Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA KONUSU : Boşanma (Terk Nedeniyle) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile eşinin 02/05/1990 yılında evlendiklerini, tarafların bu evliliklerinden üç tane müşterek çocuklarının bulunduğunu, hepsinin reşit olduklarını, davalı eşin müvekkilini nedensiz olarak bir yıl önce terk ettiğini, davalı eşin müşterek evi terk etmeden önce çocukları ile davacı koca arasındaki sorunlarda çocukları ile birlikte olmayı tercih ettiğini, çocukları ile birlikte evi terk ettiğini, müvekkilin uzun süre adresine ulaşamadığını, daha sonra eşinin kardeşlerinin yanına Tekirdağ/Çorlu'ya gittiğini öğrendiğini, müvekkilin evden çıkıp bir daha dönmeyen eşini yasal prosedüre uygun olarak terk olayının üzerinden bir yıl geçtikten sonra Çarşamba 2....

Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir' ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı, diğer yandan İİY'nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların...

    Sadece eşi evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla kendisini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen değil, eşi tarafından terke zorlanan veya ortak konuta dönmesi engellenen eş de terk edilen eş kavramına girmektedir. O halde terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. (HGK.4.11.2009, E.2009/2-402K.2009/484) Somut olay değerlendirildiğinde, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı-davalı erkek, eşine hakaret ve küfür edip, şiddet uygulayıp, eşini ve ortak çocukları evden kovmuştur. Yukarıda belirtilen Türk Medeni Kanununun 164. maddesi hükmü dikkate alındığında davacı-davalı erkek eşin gerçekte iddia ettiği gibi terk edilen değil, terk eden eş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı-davalı erkeğin terk hukuki nedenine dayalı dava açma hakkı bulunmadığından, davasının reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır....

      CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya mahkememizin görevli olmadığını, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE :Dava, davalı sigorta şirketinin sigortalısına karşı dava dışı üçüncü kişiye yaptığı ödemenin rücuen tahsili için başlattığı icra takibine yönelik davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı dava konusu kaza nedeniyle karşı taraf sürücüsüne ödediği hasar bedelinin sigortalısı olan davacının olay yerini terk ettiğinden rücu şartlarının oluştuğundan bahisle icra takibi başlatmış, davacı da bu icra takiplerine konu borçlar nedeniyle menfi tespit talep etmektedir....

        İCRA MAHKEMESİ Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık ...'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İCRA MAHKEMESİ Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İCRA MAHKEMESİ Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık ...'...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İCRA MAHKEMESİ Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık ...'...

                İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ...'...

                  vermemesinin gerekmesi nedeniyle, somut olayda Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğünün 11.06.2009 tarih ve 35071 sayılı yazısına göre sanığın yetkilisi olduğu ticaret şirketinin 31.08.2007 tarihi itibarıyla re'sen terk ettirildiğinin bildirilmiş olması, diğer taraftan kayıtlı adresinde zabıta marifetiyle yapılan araştırma sonunda düzenlenen 27.03.2009 tarihli tutanağa göre de borçlu şirketin faaliyetine rastlanmadığının ve tanıyan bilen olmadığının tespit edilmesi karşısında suçun oluştuğunun kabulünün gerekmesi nedeniyle, yetkilisi sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 28.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu