Hal böyle olunca, öncelikle davacı tarafa tescil davası açılması konusunda önel verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, denkleştirme iddiası yönünden tarafların tüm delillerinin toplanması, sonucuna göre hüküm kurulması, tescil davası açılmadığı takdirde iptal davasının reddedilmesi gerekkirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın ... parsel yönünden kabulü ile davacı adına tesciline, ..., ..., ... parseller yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki davacı taraf, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda tescil davası açmış ve eldeki dava ile birleştirilmiştir. Bilindiği üzere; iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır....
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve tapu iptali tescil davası yönünden ise mahkemenin görevsizliğine karar verilerek kadastro mahkemesince dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar ..., hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 28/05/1971 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır....
Dava, 2/B iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 18.05.2005 tarihinde ilanı yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davacı Hazine tarafından 2/B madde uygulama sahasında kalan bölümle sınırlı olarak iptal ve tescil davası açıldığı, mahkemece 2/B madde uygulamasına ilişkin harita ve tutanaklar aynen kadastro paftası üzerine aplike edilerek dava konusu yer belirlenip Hazinenin davası kabul edildiğine, 2/B madde uygulama sahası dışında kalan bölüm yönünden Hazinenin bir davası bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 26/09/2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 13.12.2018 tarihli ilamı ile aile konutu şerhi konulması davasının reddi gerektiği, tapu iptal tescil davası yönünden davalı ... lehine nispi vekalet ücreti tayin edilmesi gerektiği ve tapu iptal tescil davasının reddine karar verildiği halde yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmemesi gerekçesiyle bozulmuştur. Hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımları ise kesinleşmiştir....
Çaycuma Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/316-313 ... kesinleşmiş kararı ile davacı tarafından anılan vasiyetnameye dayanılarak açılan tenfiz davası sonucunda taşınmazın tamamının davacı adına kayıt ve tescili cihetine gidilmiştir. Ancak, aynı taşınmaz için açılan tapu iptal tescil davası sonucunda taşınmazın muris adına olan tapu kaydı iptal edilerek ¾ hisse itibariyle davacılar ..., ... ve Sadık adına kayıt ve tescil edilmiş olup hüküm 13.09.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Vasiyete konu murise ait olan 1/4 payın davacı adına tesciline karar verilmiş olmasına göre kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi tapu iptal ve tescil davasını elinde tutarak, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden görevsizlik kararı vermesi ve kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılarak orman kadastrosuna itiraz davasının kesin sonucunu beklemesi, ondan sonra tapu iptal ve tescil davasını esastan karara bağlaması gerekirken, her iki dava yönünden görevsizlik kararı vermiştir. O halde, kadastro mahkemesince yapılacak iş; orman kadastrosuna itiraz davası yönünden davanın esasına girilerek taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığını yöntemine göre araştırmak ve toplanacak delillerin sonucuna göre orman kadastrosu davasını esas yönünden karara bağlamak, tapu iptal ve tescil davası yönünden de davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan görevsizliğe karar vermekten ibarettir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında doğrudan doğruya re'sen gözetilmesi gerekir....
Kural olarak; bir taşınmazla ilgili olan kamulaştırmasız el atma davası devam ederken kamulaştırma bedel tespit ve tescil davası açılması halinde aslolan kamulaştırma davası olup, bedel tespit ve tescil yönünden inceleme yapılıp davaya devam edilmesi, kamulaştırmasız el atma davasında ise bedel tespit ve tescil davasının bekletici mesele sayılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Ancak somut olayda, kamulaştırma bedel tespit ve tescil davası açıldığı ilgili BAM. Dairesine bildirilmediğinden, istinaf incelemesi sonucunda tazminat dava dosyası kesin olarak karara bağlanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı; maliki olduğu 9 parsel sayılı taşınmazdaki dükkân vasıflı 3 numaralı bağımsız bölümün 07.02.2006 tarihinde birlikte yaşadığı ...’a kardeşi olan davalı ...’in kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle temlikin sağlandığını, tapudaki işlemin sahtecilik nedeniyle yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı; davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece 147 parselde bulunan 6 numaralı bağımsız bölümün hiçbir zaman muris adına tescil edilmediği, davalının taşınmazı 3. şahıstan satın aldığı,davacının iddialarının daha önce açtığı muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında değerlendirildiği ve davanın reddine karar verildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. Davacı aynı taşınmaz hakkında 1.8.2005 tarihinde muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası açmış olup, açmış olduğu bu dava gizli bağış iddiasıyla açılan davalarda muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiş ve kesinleşmiştir. Davacı 16.7.2008 tarihinde bu defa tenkis davası açmıştır. Muris ...'un ölüm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 571. maddesine göre tenkis davası, saklı payın zedelendiğinin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılabilecektir....
Kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazineye yöneltilerek açılması gerekir. Taşınmaz 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda yargılamanın devamı sırasında taşınmaz 6292 sayılı Yasa gereğince Hazine tarafından eşit paylarla davalılara satılarak eşit paylarla davalılar adına tescil edilmiştir. Her ne kadar artık davaya tapu iptal ve tescil davası olarak devam edilemez ise de davacılar taleplerini zilyetliğin (fiili kullanıcı olduklarının) tespiti olarak ıslah etmişlerdir....