Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, malik hanesi açık olan ve değişik kişilerce ecrimisil ödenmek suretiyle kullanılan 201 ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürüp, Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur. Dahili davalı, davanın reddini savunmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı gerçek kişi, 09.03.2010 günlü dilekçesiyle ... köyü 70 sayılı parselin kesinleşmiş 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, hak sahipleri tespit komisyonu tarafından bu taşınmazda hak sahibi olarak belirlendiği, parselin kendi payına düşen bölümünün rayiç bedelini ödeyip, tapuyu almaya hak kazandığı, tapuda devir işleminin yapılmadığı, çekişmeli parselin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ve adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir....

      Dava konusu 205 ada 2 parselin farklı bölümlerine ilişkin olarak askı ilan süresinden sonra kullanım şerhine yönelik açılan bir çok davada (2. asliye hukuk mahkemesinin sırasıyla 2010/452, 215, 453, 216, 431 ve 306 sayılı dosyaları) işin esasına girilerek karar verilmişse de, aynı parsel hakkında açılan davalara ilişkin olarak Dairenin 2011/13695, 2011/13679, 2011/13680, 2011/13682, 2011/13683, 2011/13678 esas sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, aynı parsel hakkında askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinin 2010/175 esas sayılı dosyası ile gerçek kişilerce kullanım şerhine yönelik dava açıldığı ve tutanağının davalı olduğu anlaşıldığından ve davalı parselin tutanağı kesinleşmediğinden ve asliye hukuk mahkemesinde açılan davalar bu davaya katılma niteliğinde olacağından görevsizlik kararı verilip kadastro mahkemesine gönderilerek, tutanak aslının bulunduğu kadastro mahkemesinin dava dosyası ile birleştirilmesi ve aynı parsel hakkında açılan davalar birlikte görülerek, sonucuna...

        Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir....

          imzanın T10 a aidiyetinin tespitine karar verilmesi talep edilmesine rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, ifa olanağı bulunmayan dava konusu taşınmaz hakkında tapu iptal ve tescil kararı verilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaza ilişkin maliye hazinesince açılan davanın sonucunun beklenmesi ve buna göre hüküm kurulması gerektiğini belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

          Davacılar çekişmeli 176 ada 13 parselin eski 648 parsel iken Hazine adına tescil edilen yer olduğu, bu yerin tapuda adların kayıtlı olduğu dönemde ve Hazine adına tescil edildiği dönemde dahi kendileri zilyetliğinde bulunduğu, davalı gerçek kişiler lehine yersiz olarak şerh konulduğunu ileri sürerek bu kişiler adına olan şerhin iptali ve adlarına şerh verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilip davalılarla ilgili kullanım şerhi iptal edilerek davacılar ... ve ...’in fiili kullanımında olduğunun tesbitine karar verilmiştir. Karar, davalı kişilerce temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Yasanın Ek- 4. maddesi gereğince yapılan kadastroya itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Yasa hükümleri gereğince 1942 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, sav ve savunmaya, mahkemece saptanan hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, gerçek kişiler ve Hazine arasında görülen kadastro tespitine itiraz davası sonucunda kurulan hükmün davalı gerçek kişilerce temyizi üzerine dosya Yargıtay 16. Hukuk Dairesince incelenmiş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Hazinenin karar düzeltme istemi nedeniyle Mahkeme tarafından yanlışlık sonucu dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldığından karar düzeltme isteminin incelemesi Yargıtay Yüksek 16. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 16. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 24/03/2009 gününde oybirliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, sav ve savunmaya, mahkemece saptanan hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, gerçek kişiler ve Hazine arasında görülen davanın sonucunda kurulan hükmün davacı gerçek kişilerce temyizi üzerine dosya Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2009/2933-5925 sayılı ve 11.12.2009 günlü onama kararına karşı karar düzeltme isteminden kaynaklanmaktadır. Mahkeme tarafından yanlışlık sonucu dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldığından karar düzeltme isteminin incelemesi Yargıtay Yüksek 7. Hukuk Dairesine ait olup, Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 7. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 01/04/2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

                Ayrıca, aracın sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine izin veren araç sahibine de tescil plakası üzerinden aynı miktarda idari para cezası verilir." şeklinde olduğu, dosya kapsamına göre, 25 AAB 071 plaka nolu aracın tescil sahibi olan muteriz tarafından, sürücü belgesiz kişilerce kullanılmasına izin vermekten kabahatli hakkında idari yaptırım kararı verilmiş ise de, muterizin ceza tutanağının düzenlendiği tarihte Tunceli ilinde görev yapmakta olduğu, aracın ismini dahi bilmediği bir şahsa kardeşi tarafından verilmiş olduğu ve o şahıs tarafından kullanılması nedeniyle hakkında tutanak düzenlendiği anlaşılmakla, kabahatlinin bilgisi ve izni dahilinde aracın sürücü belgesiz kişi tarafından kullanıldığına ve muterizin gerçekleşen eylemden sorumlu tutulmasını gerektirir dosya kapsamında bir delil bulunmadığı gözetilmeden, başvurunun kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması...

                  hükümleri uyarınca, davacı gerçek kişinin, 6292 sayılı Kanunda öngörülen haklarını kullanabilmesine imkan verilerek, sonucuna göre hüküm kurulması için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi ile Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan temyiz harcının istek halinde gerçek kişiye iadesine 08/04/2013 gününde oy birliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu