Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.07.2011 gün ve 1056/647 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre davalılar terekeye göre üçüncü kişi durumunda bulunduklarına, TMK’nun 701 ve 702.maddeleri gereğince terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti olmadığına, davada bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçılar katılımıyla (birlikte) üçüncü kişilere karşı dava açabileceğine, diğer mirasçıların birlikte dava açma konusunda direnmeleri söz konusu olduğu taktirde davacının TMK’nun 640.maddesi gereğince terekeye temsilci atanmak suretiyle temsilci sıfatıyla dava açma olanağı bulunduğuna göre davacının yerinde...
Ne var ki; dava, üçüncü kişiye karşı açılan ve dava konusu taşınmazların terekeye döndürülmesi istemine ilişkindir. Dolayısı ile elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olan birisi aleyhine birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülemez. Bu halde, diğer mirasçıların davaya katılımının sağlanması, muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanması gerekir....
Dosya içeriğinden; eledki davada terekeye temsilci atandığı tereke temsilcisi ...'nın davanın reddine ilişkin gerekçeli kararın tebliğ edilmesine karşın, kararı temyiz etmediği, kararın davacılar vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifade ile davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şiretini temsil eden mümessile geçer. Tüm bu açıklamalar karşısında davayı takip yetkisi sona eren davacı mirasçılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, 24.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Terekenin Tesbiti-Tedbirlerin Alınması-Resmi Defter Tutulması-Terekeye Temsilci Atanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz; mahkemenin 06.06.2012 tarihli duruşmasında ara karar ile verilmiş olan tedbirlerin kaldırılması isteğinin reddine yönelik ara kararın (ek karar) temyizine ilişkindir. Dava terekenin tespiti, gerekli koruma önlemlerinin alınması, mirasın kabul veya reddine yönelik olarak defterinin tutulması (TMK.md.619) ve terekeye temsilci atanmasına yönelik olup mahkemenin 06.06.2012 tarihli ara kararı ile verilen tedbirlerin tarafların itirazı ile ya da mahkemece re'sen kaldırılması veya değiştirilmesi mümkün olan terekenin korunmasına yönelik geçici önlemlerden olup (TMK.md.589) temyizi kabil olmadığından mirasçı ...'...
TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oybirliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. 3.3. Değerlendirme 3.3.1....
Davacı istinaf talebinde özetle; gerekçedeki kesin süreye rağmen terekeye temsilci tayini için dava açmadığının kabulünün isabetsiz olduğunu, zira bu hususta istinaf dilekçesine ekli tensip zaptından da anlaşılacağı üzere gerekli davayı (Kulp Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/1 Tereke sayılı davayı) açtığını, mahkemenin yokluğunda hiçbir araştırma yapmadan davayı reddettiğini, mahkemenin uyaptan dava açılıp açılmadığını araştırabilecekken bunu yapmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
TMK'nun 640. maddesine göre "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır....
Uyuşmazlık konusu 36 parselde kain bir kısım bağımsız bölümler muris adına kayıtlı olup iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tâbi olması nedeniyle davacı mirasçı tek başına dava açamaz ise de davacı vekili son oturumda açılan davaya diğer mirasçıların muvafakatlerini almak mümkün olmadığından terekeye mümessil tayini talebinde bulunduklarını beyan ettiğinden terekeye temsilci atanmasına ilişkin (TMK.640/3 md.) açılan dava sonucu beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmayarak dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davacının eşi ...un 05/04/2012 tarihinde vefat ettiği ve davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu, davacının elbirliği ile mülkiyet hükümlerine tabi terekeye dahil olan taşınmazla ilgili tek başına dava açma hakkının olmadığı gibi diğer mirasçıların davaya katılması veya terekeye temsilci tayini suretiyle davaya devam edilmesinin de mümkün olmadığı, zilyetliğin Abdullah'ın ölümünden sonra yani 2012 yılı sonrası başladığı, davacının tek başına 20 yıllık zilyetlik süresini tamamlamadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, MK. 713 maddesine göre tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Yörede orman kadastrosu yapılmamıştır. Arazi kadastrosu 1984 yılında yapılarak kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz orman olarak tespit harici bırakılmıştır....
ve ... mirasçıları adına tespiti ve tescili gerekirken sadece ... mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, ... mirasçılarının 1/2 payının adlarına tescili talebinde bulunmuş olup, davacıya terekeye temsilci tayini için verilen süre içerisinde davacı, murisi ...'nın terekesine temsilci atanması talebiyle dava açtığı ve mahkemece 16.12.2014 tarihinde davacı ...'nın, muris ...'...