Açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişiye ödenmesine 07/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi. ....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş tahdide dayalı tapu iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 05.09.1973 tarihinde ilanı yapılıp 05.09.1974 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve mahkemenin 14.01.2004 tarihli kararında 299 ada 7 parselde A=1833 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile orman olarak Hazine adına tesciline dair verilen kararın Orman Yönetimince temyiz edilerek, davalı gerçek kişilerce temyiz edilmemiş olmasına, bozmadan sonra kurulan hükümde önceki hükme göre davalılar aleyhine bir değişiklik bulunmadığına ve bu durumun davacı ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı gerçek kişi, 09.03.2010 günlü dilekçesiyle ... köyü 70 sayılı parselin kesinleşmiş 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, hak sahipleri tespit komisyonu tarafından bu taşınmazda hak sahibi olarak belirlendiği, parselin kendi payına düşen bölümünün rayiç bedelini ödeyip, tapuyu almaya hak kazandığı, tapuda devir işleminin yapılmadığı, çekişmeli parselin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ve adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir....
imzanın T10 a aidiyetinin tespitine karar verilmesi talep edilmesine rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, ifa olanağı bulunmayan dava konusu taşınmaz hakkında tapu iptal ve tescil kararı verilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaza ilişkin maliye hazinesince açılan davanın sonucunun beklenmesi ve buna göre hüküm kurulması gerektiğini belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, davalı ... tarafından Balıkesir 4.İcra Müdürlüğü'nün 2011/1619 Esas sayılı dosyası ile 35.000,00TL bedelli çeke istinaden müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak müvekkili idarenin takip dayanağı çekten dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığını, çekin müvekkili İdare adına bankadan çek almaya yetkisi bulunmayan kişilerce temin edilip düzenlenerek piyasaya verildiğini ileri sürerek müvekkili İdarenin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafından açılan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın taraflarının ancak gerçek ve tüzel kişiler olabileceği, davanın davacısı ... Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Kantin Başkanlığı olup davacının tüzel kişiliği bulunmadığı, davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, karar süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir....
Davacılar çekişmeli 176 ada 13 parselin eski 648 parsel iken Hazine adına tescil edilen yer olduğu, bu yerin tapuda adların kayıtlı olduğu dönemde ve Hazine adına tescil edildiği dönemde dahi kendileri zilyetliğinde bulunduğu, davalı gerçek kişiler lehine yersiz olarak şerh konulduğunu ileri sürerek bu kişiler adına olan şerhin iptali ve adlarına şerh verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilip davalılarla ilgili kullanım şerhi iptal edilerek davacılar ... ve ...’in fiili kullanımında olduğunun tesbitine karar verilmiştir. Karar, davalı kişilerce temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Yasanın Ek- 4. maddesi gereğince yapılan kadastroya itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Yasa hükümleri gereğince 1942 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır....
Davalılar vekilleri, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dair kararın dairemizin 29.11.2011 tarih 2010/6059 Esas 2011/11379 karar sayılı ilamı ile, davalıların dava dayanağı takip konusu alacağın gerçek olmadığı yönünde iddialarının olduğu, bu hususun araştırılması gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan araştırma sonucu davacının borçludan takibe esas borcu olduğunu ispatayamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, malik hanesi açık olan ve değişik kişilerce ecrimisil ödenmek suretiyle kullanılan 201 ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürüp, Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur. Dahili davalı, davanın reddini savunmuştur....
Dava konusu 205 ada 2 parselin farklı bölümlerine ilişkin olarak askı ilan süresinden sonra kullanım şerhine yönelik açılan bir çok davada (2. asliye hukuk mahkemesinin sırasıyla 2010/452, 215, 453, 216, 431 ve 306 sayılı dosyaları) işin esasına girilerek karar verilmişse de, aynı parsel hakkında açılan davalara ilişkin olarak Dairenin 2011/13695, 2011/13679, 2011/13680, 2011/13682, 2011/13683, 2011/13678 esas sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, aynı parsel hakkında askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinin 2010/175 esas sayılı dosyası ile gerçek kişilerce kullanım şerhine yönelik dava açıldığı ve tutanağının davalı olduğu anlaşıldığından ve davalı parselin tutanağı kesinleşmediğinden ve asliye hukuk mahkemesinde açılan davalar bu davaya katılma niteliğinde olacağından görevsizlik kararı verilip kadastro mahkemesine gönderilerek, tutanak aslının bulunduğu kadastro mahkemesinin dava dosyası ile birleştirilmesi ve aynı parsel hakkında açılan davalar birlikte görülerek, sonucuna...