Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Davacı, avukat olduğunu, davalının 18.8.1982 tarihli vekaletname ile kendisini vekil tayin ettiğini, vekalete istinaden Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/225(yeni 1999/25) esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açarak sonuçlandırdığını, karar kesinleştikten sonra yine davalının verdiği 23.6.2000 tarihli vekaletnameye istinaden dava konusu taşınmaz hissesinin davalı adına tescil işlemlerini yaptırdığını,daha sonra ortaklığın giderilmesi davası açtığını,4.6.2002 tarihli yazılı ücret sözleşmesi imzaladıklarını, davalının kendisini azlettiğini, yaptırdığı tespite göre davalının hissesine isabet eden taşınmaz hissesi değerinin 213.510TL olup sözleşme gereğince bunun %40 oranı üzerinden 85.404TL vekalet ücreti alacağının olduğunu ileri sürerek, fazlası saklı kalmak üzere 20.000TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı aleyhine açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ya da tazminat istekli davanın reddedildiği ve kararın 25.03.2014 tarihinde kesinleştiği, daha sonra davacı taraf, taşınmazın yolsuz tescilini sağlayan 26.08.2008 tarihli vekaletnamenin karar tarihinden sonra ele geçirildiğini, anılan davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olmayıp, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğunu, saik değerlendirmesinde hataya düşüldüğünü belirterek adli yardım istekli yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin süreye rağmen nispi başvuru harcı yatırılmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

      Tapu maliki olan davalıların açmış oldukları el atmanın önlenmesi ve kal davası eldeki temliken tescil davası ile birleştirilmiştir. Mahkemece temliken tescil davasının reddine, birleştirilen elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, fahiş zarar oluştuğundan bedeli ödendiğinde binaların davalı-karşı davacılara aidiyetine karar verilmiştir. Hükmü davalı-karşı davacılar vekili temyiz etmiştir. HUMK' nun 417. maddesinde hüküm verilirken yargılama giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletileceği öngörülmüştür. Temliken tescil davası reddedildiğine göre davalı-birleşen davanın davacıları kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılmış değer üzerinden ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca lehlerine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiş ise de bu yön yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden HUMK'nun 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/189 Esas sayılı dosyası ile davacı ... tarafından davalılar ..., ..., ..., ... ve ... aleyhine 551 numaralı taşınmazda yapılan hisse satışları nedeniyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası açılmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/246 Esas sayılı dosyası ile davacılar ..., ..., ..., ... ve ... tarafından davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... aleyhine de 551 numaralı taşınmazda yapılan hisse satışları nedeniyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası açılmış ve dava konusunun aynı olması nedeniyle ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/189 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; dava konusu 08.05.2012 tarihli ve 21.09.2012 tarihli satışlara ilişkin olarak diğer paydaşlar ..., ..., ..., ... ve ... tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/189 Esas sayılı dosyası ile birleştirilen ......

          Köyü çalışma alanında bulunan 117 ada 3 parsel sayılı 17.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş, intikal yoluyla 1/7 hissesi ... adına, satış yoluyla 2/7'şer hissesi ..., ... ve ... adlarına tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil ile olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemli terditli dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda tapu iptal ve tescil davası bakımından davanın reddine, alacak davası bakımından 370,00 TL'nin davalılardan payları oranında alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Köyü çalışma alanında bulunan 938 parsel sayılı 12600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ......, ...... ve ....... adına tespit ve tescil edilmiş, 21.08.1981 tarihinde yapılan satış ile davalı .....'e, 11.12.2002 tarihindeki satış ile de davalı ......'e intikal etmiştir. Davacı ..., adına tescil edilen 1757 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalıya ait 938 parsel sayılı taşınmaz içerisinde mükerrer olarak kaydedildiği iddiasına dayanarak ayrı ayrı tapu iptal ve tescil davası ile el atmanın önlenmesi davası açmıştır. Mahkemece tapu iptal ve tescil ile müdahalenin meni davaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davaların reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 772 parsel sayılı 33400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. Davalı-karşı davacı ..., davacılar-karşı davalılar ... ve arkadaşları aleyhine men'i müdahale davası açmış, davacılar-karşı davalılar ... ve arkadaşları vekili ise, yasal süresi içerisinde tapu kaydına dayanarak davalı-karşı davacı ... aleyhine tapu iptali ve tescil davası açmışlardır. Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, tapu iptali ve tescil davasının reddine, men'i müdahale davasının kabulüne, davacılar-karşı davalılar ..., ......

                Bu haliyle davacının taşınmazı devralanlara karşı tapu iptal ve tescil davası açması zorunlu değildir. Şu durumda, eldeki davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, taşınmazları satın alan dava dışı kişilere tapu iptal ve tescil davası açılması gerektiği şeklindeki gerekçe ile esası incelenmeksizin davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 17/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                  Bir taşınmazla ilgili kamulaştırmasız el atma davası devam ederken kamulaştırma bedel tespit tescil davası açılması halinde, aslolan kamulaştırma davası olup, bedel tespit ve tescil yönünden inceleme yapılıp davaya devam edilmesi, kamulaştırmasız el atma davasında ise bedel tespit tescil davasının bekletici mesele sayılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi'nin 2021/1332 Esas - 2021/1579 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK'nin 11.02.1998 tarihli ve 2- 87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....

                    UYAP Entegrasyonu