Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir. Tespit davası, eda davasının öncüsüdür. Tespit davasının dinlenebilmesi için, diğer genel dava şartlarından başka, davacının tespit davasına konu yapılan hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması üç şartın varlığına bağlıdır. İlk olarak, davacının hakkının veya hukuki durumunun güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olması gerekir. İkinci olarak, bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması gerekir....

    Gerekçe: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu alacaklar bakımından tespit davası açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır. Davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde tespit davası yoluyla mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edilebileceği, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunması gerektiği ve maddi vakıaların, tek başına tespit davasının konusunu oluşturamayacağı hususları düzenlenmiştir. Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukui ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir....

      Davacı ..., çekişmeli taşınmazın 3/13 hissesinin adına tespit edildiğini, ancak taşınmazın tamamında 70-80 yılı bulan zilyetliğinin bulunduğunu, taşınmazın tamamının adına tespit edilmesi gerektiğini iddia ederek, davacı ..., çekişmeli taşınmazda murisi dolayısı ile hak sahibi olduğunu ve kendi payı oranında adına tespit yapılması gerektiğini iddia ederek, davacı ... ise, çekişmeli taşınmazda murisleri dolayısı ile hak sahibi olduğunu ve ... oğlu ... mirasçıları adına miras payları oranında tespit yapılması gerektiğini iddia ederek dava açmışlardır. Mahkemece, davacılar ... ve ...'ın mirasçılık ilişkileri ve zilyetliklerinin belirlenemediği, davacı ...'ın taşınmazı kullandığı belirlense de ne kadarlık hissede ne kadar süredir zilyet olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli değildir....

        Kadastro tespitine itiraz davalarında husumetin tespit malikine, tespit malikinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemez. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda, dava konusu taşınmaz, ölü ... çocukları ...,...,... kızı ... adına tespit edilmiştir. Mahkemece, tespit maliklerinin nüfus kayıtları dosya arasına alınarak bir kısım mirasçılara tebligat yapılmış ise de, tespit maliki ...'un dava tarihinde ölü olduğu anlaşılmasına rağmen mirasçıları yöntemince davaya dahil edilmemiş, ayrıca tespit maliki ...’ın oğlu İsmail mirasçılarından ..., tespit maliki ... mirasçısı ... mirasçısı ..., tespit maliki ... oğlu ... mirasçısı ..., tespit maliki ... mirasçıları ... ve ... davaya dahil edilmediği gibi, lehlerine tescil hükmü de kurulmamıştır....

          Davacı taraf, davalı kuruma tespit için başvuru işlem prosedürlerin tamamlamadan ve usulüne uygun başvuru yapmadan mahkememizde dava açtığı, bu durumun Davacı tarafın henüz başvuru işlemlerini tamamlamadan ve davalı kurumdan usulüne uygun başvuru yapıp "red" cevabı almadan eksik evrak ile başvuru yaptığından bahisle tespit davası açılamaz. Tespit talep edilen hususlarda eksik belgeleri tamamlayıp sonuca ulaşma imkanı mevcutken tespit talep etmekte hukuki yarar görülmemiştir. Derdest dava H.M.K.'nın 106. maddesi çerçevesinde açılmış bir tespit davasıdır. Anılan hükmün ikinci fıkrasında tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunması gerektiği emredilmiş bulunduğundan, öncelikle hukuki yararın varlığını belirlemek gerekir. Aksi halde uzun uğraşlar sonucu elde edilecek tespit hükmünün hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmayan, şeklî bir karar olarak kalması muhtemeldir. Tespit istemekte hukuki korumaya muhtaç bir yararın varlığı aranır....

            e, 1 payının...kızı ... (...) adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, her ne kadar davanın reddi ile 212 ada 54 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline,taşınmazın 5 pay kabul edilerek;1 payının...oğlu ...'e,1 payının...oğlu ...'e,1 payının...oğlu ...'e,1 payının...kızı ... (...)'e, 1 payının...kızı ... (...) adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş ise de, hüküm dosya kapsamına uygun düşmemektedir....

              adına tespit edildiğini bu taşınmazların adına tescilini talep etmiştir. Kadastro sırasında 225 ada 1 numaralı parselin 1103,07 m2 yüzölçümü ile davacı adına tespit edildiği tutanağın bu dosya ile itirazlı olduğu, 225 ada 2 numaralı parselin 3913,30 m2 yüzölçümü ile ... Kurt adına tespit edildiği ve tutanağın itirazsız kesinleştiği, 155 ada 2 numaralı parselin 4057,86 m2 yüzölçümü ile ... ... adına tespit edildiği ve tutanağın itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece tespit tutanakları kesinleşmiş olduğundan davanın görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1) Davacı parsel numarası belirtmeksizin Hazine ve Orman Yönetimini taraf göstererek dava açmıştır. Ancak daha sonra dava ettiği taşınmazların 225 ada 2 ve 155 ada 2 numaralı parseller olduğunu bildirmiş ve bu parsellerin kadastro sırasında davada taraf olmayan gerçek kişiler adına tespit edildiği ve tutanakların itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır....

                Fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak tespit edilen bedelin derhal ödenmesi gerektiğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının faiz ve ödemeye ilişkin 4 ve 5. paragraflarının tümüyle çıkartılmasına, yerlerine sırasıyla, a-(Bozma ilamı sonrası tespit edilen bedelden ilk kararla tespit edilen bedelin mahsubu sonrası oluşan fark bedel 6.343,00 -TL bedele son karar tarihi 25.09.2019 tarihine...

                  Nüfus adres hareketlerinde, davacının boşandığı eşine ait gözüken adreslerde kolluk vasıtasıyla, muhtar ve resen tespit edilecek kapıcı, yönetici, komşu gibi kişiler dinlenmek suretiyle araştırma yapılmamıştır. Davacıya ait adreslerde de, yönetici, kapıcı, komşu gibi kişiler resen tespit edilerek dinlenilmemiştir. Mahkemece, uyuşmazlık konusu dönem olan 01.03.2012-17.01.2014 tarihleri arasında; davacı ve boşandığı eşine ait gözüken adreslerin işyeri mi konut mu oldukları tespit edilerek, bu adreslerde kimlerin yaşadıkları, davacı ve boşandığı eşinin nufus adres veri tabanında gözüken yerleşim yeri adreslerinde birlikte veya ayrı olarak yaşayıp yaşamadıkları, kolluk vasıtasıyla araştırılmalı ve resen tespit edilecek yönetici, kapıcı ve komşu gibi kişiler tespit edilerek dinlenilmeli, dinlenen tanık beyanları arasındaki çelişki de giderilerek neticesine göre karar verilmelidir....

                    Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma (himaye), diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının ( o konuda ) tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Mesela, boşanma davası açma hakkı olan bir eşin, ilk önce yalnız boşanma hakkının tespiti için bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur . Bunun gibi, eda davası açması mümkün olan davacının, aynı konuda tespit davası açmakta ( kural olarak ) hukuki yararı yoktur. (kar.m.107 )." ( Medeni Usul Hukuku, Prof . Dr . Baki Kuru, Prof. Dr. RamazanArslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, 25. baskı, ... 2014, sayfa; 260 – 261 ) Somut olayda; davacının, eda davası açarak iddiasını ileri sürmesi gerekirken tespit davası açmasında hukuki bir yararı yoktur. Mahkemece, anılan ilkeler gereğince açılan tespit davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu