Red kararının kesinleşmesinden sonra 09.08.2008 tarihinde yine erkek tarafından terk ihtarı çekilmiş ve akabinde TMK 164 maddesine göre terk hukuki sebebi ile boşanma davası açılmıştır. Açılan bu ikinci davada ilk derece mahkemesi davanın kabulü ile tarafların boşanmasına karar vermiş ancak kadın tarafından temyiz edilen bu karar, ihtarın usulüne uygun olmaması nedeniyle reddi gerekirken kabulü hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, yukarıda belirtilen davalardan sonra tarafların bir araya gelmediği anlaşılmaktadır. O halde erkek tarafından çekilen ihtar ile ihtardan öncesinde meydana gelen olayların affedildiği, sonrasında da birlikte yaşam kurulamadığı, zaman zaman kadının erkeğin evine giderek temizlik ve diğer işlerini yaptığı, en son erkeğin kızının eve yerleşmesinden sonra kadının erkeğin evine gitmediği bu nedenle kadına kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır....
Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; işçinin işe iade davası açabilmesi için belirsiz süreli iş sözleşmesinin olması ve iş sözleşmesinin geçerli bir sebebe dayanmaksızın işveren tarafından feshedilmiş olmasının gerektiğini, davacının haklı bir nedene dayanmaksızın iş yerini terk ettiğini, davacı çalışan fesih ihtarı yapılmadan iş yerini terk ederek eylemli fesihte bulunduğunu, dosya içeriğine ve kayıtlara bakıldığında davacı tanıklarının davalı aleyhine dava açan kişiler olduğunun anlaşıldığını ve bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiştir. Gerekçe; HMK'nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileri sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından davalılar vekillerince istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Güvenlik firmasında çalışabileceğinin bildirildiğini, davacının bunu kabul etmediği gibi yukarıda bahsedildiği şekilde işyerini terk ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
da bulunan Kongre Şubesinde yönetmen olarak çalışan sanığın, 02.07.2007 tarihinde ... yerini terk ederek bir daha uğramadığı, ... 3. Noterliği aracılığıyla zimmetinde bulunan kasanın devrini yapmadan gitmesi nedeniyle ... aktinin fesh edileceği ihtarı yapıldığı ve sorumluluğundaki kasadan 12.481.310 TL'yi uhdesine geçirdiği iddia edilen olayda, sanığın şirketten ayrılırken hesapları devrettiğini, uhdesine para geçirmediğini, şirketten ayrıldığını yetkililere ilettiğini beyan etmesi ve bu beyanlarının tanıklar tarafından doğrulanması karşısında, somut ve kesin deliller bulunmadığından beraatine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 09/04/2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kocanın terke dayalı boşanma davasının reddinden sonra davalı kadını hiç aramadığını, davacı kocanın telefon numaralarını değiştirdiğini, davalı kadının defalarca davacı kocaya ulaşma çabalarına rağmen ulaşamadığını, dilekçe ekinde sunulan Yargıtay kararlarında da görüleceği gibi terk ihtarı çekmekle terk ihtarı çeken eşin, eşinin ihtar tarihinden önce olan kusurlu davranışlarını affetmiş sayılacağını, ancak zaten ihtar ve istek tarihinden öncesi ve sonrası kadına yüklenecek hiçbir kusurun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddini talep ettiklerini, mahkeme aksi kanaatte olup tarafların boşanmalarına karar verecek ise 100.000,00- TL maddi tazminat, 100.000,00- TL manevi tazminat ile aylık 500,00- TL tedbir ve yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesini talep etmiştir....
Hüküm, davacı-karşı davalı koca tarafından, yasada öngörülen (HUMK. md. 433/2) 10 günlük süre geçtikten sonra 30.12.2013 tarihinde “katılma yoluyla" temyiz edildiğinden, temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 1.6.1990 tarih ve 1989/3 esas, 1990/4 karar). 2-Türk Medeni Kanununun 164. maddesi uyarınca eşe terk ihtarı tebliğ ettirilmesi, eşin ihtar talep tarihinden önceki kusurlu davranışlarının affedilip, hoşgörüyle karşılandığına ve bu nedenle yeniden birlikte yaşama isteğine ilişkin bir irade açıklaması niteliğindedir. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar ise boşanma sebebi olamaz....
olarak davacı işçiye bildirildiğini, ancak kamera kayıtlarından da anlaşılacağı üzere fesih ihtarı yapılmadan önce davacının 14/09/2021 tarihinde işyerini terk ederek eylemli fesihte bulunduğunu, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı erkek davalı kadına gönderdiği terk ihtarı ile davalı eşinin eve dönmesini istediğini bildirdiğine göre, davacı erkeğin, eşinin ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affettiğinin, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekir. Mahkemece davalı kadına kusur olarak yüklenen vakıalar davacı erkeğin terk ihtarı gönderme tarihinden önceye ait olduğuna göre, ihtar tarihinden önceki bu olaylara dayanılarak davalı kadına kusur yüklenemez. Bu ihtar isteğinden sonra da yeni bir olayın varlığı iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır....
Yalçın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışmakta iken 25.05.2012 tarihinde işveren tarafından işten çıkarıldığını, ileride işi terk ettiği iddiası ile karşılaşmamak için işverene noter aracılığı ile ihtar çekerek işine devam etmek istediğini bildirdiğini, işverenin bu ihtara cevabında davacının iş sözleşmesinin feshedilmediğini belirterek işine başlamasını istediğini, bu ihtarı alan müvekkilinin çalışmak üzere işyerine gittiğinde kovulan yere niye geliyorsun diyerek işe başlatılmadığını iddia ederek haksız feshin gereçsizliğine davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının haklı bir sebep olmaksızın müşterek konutu terk ettiği, boşanma davası açıp sonradan feragat ettiği, müvek kilinin çabalarına rağmen eve dönmediği, taraflar arasındaki ayrılık süresinin 4 ayı geçmesinden sonra müvekkili tarafından eve dön ihtarı çekildiği, davalının ihtarı tebliğ alıp eve dönmesi için gönderilen masrafı da çektiği hâlde eve dönmediği ve nafaka davası açtığı sabit olduğu hâlde yerel mahkemece davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, terk hukukî sebebine dayalı (TMK m. 164) boşanma davasıdır....