Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çocuğun velayeti boşanma kararı ile eşlerden birine verilip, bu eşinde ölümüyle, velayet kendiliğinden sağ kalan diğer eşe geçmez. Böyle bir durumda; hakim kararıyla velayetin diğer eşe verilmesi veya velayetin sağ kalan eşe verilmesi uygun bulunmadığı taktirde; çocuğa vasi atanıncaya kadar velayet askıda kalır (TMK. md. 335/2, 337/2). Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK m.33). Buna göre ; davacı dedenin dava dilekçesindeki anlatımı ile boşanma davası sonucu velayet kendisine verilen kızı Döne'nin davalı baba tarafından öldürüldüğünden bahisle 2007 doğumlu küçük İremsu'nun velayetinin davalı babasından alınarak davacının vesayeti altına alınmasına ilişkin dava açılmış ve mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının isteği velâyetin düzenlenmesi, velâyet kendisinde bulunmayan sağ eşe velâyet verilmediği takdirde kendisinin vasi olarak atanmasını istemekten ibarettir....

Kanunu Medenisinin 453 maddesinin 2.bendi gereğince saklı pay sağ eş için normal saklı payın 2/3'ü, evlatlık için normal saklı payın 2/3'ü oranındadır. Başka bir ifade ile davalının kamu yararına çalışan dernek olması nedeniyle azaltılmış saklı pay oranları geçerlidir. Bu husus gözetilmeden 4721 sayılı Yasanın 506. maddesinde yer alan saklı pay oranlarına göre hesaplama ve müteveffanın cenaze ve müteveffa ile birlikte yaşayanların 1 aylık iaşe giderlerinin de tereke mevcudundan düşülüp tasarruf nisabının kalan miktar üzerinden hesaplanması gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir" gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

    Zile Asliye Hukuk Mahkemesi'nce ;davacı tarafından her ne kadar tapu iptali ve tescil (muris muvazaası nedeniyle) davası açılmış ise de; Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde yer alan tereke mallarından birinin mirasçılardan birine miras hakkına mahsuben özgülenmesi paylaştırma niteliğinde olup, özgüleme kararı, o mal üzerindeki mirasçıların “elbirliği” şeklindeki ortaklığının izalesi sonucunu hasıl eder. O nedenle, Türk Medeni Kanunu'nun 652. madddesine dayananan isteklerde görevli mahkeme, paylaşma isteklerindeki görev kurallarına göre belirlenmelidir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. (TMK. md. 642) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ait davalarda sulh hukuk mahkemesi görevlidir....

    in davaya dahil edilmediği anlaşıldığından öncelikle bu kişinin usulüne uygun şekilde davaya dahil edilmesinden sonra taraf teşkili tamamlanıp işin esasına girilip toplanacak deliller ve bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, 2- Mahkemece bozma ilamında da belirtildiği gibi öncelikle bağımsız bölümlerin fiili kullanım durumu da dikkate alınarak her bir paydaşa birer bağımsız bölüm özgülendikten sonra fiili paylaşımın veya başka türlü bir anlaşma olmadığının saptanması halinde mahkemece kura çekilmek suretiyle bağımsız bölümlerin paydaşlara özgülenmesi, her bir bağımsız bölümün değer farkından ve tapudaki pay durumundan kaynaklanan ivaz da belirtilmek suretiyle payların denkleştirilmesi, kalan bağımsız bölümlerin de aynı surette ana taşınmazdaki pay oranları ile istekleri dikkate alınmak suretiyle özgülenmesi gerekirken bir anlaşma da olmadığı halde mahkemece anayapının bir kısım bağımsız bölümlerinin paydaşlar arasında paylı olarak özgülenmesine karar verilmiş...

      Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris Altan Güloğlu mirasçıları müvekkil T1 ile Hayg Sevağ Vartanyan için tereke hesabından aylık düzenli olarak ödenen iaşe bedeli, tarafların ortak iradesi ile müşterek dilekçe ile sunulmuş olan 14.09.2015 tarihli dilekçe ile (dosyada mübrez) kurulan ara karar doğrultusunda olduğunu, kısaca tereke hesabından alt soy mirasçıya aylık iaşe bedeli ödenmesi hakkında yasal düzenleme olmadığını, aksine tereke hesabından müvekkil olan sağ kalan eş lehine düzenleme bulunduğunu, mahkemenin taraflarına tereke hesabından yapılan aylık ödemenin durdurulması halinde kendilerinin de artık karşı tarafa ödeme yapılmasına muvafakatleri bulunmamasına rağmen davalı tarafa ödeme yapılmaya devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Tereke Mahkemesinin görevinin, murisin öldüğü tarihteki mal varlığının tespitinden ibaret olduğunu Türk Medeni Kanunu, tereke paylaşılana kadar terekeden para isteme hakkı murisle birlikte yaşayan eşe ait olduğunu, murisin oğlu...

      Davalı taraf, muristen kalan dairelerden iki tanesinin kiraya verildiğini, binanın eskimesi nedeniyle kira geliriyle binanın tamir masraflarını karşıladığını izah ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, 3375 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı binanın ve içerisindeki eşyaların tereke olarak tespitine, terekenin yediemin sıfatıyla davalıya teslimine, muristen kalan dairelerin kira gelirlerinin banka hesabına yatırılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından dilekçesinde belirtilen sebeplerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre tereke tespitine ilişkin davalarda verilen kararlara karşı temyiz yolu kapalı olduğundan davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, taraflarca HUMK'un 388/4....

        Bu durumda; desteğin anne babasının sağ olup olmadığı araştırılarak gelirden pay ayrılmasında talepte bulunmayan ve sağ olan anne babanın da payları ayrılarak destek payları belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile sadece davacı eşe pay verilerek hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı .... kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nun 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacılar vekili tarafından davalı ... şirketine 24.07.2013 tarihli dilekçe ile başvurulduğu anlaşıldığından, davalı ......

          , sanığın eşe karşı öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ve tahrike ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri nedeni dışında bir isabetsizlik .../......

            Ölüm halinde tasfiye yapılırken kural olarak, ortaklık malların yarısı sağ eşe, kalan yarısı da sağ kalan eşin miras hakkı saklı kalmak üzere ölenin mirasçılarına geçer. (743 TKM m. 221, 222, TMK. m.276) ÖZELLİK TAŞIYAN SÖZLEŞMENİN 8 VE 6. MADDELERİNİN NİTELENDİRİLMESİ: Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında sözleşmenin 8. maddesi somut olayda uygulama alanı bulmakta ve tasfiyenin 743 sayılı TKM.nin 211 ve devamı maddeleri gereğince çözüme kavuşturulması esastır. Bu konuda bir duraksama söz konusu değildir. Kural olarak, sözleşmenin tüm hükümlerinin bir bütün olarak ve birlikte değerlendirilmesi gerekir. Sözleşmenin 6. maddesinde; eşlerden birinin diğerinden önce ölmesi halinde ortaklığa ait olan malların sağ kalan eşe ait olacağı kabul edilmiştir. O halde, sözleşmenin 6. maddesi neyi ifade eder. Ne şekilde yorumlamak gerekir hususu ayrı bir uyuşmazlık konusu oluşturmaktadır. İstanbul 18....

              Davalı vekili 04/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; borçluların murisinden kalan malları üzerine usule uygun olarak haciz işlendiğini, TMK'nun 610 ve 617. maddeleri uyarınca mirası reddeden, tereke malları gizleyen veya kendisine maleden mirasçının mirası reddedemeyeceğini, yine mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçının alacaklıları zarara sokmak amacıyla mirası reddedemeyeceğini, aracın borçlu Korkut ÇAÇAR uhdesindeyken yakalandığını, mirası reddeden mirasçının tereke üzerinde açıkça tasarrufta bulunmasının alacaklıya zarara sokma maksadıyla hareket edildiğinin kanıtı olduğunu, davacı tarafından sunulan mahkeme kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini ve aksinin ispat olunabileceğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu