Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tespiti ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca " ölen davacı-karşı davalı eşe yasal mirasçı olamayacağının tespitine" karar verilmiş olması bozmayı gerektirir....

    Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelirin paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmalıdır. Somut olayda desteğin babasının destekten daha önce öldüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin babasına da bakiye ömrü hesaplanarak detsek tazminatından pay ayrılmış, bu hatalı değerlendirme karşısında desteğin ölüm tarihinde geride kalan davacı hak sahiplerine daha az miktarda pay ayrılmıştır. Buna göre mahkemece, yukarıda belirtilen pay esasına göre desteğin ölüm tarihinde sağ olarak geride kalan hak sahiplerine pay verilmek suretiyle desteğin gelirinin dağıtıldığı ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

      İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, kişisel olarak (4721 s.lı TMK 599/2 m) ve müteselsilen (TMK 641 m) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan muris Mehmet Ali Şahin'in mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK'nun 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eş de birleşmiştir....

        (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,50 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 495. maddesi hükmünde miras bırakanın birinci derecede mirasçılarının onun altsoyu olduğu, 496. maddesi hükmünde de altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçılarının ana ve babası olduğu, bunların eşit olarak mirasçı olacakları, miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoylarının alacağı, bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı taktirde bütün mirasın diğer taraftaki mirasçılara kalacağı, 499/3.maddesi hükmünde de sağ kalan eşin miras bırakanın büyük ana ve büyük baba ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçünü alacağı bunların da bulunmaması halinde mirasın tamamının eşe kalacağı açıklanmıştır.    ...

            Hüküm, aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine ilişkin olup, Sulh mahkemesince verilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/lll – 1 ve 2 maddeleri gereğince; aynı yasanın 8. maddesinde gösterilen davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin kararlara karşı, karar düzeltme yoluna gidilemez. Dava, 440/lll-2. maddede ayrık tutulan davalardan da değildir. Bu itibarla inceleme olanağı bulunmayan karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açılanan sebeple karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 23.12.2013 (Pzt.)...

              Uyuşmazlık ve hüküm mirasbırakanın ölümünden sonra mirasbırakanla eşinin müşterek banka hesabındaki paranın hesap sahiplerinden sağ eş tarafından çekilmiş olması sebebiyle, mirasçılar tarafından sağ eşe karşı açılan miras payı oranında alacağa ilişkin olup adi istihkak niteliğindedir. Davanın açıklanan niteliğine ve hükmün Sulh mahkemesince verilmiş olmasına göre inceleme görevi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine aittir. Ancak bu dairece de görevsizlik kararı verildiğinden görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay (Hukuk Daireleri) Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeple dosyanın Yargıtay (Hukuk) Başkanlar Kurulu Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 03.03.2010 (çrş.)...

                Dosya arasında mevcut nüfus aile kayıt tablosundan, istinaf kanun yoluna başvuran davalılardan T5’ın tapuda muris Çetin YILMAZ’ın sağ kalan eşi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı T5 195 ada 4 parsel sayılı “kargir ev ve avlu” vasfındaki taşınmaz üzerinde murisin sağlığında birlikte yaşadıkları ev olduğunu ve bu evin kendisine tahsis edilmesini, olmadığı takdirde taşınmaz üzerinde kendi lehine intifa hakkı ya da oturma hakkı tesis edilmesini talep ederek istinaf isteminde bulunmuştur. Sağ kalan eş mirasçı ise; miras paylaşımında, aralarındaki mal rejimi ister edinilmiş mallara katılma rejimi, ister mal ayrılığı, ister paylaşımlı mal ayrılığı, ister mal ortaklığı olsun, katılma olanağı bulunsun veya bulunmasın mal rejimindeki hakları dışında, mirasın paylaşımında aile konutu ve ev eşyalarının kendisine özgülenmesini isteyebilir....

                -YTL kalan onama harcın temyiz eden davalı ...'dan alınmasına 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/852 Esas sayılı dosyasında aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi için dava açtığını bu sebeple işbu davayı ikame ettiklerini bildirdiğinden bu dosya celp edilip, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin ... olmadığı, kabule göre de davalıların taşınmazın aile konutu olmadığı kiraya verildiği iddiası bulunduğundan mahallinde keşif yapılarak eğer taşınmazın bir bölümü aile konutu olarak kullanılıyor ise bu kısmın belirlenip, kroki üzerinde işaretlenmesi gerektiği, hakimin talepten fazlasına yada başka bir şeye karar veremeyeceği, davacının taşınmaza şerh konulması talebi bulunmadığı halde taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasının hatalı olduğu gerekçesi ile başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu