanaktaki hisseleri oranında ..., ..., ... ve ... adlarına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, infazda duraksama yaratacak şekilde dahili davalılar adına miras payları oranında tespit ve tapuya tesciline karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

          Köşk Köyü çalışma alanında bulunan 160 parsel sayılı 157.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, irsen intikal, ifraz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına payları oranında tespit edildikten sonra, itiraz üzerine komisyon kararıyla ..., ... ve ... adlarına eşit payla tespit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak, kadastro tespitinin iptali ve taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tutanağı gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Kadastro tespitine itiraz davalarında husumetin, tespit maliklerine, tespit maliklerinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur....

            Ancak; çekişmeli taşınmaz kadastro tespiti sırasında ... çocukları ..., ..., ... ve ... adına tespit edilmiş olup; tespit maliklerinden ..., ... ve ... ‘un ölü olduğu ve veraset ilamları dosyada mevcut olmayıp nüfus aile kayıt örneklerine göre mirasçılarının davaya dahil edilmediği, hisse oranlarının hesaplanmadığı, bu nedenle çekişmeli taşınmazın kalan 742,62 m2 kısmının tespit gibi tutanaktaki hisseleri oranında ..., ..., ... ve ... adlarına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken infazda duraksama yaratacak şekilde dahili davalılar adına miras payları oranında tespit ve tapuya tesciline karar verilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

              Bilindiği üzere ve kural olarak; kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekir. Tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesi zorunludur. Somut olaya gelince; davacının nizasız komşu 173 ada 57 sayılı parselinin kadastro tespiti 15.09.2006 tarihinde yapılmıştır. Eldeki dava 12.08.2010 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmamıştır....

                Kadastro davalarında husumetin tespit malikine, tespit malikleri birden fazla olup davanın paya yönelik olması halinde, tespitte malik bulunan paydaşlara yöneltilmesi zorunludur. Davada hasım gösterilen ... tespit maliki değildir. Hal böyle olunca, ... hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA,04.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  sosyal güvenliğe ilişkin haklarını da ilgilendirdiğinden Mahkemece, durum tespit tutanağında fiilen çalıştığı tespit edilen ... davaya dahil edilmesinin sağlanması, SGK dan ...'ün özlük dosyası getirtilerek Kurum müfettişlerince yapılan bir inceleme olup olmadığının sorulması, işyerine ait dönem bordrolarının istenmesi, bu dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurması, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il Müdürlüğünden gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ile iş yerine o tarihte komşu olan işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek ...'ün davalı işyerinde fiili olarak çalışıp çalışmadığının Mahkemece resen araştırılarak tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

                    Bilindiği üzere ve kural olarak kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekir. Tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesi zorunludur. Davanın nizasız komşu 197 ada 35 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 15.01.2009 tarihinde yapılmıştır. Eldeki dava 05.04.2012 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Dairenin kararlılık kazınmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu