Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2924 sayılı Yasa hükümlerine göre hak sahipleri belirlenerek rayiç bedeli tahsil edilen ancak, tapuda tescil işlemi yapılmayan taşınmazların tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.01.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 13.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, imar uygulamasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilininin 1789 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 1/4 paydaşı iken ...adlarına 1/2 pay oranında tescil edildiğini ve bu kişilerce de davalı ...'...

      Somut olayda davacı Hazine; daha önce açtıkları tapu iptal ve tescil davalarının reddine karar verildiğini ve iş bu kararın kesinleştiğini ancak aynı durumda bulunan başka kişilerce açılan mahalli iskan komisyon kararının iptali davalarında idare mahkemelerince davaların reddine karar verildiğini ve bu kararların Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiğini gerekçe göstererek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Dolayısıyla davacı Hazine'nin yargılamanın iadesini talep etme gerekçesi HMK'nın 375. maddesinde sayılan sınırlı ve tahdidi durumlardan biri olmadığından ilk derece mahkemesi tarafından yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamakla, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Kahramanmaraş 3....

      HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılan tescil istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2020 tarihinden itibaren geçerli Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 564 ve 568 sayılı İş Bölümü Kararları gereği, 4. Hukuk Dairesi iş bölümünün 13. maddesinde; "Kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılan tescil davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne aittir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür....

      Hazine ve davalı gerçek kişilerin birlikte temyiz itirazları yönünden; 1-Davacı gerçek kişilerin davası bakımından; Davacı gerçek kişiler tarafından davalılar adına tespit gören yerlerin mera olduğu iddiasıyla kadastro tespitine itiraz davası açılmışsa da meraların mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olduğundan, özel mülkiyete konu olduğu belirtilerek gerçek ya da tüzel kişiler adına tespit veya tescil edilen taşınmazlar hakkında, mera iddiası ile dava açma hakkı da Hazine ve ilgili tüzel kişiliğe ait olup, gerçek kişilerin bu konuda dava açma ehliyetleri bulunmamaktadır....

        HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2020 tarihinden itibaren geçerli Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 564 ve 568 sayılı İş Bölümü Kararları gereği, 4. Hukuk Dairesi iş bölümünün 13. maddesinde; "Kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılan tescil davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar," 23.maddesinde; "Kadastro öncesi nedenlere (zilyetlik, kamu orta malı iddiası dâhil) dayanılarak genel mahkemelerde açılan (3402 Kadastro Kanunu m. 12) tapu iptal ve tescil davaları, " şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenleme karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne aittir....

        kararı verilen davacılar yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, ayrıca, tescili istenen çekişmeli taşınmazlara komşu 1329 sayılı parselin vergi kaydı ile gerçek kişi adına yapılan tesbitine Hazine ve gerçek kişilerce itiraz edildiği, tapulama mahkemesince yapılan yargılama sonunda 1682 ve 1683 sayılı parsellere ifraz edildiği, 1682 sayılı parselin tarla niteliği ile 17000 m² olarak tesbit malikleri adına tescil edildiği, 1683 sayılı parselin tarla niteliği ile 47100 m² olarak Hazine adına tescil edildiği, tescile konu taşınmazları, davacıların komşu 1329 sayılı parselin tesbit maliklerinden olan ......

          nin bilgisi ve rızası dışında suç tarihinde (31.08.2013) çıkartılan ve kullanıma açılan iki adet abonelik sözleşmesi sonucunda işletmeci (operatör) şirket Avea (Türk Telekom) A.Ş. tarafından 30.11.2013 tarihinde (Kasım 2013 dönemi) son ödeme tarihi 23.12.2013 olarak düzenlenen 173,60 ve 172,98 TL bedelli iki adet faturanın katılan tüzel kişiye tebliğ edilmesi, bu faturalar nedeniyle katılan şirketin fatura borcu dışında başkaca vekalet ücreti, dava ve takip masraflarının ortaya çıkması, katılma hakkının 5271 sayılı CMK'nun 237. maddesine göre "suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişilerce, kovuşturmanın her aşamasında hüküm verilinceye kadar" talep edilebileceği, somut uyuşmazlıkta suçun işlendiği anda veya devamında suçtan zarar gördüğü anlaşılan tüzel kişinin katılma hakkının bulunması, keza 5271 sayılı CMK'nun "katılmanın hükümsüz kalması" başlıklı 243. maddesinde, katılanın ancak "vazgeçmesi veya ölmesi halinde" katılmanın hükümsüz kalacağının düzenlenmiş olması, suçun işlenmesi sırasında...

            İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, taşınmazın taraflar arasında görülüp sonuçlanan Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/181-1990/362 sayılı kesin hüküm kapsamında kaldığı belirlenerek, mahkemece orman yönetimince açılan davanın reddi, karşı davacı kişilerce açılan davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; taleple ve kesin hükümle bağlı kalınarak, sadece dava konusu taşınmazın tahdit dışına çıkarılmasına karar verilmesi gerekirken, tahdidin tümden iptal edilmesi ve zaten davacı kişiler adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın tekrar tesciline karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 1. bendi kaldırılarak, bunun yerine “Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın kabulü ile dava konusu ......

              Adına tescil kararı verilen ve taşınmazın krokide "B" harfi ile gösterilen bölümü üzerinde müstakilen malik olduğu anlaşılan K………., davada taraf değildir. Kadastro Mahkemeleri belirli hallerde davada taraf olmayan gerçek malikler adına tescil kararı verebilirler. Bu haller 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2.maddesinde düzenlenmiş olup, olayda yasada belirtilen hususların hiç birisi mevcut değildir. Buna göre mahkemenin davada taraf olmayan kişi adına tescil kararı vermesi yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca; Mahkemece taşınmazın krokide "A" harfi ile gösterilen bölümünün davacı, "B" harfi ile gösterilen bölümünün ise Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir. Yasal imkan bulunmadığı halde davada taraf olmayan kişiler adına tescil kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı temyiz, itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu