Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Gerçek Reddi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mirasbırakanın altsoyu kendilerinden sonra gelen mirasçılar yararına ret beyanında bulunmadıklarına göre altsoyun tamamı mirası reddetmiş olup, bu halde, bunların payının yasa gereği sağ eşe geçeceğine (TMK md. 613) dolayısıyla mirasbırakanın kardeşi olan davacıya mirasın geçmemiş olmasına, kendisine miras geçmeyenin ise ret hakkının bulunmadığına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına...

    düzenleyen hükümleri gereği sağ kalan eşin miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa mirasının yarısını 1/2 sini alacağını II....

    Konu ile ilgili Yargıtay kararlarında " Yargılama sırasında ölen davacının mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti sözkonusu olup, davanın devamı hususunda mirasçılar arasında mutabakat ve muvafakat sağlanmadığı, bu nedenle terekeye temsilci atandığı, ancak bu atama işlemine bir kısım mirasçının itirazda bulunduğu, tereke temsilcisi atandığına göre dahili davacı mirasçıların davayı takip yetkisinin ortadan kalktığı, bu yetkinin tereke temsilcisine geçtiği gözetilerek, tereke temsilcisine tebligat yapılmak suretiyle tereke temsilcisi huzuruyla davanın görülmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca; tereke temsilcisine tebligat çıkarılıp taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmesi, yukarıda değinilen somut olgu ve ilkeler uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. " denilmektedir....

    Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'un mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK’nin 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır....

      Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılmalı, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayıma dayalı biçimde gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.Somut uyuşmazlıkta dosyaya eklenen nüfus kaydının incelenmesinde; ölen destek ...'ın annesi ... sağ olduğu, babası ...'ın ise 20/01/2018 günü vefat ettiği, eşi ...'ın sağ olduğu, adı geçen desteğin ölüm tarihi itibarıyla sağ olan kızı ...'ın 42, oğlu ...'ın 38, diğer oğlu ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Kozan Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 31.05.2010 gün, 2010/9800-10453 sayılı, 6.Hukuk Dairesinin 14.06.2010 gün, 2010/6625-7250 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, muristen kalan tarım arazisinin kullanımının davacılar adına özgülenmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 2.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 2.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 09.12.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi....

          Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır....

            a mülkiyet hakkı tanınmasını talep etmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 652 .maddesine göre eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını talep edebilir. Bu talebin ortaklık sona erinceye kadar ileri sürülmesi mümkün olduğundan, mahkemece davalı ...'ın bu talebi üzerinde durularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde satış kararı verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              'ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK'nun m. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eş de kısmen birleşmiştir. Taraflarca, mirasçılardan her hangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 s.lı TMK m. 511 vd, 578 vd, 605 vd.) iddia edilip kanıtlanmamıştır. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar....

                Dosya kapsamından,Yüksekova Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünce küçük ... hakkında çocuk mallarının korunmasının talep edildiği, ... 6.Aile Mahkemesinin 28.11.2012 tarih, 2012/752 esas ve 2012/372 karar sayılı ilamı ile, küçüğün velayetinin askıda kaldığı, çocuk mallarının korunması hususundaki işlemlerin, sağ kalan veya velayeti kendisine verilen eşe yönelik olarak yapılacağından bahisle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği anlaşılmış isede, nüfus kayıtlarının yapılan incelemesinde küçük ...'in babası ...'in 10.11.2012 tarihinde öldüğü, annesinin halen hayatta olduğu, Annesinin ölüm tarihi olarak kararda gösterilen tarihin evlenme tarihi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda çocuk malları hakkındaki hükümlerin, 4721 sayılı Medeni Kanunun ikinci kitap, ikinci kısımda düzenlendiği anlaşıldığından,Aile Mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlığın, ... 6. Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu