Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı ...’nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 261 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 23711,90 metrekare yüzölçümündeki kesimine ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 04.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi...
Davalılardan ...’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle davalı ...’ın 1/2 payına ilişkin hüküm bölümünün açıklanan nedenlerle ve HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 88,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 03.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının yasal miras payı 1/4 oranındadır. Evliliğin ölümle sona ermesi durumunda katılma alacağı borcu bir tereke borcudur. Külli halefiyet ilkesi gereği, mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, Kanun gereğince kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar (TMK.m.599). Tereke borcundan sorumluluk; dış ilişkide (üçüncü kişilere karşı) müteselsil, iç ilişkide (mirasçılar arasında) miras payı oranındadır. Dava mirasçılar arasında açılmış ve bu nedenle iç ilişkileri söz konusudur. Davacının hem terekeden alacaklı, hem de mirasçı olarak sorumluluğu sebebiyle borçlu sıfatı mevcuttur. Mirasçılar arasında görülen alacak davasında, terekeden olan alacağın bir bölümü için davacıda alacaklı ve borçlu sıfatı birleşmiştir. Davacı eş/mirasçının katılma alacağı dışında bir tereke borcunun varlığı taraflarca ileri sürülmediğine göre, terekenin paylaşılmasına gerek duyulmamalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : İPTAL TESCİL TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacılar ve müdahil davacı, miras bırakanları ...'nun, 1973 tarih, 13 ve 1974 tarih, 77 sıra nolu tapu kaydı ile maliki bulunduğu taşınmazlarını, kadastro öncesinde satış yoluyla oğlu olan davalılara temlik ettiğini, 1998 tarihli kadastro çalışmaları sırasında da 2524, 2525, 2526, 2527, 2528 ve 2529 sayılı parsellere revizyon görerek davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, miras bırakanları tarafından yapılan temlikin terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapuların iptali ile adlarına tesciline olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında 2527 parselin imar uygulaması sonucunda ifrazından oluşan 48 adet parselin çoğunun üçüncü kişilere temlik edilmesi karşısında anılan taşınmaz bakımından tapu iptal ve tescil isteklerini tazminata dönüştürmüşlerdir....
Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra, terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında, yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri, olaylara dayanmayan soyut nitelikte, gerekçesiz sözlerden ibarettir....
paylaşma yapılıp, yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazların hangi mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet ettiği yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınması, diğer mirasçı ya da mirasçıların, miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiğinin duraksamasız belirlenmesi, bu konularda yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınması, uyuşmazlığın niteliğine göre, deliller değerlendirilirken paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümde ve eşit verimlilikte taşınmazın ya da ekonomik yönden aynı parasal değerde menkul malın, isabet etmesinin paylaşmanın koşulu olmadığının, göz önünde tutulması, paylaşma yapıldığının saptandığı takdirde tarafların dava dışı kardeşleri ...'...
Temyiz Nedenleri Özetle Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesinin karara esas olarak gösterdiği gerekçelerin hukuka aykırı olduğunu, alacak istemli tenkis davasının temerrüt tarihi ile munzam zarar dava açma tarihinin birbiri içine sokularak açık bir hukuki hata yapılmış olduğunu, davacının dava açma hakkı yok ise dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğinden maktu vekalet ücreti yerine, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, munzam zararın doğduğu tenkis davasının alacak istemli olduğunu, Mahkemece incelenmesi gereken hususun, kararda belirtildiği üzere tenkise tabii taşınmazlardaki değer artışı olmayıp, alacak bedelinde oluşan munzam zararın varlığı olması nedeniyle irdelenmesi gereken konunun davacının tenkis davası ile hükmedilen 3.077-TL (Yeni Para) alacak miktarının karar tarihi olan 25.06.2013 tarihinde yasal faizi ile birlikte hesaplandığında güncel ve gerçek değerinin korunup korunmadığı olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava ve temyize konu 125 ada 1 parsel sayılı 882,82 m² ² yüzölçümündeki taşınmaz miras yolu ile gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak 1/2'şer pay ile M....... Ş...... ve S… ……. Ş...... adına tespit edilmiştir. Davacı M.... Ş… ……, miras yolu ile gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava ve temyize konu taşınmazın bir bölümünün miras bırakanı M....... Ş...... mirasçıları adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava ve temyize konu taşınmazın uzman bilirkişi S… ….. Ç.... tarafından düzenlenen 8.6.2009 havale tarihli rapor ve haritasında (A) harfi ile işaretli 604,60 m² ² yüzölçümündeki bölümün davacı M.....Ş......'ün miras bırakanı M....... Ş...... mirasçıları adına miras payları oranında, geriye kalan bölümün ise tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, S… …… Ş...... mirasçıları davalı N........
İLGİLİ MEVZUAT: 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6. maddesinde vergi mahkemelerinin a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları, c) Diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği ifade edilmiştir....
Kural olarak, mirasçılar arasında yöntemine uygun bir taksimin varlığından söz edilebilmesi, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Davanın saptanan niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular dikkate alındığında, bu konuda yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir....