Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/04/2016 tarih ve 2016/8-2016/328 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tasfiye memuru tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı tasfiye memuru dava dilekçesinde; iki ortaklı ...Şirketi'nin % 90 hisse nispetinde ortağı ve şirketin yetkili müdürü olan ...'...

    Çünkü mirasçının dışa yansımamış olan tasavvur ve düşüncesi (yani amacı) esas alınamaz. Bu sebeple, bir kimsenin dışa yansımış iradesi ya da davranışına bunun muhatabının dürüstlük kuralına göre kendisince bilinen ve bilinmesi gereken bütün mal ve şartları göz önünde bulundurarak vereceği anlama göre kabul sonucunu doğuracak tereke işlerine karışma olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu tespitin sonucunda üçüncü kişi yönünden davranış, mirasın kesin olarak iktisap edildiği şeklinde değerlendirilebiliyorsa tereke işlerine gereğinden fazla karışma olarak kabul edilmeli ve mirasçının ret hakkı düşmelidir. Öyle olunca da bir davranışın tereke işlerine kabul sonucunu doğuracak bir karışma sayılıp sayılmayacağı her olayda hakim tarafından değerlendirilecektir. İsviçre Federal Mahkemesi'ne göre tereke işlerine karışmanın ölçüsü objektiftir....

      Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. (TMK md. 605) Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen; Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Mirasçının kendisine yönelik haciz baskısı altında murise ait bir borcu ödemiş olması 4721 sayılı TMK'nın 610/2. maddesinde belirtilen tereke işlemlerine karışma olarak kabul edilemez. Somut olaya gelince; ...4....

        Gerçi mahkeme müvekkiller açısından verilen Hükmen Red kararı kesinleştiği için onlar aleyhine açılan İtirazın iptali davasının konusuz kaldığı ve onlar aleyhine itirazın iptaline karar verilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin red gerekçesi de ayrıca 0 olan tereke aktifi için tasfiye yapılmasına gerek olmadığı yönünden de davanın reddi doğru bir karar olup istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz. Yerel mahkeme kararının gerekçesi ve gerekçeye konu olmayan ve bozma nedeni olarak gösterilen tasfiye edilsin talebinin tasfiyeye konu tereke aktifinin – 0- sıfır olması nedeniyle pratik bir yararı olmadığı anlaşılması nedeniyle istinaf nedeni yapılması yanlış olup talebin reddine..." ifadelerini içeren gerekçelerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Öte yandan, mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....

        Aile Mahkemesi'nden verilen 02.06.2014 gün ve 431/456 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR En yakın mirasçılarının tamamı tarafından reddedilen mirasın Sulh Mahkemesi'nce iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğine (TMK m. 612/1), Bu amaçla ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/14 sayılı tereke dosyası mevcut olup, bu dosya kapsamında iflas hükümlerine göre tasfiyeye başlanıp iflas memuru atanması gerekmesine; tasfiye memuru atandığı takdirde tasfiye memuruna husumet yöneltilerek dava açılmasının mümkün bulunmasına, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre; yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....

          Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/207 Esas, 2015/478 Karar sayılı ilamıyla da bir kısım mirasçılar Didem Yıldız ve T3'in talebi üzerine mirasın gerçek reddine karar verildiği, murisin son yerleşim yerinin Kadıköy olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca yerel mahkemece yazılı gerekçeyle görevsizlik (gönderme) kararı verilmesi doğru olmamıştır. Bilindiği üzere ölenin en yakın mirasçıları tarafından reddedilen miras, Sulh Hakimi tarafından iflas hükümlerine göre resmi tasfiye yoluna gidilir (20.09.1959 t. 4/10 sayılı YİBK). TMK'nun 612. maddesinde, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği öngörülmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, mirasbırakanın ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır....

          Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 nci maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. 3.3. Terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü vb. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. 3.4....

            Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Öte yandan, mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....

            Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu; söz konusu satış tereke dosyasında, tereke hakimliğince alınan karar ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlere şikayet niteliğinde olup, bu talebin tereke hakimliğince değerlendirilmesi gerektiği, zira tereke hakimliği TMK.nun 593. madde gereğince terekeyi resmen yönetmekte, yönetim görevi kapsamında TMK.nun 593/3. madde gereğince araç satış ve paylaştırma işlemleri yaptığı, TMK ve ilgili tüzük hükümleri incelendiğinde mirasın paylaştırılması ve vesayet hükümlerinde taşınır malın satış işlemi aşamasında mahkemeye verilmiş bir görev bulunmadığı, davacıların talebi terekeyi resmen yöneten Bakırköy 12. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği, dava ve talep konusunda Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olmakla dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, talep halinde görevli mahkeme olan Bakırköy 12. Sulh Hukuk Mahkemesine tevziine karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu