Mirasbırakan Uğur Kumkaya'nın terekesinin TMK'nun 612/1. maddesi uyarınca iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi, tasfiye sonunda arta kalan değer varsa bunun mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilmesi (TMK.m.612/2) gereklidir. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin ne şekilde yapılacağı İcra ve İflas Kanun'un 180 m. vd. gösterilmiştir. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesi'nce iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK. 612/1. madde). Bu durumda; alacaklının, mirasın gerçek reddini tespit ve tescil eden Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurmak suretiyle, Mahkemeyi harekete geçirerek iflas hükümlerine göre (İİK.180, 208 vd. madde) tasfiye işlemlerine geçilmesini sağlaması varsa, alacağını iflas masasına kaydettirmek üzere başvurması, gerektiğinde bu konuda iflas memurluğunu hasım göstermek suretiyle dava açması mümkündür....
Terekenin iflas hukümlerine göre tasfiye edilmesinde doğrudan doğruya iflas hükümleri uygulanır. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiye edilebilmesi için öncelikle bu yönde bir tasfiye kararı verilmesi gerekir. Kararın verilmesinden sonra tasfiyeye fiilen başlanılır. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi prensip olarak çekişmesiz bir yargı işlemidir. Zira bu işlemin karşısında duracak ve onlara itiraz edecek kimse yoktur. Dolayısıyla mahkeme bu işlemler için resen araştırma ilkesini uygulamak zorundadır. Ancak alacaklıların tasfiye organlarının işlemlerine itiraz etmesi halinde çekişmesiz olarak başlayan tasfiye işlemi çekişmeli hale gelir. Dosya kapsamından, müteveffanın mirasçıları tarafından mirasının dava tarihlerine göre sırasıyla İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde 15/11/2018 tarihinde açılan 03/09/2019 tarih, 2019/455 Esas, 2019/801 Karar sayılı ilamı, yine İstanbul 4....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının muristen alacaklı olduğunu, terekenin tasfiyesi dosyasından yapılan satışın İİK 129. maddeye aykırı olduğunu, iflasta rehinli malların satışının İİK 185 ve 166. madde hükümlerine göre yapılması gerektiğini, taşınmazın hak ettiğinden daha düşük bedele satıldığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 134. maddesi gereğince ihalenin feshi istemine ilişkindir. Somut olayda, İİK'nın 134/2. maddesinde satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin, ihalenin feshini talep edebilecek kişiler olarak sayıldığı, ancak davacının satışa dayanak Manisa 2....
Bilindiği üzere ölenin en yakın mirasçıları tarafından reddedilen miras, Sulh Hakimi tarafından iflas hükümlerine göre resmi tasfiye yoluna gidilir (20.09.1959 t. 4/10 sayılı YİBK). TMK'nun 612. maddesinde, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği öngörülmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, mirasbırakanın ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Resmi tasfiyeyi yapacak olan mahkeme mirasın gerçek reddine karar veren mahkemedir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/808 Esas, 2012/887 Karar sayılı dosyasında TMK'nın 612. maddesi gereğince tasfiyenin yapılması gerektiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi iflas hükümlerine göre re'sen tasfiye etmesi gerekir. Ayrıca, aynı yerdeki aynı derecedeki birden fazla sulh hukuk mahkemesi aynı mahkemenin farklı daireleri niteliğinde olduğundan mahkemece yukarıda açıklanan TMK'nın 612. maddesi gereğince ve işbölümü nedeniyle dosyadan el çekip dosyanın görevli ... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 20009/1277 Esas, 20091790 Karar sayılı kesinleşmiş kararına göre murisin ...'ün mirasçıları ...'ün mirası reddettikleri anlaşılmıştır. Murisin 05.08.2009 tarihinde vefat ettiği, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından mirasının reddedildiği anlaşılmakla miras kanun gereği kendiliğinden tasfiyeye tabi hale geldiği (TMK. m. 612) için murisin alacaklısının terekeye temsilci atanmasını, dolayısıyla mirasın tasfiyesini istemesi teknik olarak bir dava olmayıp hakimin harekete geçmesini sağlayan ihbar niteliğindedir ve böyle bir talep süreye de tabi değildir. O halde terekenin iflas hükümlerine (İİK m. 180) göre tasfiyesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırına iadesine, 10.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Buna göre davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunan üçüncü kişi ve bunlar tarafından devir halinde diğer üçüncü kişilerin yasal hasım olmaları gereği açıktır. Taraf ehliyeti dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve resen incelenmesi gereken hususlardandır. Somut olayda, davalı borçlu ... ’in eldeki dava açıldıktan ve karar verildikten sonra 06/10/2017 tarihinde vefat ettiği, mirasçıların İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/742 Esas 2017/750 sayılı mahkeme kararı ile murisin mirasını reddettiği anlaşılmaktadır. M.K.'nun 605 ve devamı maddeleri uyarınca zorunlu hasım olan borçlunun en yakın mirasçıları mirası reddettiğinden terekenin iflas hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; terekenin resmi tasfiyesi sırasında düzenlenen sıra cetveline itiraza ilişkin olup, İcra ve İflas Kanunu'nun 140, 151 ve 235. maddelerine göre düzenlenmiş bir sıra cetvelinin bulunmamasına ve düzenlemenin miras hukuku kapsamında olmasına göre, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 8. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 24.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.08.2008 tarihli 2008/209 Esas, 2008/267 Karar sayılı kesinleşmiş kararına göre murisin annesi ... ile babası ...'nün süresinde mirası reddettikleri anlaşılmıştır. Murisin 23.03.2008 tarihinde vefat ettiği, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından mirasının reddedildiği anlaşılmakla miras kanun gereği kendiliğinden tasfiyeye tabi hale geldiği (TMK m. 612) için murisin alacaklısının terekeye temsilci atanmasını, dolayısıyla mirasın tasfiyeyini istemesi teknik olarak bir dava olmayıp hakimin harekete geçmesini sağlayan ihbar niteliğindedir ve böyle bir talep süreye de tabi değildir. O halde terekenin iflas hükümlerine (İİK m. 180) göre tasfiyesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması geremiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırına iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir (TMK m. 612). Mirasın en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedilmesi halinde resmi tasfiyesine karar verecek olan mahkeme mirasın reddinin tespitine karar veren mahkemedir. Müteveffaya ait terekenin hak sahiplerine teslimi talebi üzerine tereke hakiminin yapması gereken iş, murisin mirasçılarını davet ederek mirasçılarına yahut mirasçıları adına bir veya birkaç mirasçıya tesliminden ibarettir. Mahkemenin, terekenin iflas yoluyla tasfiyesine karar vermek görevi bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mirasçı ...'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....