Şöyle ki, müşterek muris ... mirasçılarından ... ve ...’ın terekeden gelen miras paylarını Murat’a sattıkları ve bozma sonrası yapılan yargılama sırasında mirasçılardan ...’in müşterek muris ...’den gelen miras paylarını davalı ...’e devrettiğini beyan ettiği anlaşıldığından, ... Karayıldız, ... ve ...’in müşterek muris ...’den gelen miras paylarının çekişmeli taşınmazın tespit maliki olan davalı ... üzerinde bırakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 3- Çekişmeli 122 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı ..., çekişmeli taşınmazın müşterek muris ...’den kaldığı ve taksim edilmediği iddiasına dayanarak, tapu iptali ve miras payı oranında adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kök muris ...’in kardeşi ... ...’den kaldığı, tarafların müşterek murisi ...'...
Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır (H.Hatemi, Miras Hukuku, İstanbul, 2004, s.23). Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır (TMK.md.570). Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi için, kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesi gerekir. Bunun için tereke ile ilgili bütün kayıt ve belgeler dosyaya getirtilmelidir. Murisin temlik dışı taşınmazların tapu kayıtları ve diğer belgeleri mahkemece re'sen tespit edilir (Yargıtay 2.HD.23.06.2005, 8487-9834) Mirasbırakanın saklı payı zedeleyip zedelemediği "net tereke" üzerinden hesaplanır. Net tereke ise, terekenin aktifinden terekenin pasifin indirilmesi ile bulunur. Terekenin aktifi; mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile denkleştirmeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır....
Binada kat mülkiyetinin kurulamayacağının anlaşılması halinde ise; davacı vekilinin 01.12.2014 havale tarihli dilekçesindeki ikinci kademe talebi olan taşınmazın tümü üzerinde davacıya miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması değerlendirilmeli, 322 ada 13 parsel numaralı taşınmazın üzerindeki binayla birlikte değerinin hesaplanması için bilirkişilerden ek rapor alınmalı, ek raporun yeterli görülmemesi halinde taşınmazda yeniden keşif yapılarak konusunda uzman bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınmalı, davacının miras payına düşen miktar düşülerek davalıların miras payına düşen bedel hesaplanmalı, davacı tarafa bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmeli, bedelin depo edilmesi halinde 322 ada 13 parsel numaralı taşınmaz üzerinde miras hakkına mahsuben davacıya mülkiyet hakkı tanınmalıdır....
ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, diğer mirasçı ya da mirasçıların, miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiği duraksamasız belirlenmeli, bu konularda da yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin anlatımları ile tutanak bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişilerinin tümü .../.....
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için tarafların ortak miras bırakanı ... ....’ın ölüm gününde terekesine dahil olan tüm taşınır ve taşınmaz mallar belirlenip, taşınmazların kadastro tutanaklarının örnekleri dosya içine getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra taşınmazların bulunduğu yerde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıklarının ve tespit bilirkişilerinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazların kimden kime geçtiği, kimin tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, tarafların ortak miras bırakanından kalan taşınmazların tüm mirasçıların ya da yasal temsilcilerinin katılımı ile paylaşmaya tabi tutulup tutulmadığı, her bir mirasçıya miras payına karşılık taşınır ya da taşınmaz mal verilip verilmediği, ya da mirasçıların miras haklarından diğerleri lehine vazgeçmiş olup olmadıkları...
Davacının yasal miras payı 1/4 oranındadır. Evliliğin ölümle sona ermesi durumunda katılma alacağı borcu bir tereke borcudur. Külli halefiyet ilkesi gereği, mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, Kanun gereğince kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar (TMK.m.599). Tereke borcundan sorumluluk; dış ilişkide (üçüncü kişilere karşı) müteselsil, iç ilişkide (mirasçılar arasında) miras payı oranındadır. Dava mirasçılar arasında açılmış ve bu nedenle iç ilişkileri söz konusudur. Davacının hem terekeden alacaklı, hem de mirasçı olarak sorumluluğu sebebiyle borçlu sıfatı mevcuttur. Mirasçılar arasında görülen alacak davasında, terekeden olan alacağın bir bölümü için davacıda alacaklı ve borçlu sıfatı birleşmiştir. Davacı eş/mirasçının katılma alacağı dışında bir tereke borcunun varlığı taraflarca ileri sürülmediğine göre, terekenin paylaşılmasına gerek duyulmamalıdır....
Dava, miras bırakanın ölüm tarihindeki tekeresinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen (kendiliğinden) reddedilmiş sayılmasına (MK. md. 605/2) ilişkin olup, öncelikle davanın terekeden alacaklı olanlara karşı açılması ve 23/12/1942 gün 24/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre, görevli mahkemenin tereke alacaklılarının alacak miktarına göre belirlenmesi gerekir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, miras bırakanın trafik kazasından kaynaklanan borcunun 99,250 TL olduğu anlaşılmaktadır. Görev ve yetkinin söz konusu olduğu hallerde öncelikle görev dikkate alınmalı, yetki konusuna görevli mahkeme karar vermelidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde tutulması gereken düzenlemelerdendir. O halde; mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, görev hususu gözardı edilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır....
Mahkemece, miras bırakanın tüm taşınır ve taşınmaz mallarının ilgili yerlerden sorularak ölüm günü itibariyle terekesinin belirlenerek tespit olunması, tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere idaresini gerektirir konu belirlendiği takdirde korumaya yönelik önlemlerin alınması, idaresini gerektirir bir husus olmadığının belirlenmesi halinde de terekenin tespitinin yapılması suretiyle terekeden el çekilmesi kararı verilmelidir....
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının miras payına isabet eden 26.400 TL bedelin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 589/1 maddesi gereğince, "miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan tüm önlemleri alır."Somut olayda, davacı terekenin tespiti ile tereke malı olarak tespit edilecek büyükbaş hayvanlar ile müstakbel kredi borçlarının mirasçılar arasında paylaştırılması isteğiyle eldeki davayı açmış; 04.11.2014 tarihli celsede davacı vekili, davacının miras payının bedelinin tahsilini talep ettiğini beyan etmiştir.Mahkemece de "tereke mevcudu büyükbaş hayvanların değerinden 1/2'sinin davacının hissesine düştüğü" gerekçesiyle "davanın kabulü ile 26.400,00 TL'nin davalılardan müteselsilen yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiştir....
Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Delice Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, miras payına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; dava konusu taşınmazın değerinin davacının miras payına düşen değer 1.677,00 TL olduğu, bu durumda HMUK’nun 8. maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise; yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın değerinin 16.772,00 TL olduğu,dava tarihi itibarı ile mahkemenin görev sınırını aştığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....