Hükmü, ... ve ... (kendisine asaleten, ...’e velayeten) temyiz etmiştir. Murise ait nüfus kaydı ve Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/75 Esas, 386 Karar sayılı karardan murisin mirasının en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. En yakın yasal mirasçıların tümü tarafından reddedilen miras, sulh mahkemesince herhangi bir başvuru olmasa bile kendiliğinden iflas hükümlerine göre tasfiye olunur. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. (TMK m. 612 ) Tasfiye yapılmadan mirasçılara intikal yapılamaz. Tasfiye yapacak mahkeme mirası reddin tespitini yapan ve Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesidir. O halde terekenin Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince tasfiye edilmesi için dosyanın bu mahkemeye gönderilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Murise ait nüfus kaydı ve ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/544-514 E- K. Sayılı karardan murisin mirasının en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. En yakın yasal mirasçıların tümü tarafından reddedilen miras, sulh mahkemesince herhangi bir başvuru olmasa bile kendiliğinden iflas hükümlerine göre tasfiye olunur. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. (TMK m. 612 ) Tasfiye yapılmadan mirasçılara intikal yapılamaz. Tasfiye yapacak mahkeme mirası reddin tespitini yapan ...3. Sulh Hukuk Mahkemesidir. O halde terekenin Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince tasfiye edilmesi için dosyanın bu mahkemeye gönderilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur. (Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/7818 Esas, 2017/9582 Karar sayılı ilamı) Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.(Bknz. Yargıtay 14....
Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde "iflas idaresi" yerine "tasfiye memuru" ve "Ticaret Mahkemesi" yerine "Sulh Hukuk Mahkemesi" geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, s. 1202, Ankara, 2013) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 20.01.2010 tarih ve 2009/12211 E., 2010/317 K.; 26.04.2010 tarih ve 4454 E, 5006 K., 01.03.2011 tarih ve 1983 E. ve 2654 K. sayılı ilamlarında bu tür uyuşmazlıklarda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu belirtilerek aidiyet kararları verilmiş, aynı Dairenin 05.05.2010 tarih ve 3166 E., 5490 K. sayılı ilamı ile yine Yargıtay 2....
Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde "iflas idaresi" yerine "tasfiye memuru" ve "Ticaret Mahkemesi" yerine "Sulh Hukuk Mahkemesi" geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, s. 1202, Ankara, 2013) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 20.01.2010 tarih ve 2009/12211 E., 2010/317 K.; 26.04.2010 tarih ve 4454 E, 5006 K., 01.03.2011 tarih ve 1983 E. ve 2654 K. sayılı ilamlarında bu tür uyuşmazlıklarda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu belirtilerek aidiyet kararları verilmiş, aynı Dairenin 05.05.2010 tarih ve 3166 E., 5490 K. sayılı ilamı ile yine Yargıtay 2....
Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde "iflas idaresi" yerine "tasfiye memuru" ve "Ticaret Mahkemesi" yerine "Sulh Hukuk Mahkemesi" geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, s. 1202, Ankara, 2013) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 20.01.2010 tarih ve 2009/12211 E., 2010/317 K.; 26.04.2010 tarih ve 4454 E, 5006 K., 01.03.2011 tarih ve 1983 E. ve 2654 K. sayılı ilamlarında bu tür uyuşmazlıklarda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu belirtilerek aidiyet kararları verilmiş, aynı Dairenin 05.05.2010 tarih ve 3166 E., 5490 K. sayılı ilamı ile yine Yargıtay 2....
Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde "iflas idaresi" yerine "tasfiye memuru" ve "Ticaret Mahkemesi" yerine "Sulh Hukuk Mahkemesi" geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, s. 1202, Ankara, 2013) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 20.01.2010 tarih ve 2009/12211 E., 2010/317 K.; 26.04.2010 tarih ve 4454 E, 5006 K., 01.03.2011 tarih ve 1983 E. ve 2654 K. sayılı ilamlarında bu tür uyuşmazlıklarda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu belirtilerek aidiyet kararları verilmiş, aynı Dairenin 05.05.2010 tarih ve 3166 E., 5490 K. sayılı ilamı ile yine Yargıtay 2....
Maddesinde öngörülerek mirasın hükmi reddine ilişkin terekenin borca batıklığına ilişkin karinenin davalı tarafından ispat edildiği , karinenin aksinin davacı kurum tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla, davalının talebi haklı ve yerinde görüldüğünden davanın reddi ile terekenin borca batık olması nedeniyle mirasçı davalıların, murisinin mirasını reddettiğinin kabulü ile davalılar hakkında davacı kurumca açılan davanın reddine karar verilmesi cihetine gidilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Terekenin borca batık olduğu yargılama aşamasında araştırma sonucu ortaya konulduğu, bu bakımdan davalı kurumun ödeme emri düzenlemesinde bir kusurunun bulunmadığı, böylelikle dava açılmasına sebep olmadığı nazara alınarak kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemiştir." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Yasa hükmünden açıkça anlaşıldığı gibi, mirasın hükmen reddi, herhangi bir süreye bağlanmadığını, mirasın hükmen reddinin koşulu, murisin ölümü tarihindeki borçlarının, alacakları ve tüm hakları da dâhil olmak üzere malvarlığından fazla olması olduğunu, miras bırakanın ölümü tarihinde tereke kapsamındaki pasiflerin aktiflerden fazla olması durumunda ödemeden aczinden (borca batıklık durumundan) söz edileceğini, terekenin borca batıklığı, murisin ölümü tarihinde söz konusu olması gerektiğini, söz konusu borca batıklığın resmen tespit edilmiş veya tespit edilebilir olmasının gerektiğini, terekenin borca batık olduğunun resmen tespiti, ödemeden aciz vesikası veya iflas kararı alınarak sağlanabileceğini, ölen kişinin malvarlığının borçlarını karşılayamayacak halde olduğu, mirasçıları ve yakınları tarafından biliniyorsa da mirasın hükmen reddini talep etmeleri mümkün olduğunu belirterek müteveffa borçlu T9 ölüm tarihi itibariyle taşınır, taşınmaz, nakit ve/veya herhangi bir mal varlığı olmadığını...
Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Ancak, feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. (HMK m.307, 309) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. (HMK m.310) Somut olayda, feragatin ilk derece mahkemesi tarafından hükmün verilmesinden sonra ve taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmadan önce yapılmış olduğu anlaşılmaktadır....