"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tenfiz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacı vekili; ... 21.12.2009 tarihinde verdiği 1247/09 sayılı kararı ile davalı şirketin müvekkiline KDV dahil 1.791.786,71 Euro bedelindeki faturaya konu borcunu ödemesine hükmettiğini, bu kararın MÖHUK 54. maddesindeki tenfiz şartlarını taşıdığını belirterek, yabancı mahkeme kararının tenfizine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Tarafların Türk vatandaşı oldukları, tenfiz isteğine ilişkin bu davanın 21.02.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarihten önce 12.12.2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, tenfiz kararının hangi şartlar dahilinde verileceğini 54. maddesinde dört bent halinde düzenlemiştir. Bu düzenlemede, yürürlükten kaldırılan 2675 sayılı yasanın 38. maddesinin (e) bendindeki "Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönde itiraz etmemiş olması" koşuluna yer verilmemiştir. 5718 sayılı yasanın 55/2. maddesine göre de, karşı taraf, ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını öne sürerek tenfize itiraz edebilir....
Davalı vekili, İngiltere Devleti ile aramızda mütekabiliyet esasının bulunmadığını, yabancı mahkeme kararının tenfiz şartlarının gerçekleşmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir....
TANIMA VE TENFİZ 2675 S. MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKIN... [ Madde 37 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafıhdan temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, nafakaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tenfizi istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ilamın tanınması cihetine gidilmiş, hüküm Dairemiz ilamı ile tenfiz şartları incelenerek sonucuna göre karar verilmek üzere bozulmuştur. Bozma ilamına uyulduğu halde gereği tam olarak yerine getirilmemiştir....
Asliye Mahkemesinin 02.12.2011 tarihli 15 0 503/10 sayılı kararı ile davalıların müvekkili bankaya 247.558,58 Euro borçlu olduğu ve 26.05.2010 tarihinden itibaren %5 faiz işlemesi gerektiğinin belirtildiğini, anılan kararın kesinleştiğini ve tenfiz şartlarının oluştuğunu ileri sürerek yabancı kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ... ve ... vekili; dava konusu yabancı mahkeme kararının tenfiz şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiştir....
Sivil Hukuk Dairesinin 3 O 472/11 numaralı dosyasından verilen 09.11.2012 tarihli kararı ile yargılama masraflarına dair masraf tespit kararının kesinleştiğini ve tenfiz koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, bu kararın ve masraf tespit kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmediğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Mahkemesinin ekli kararı 28.11.2006 tarihli boşanma kararı Türkiye'de tenfiz edilmediğinden davacının henüz mirasçılık belgesi alamadığını, bu nedenle murisin boşanma kararının tenfizi için yetki verildikten sonra nüfus kayıtları düzeltilerek davacının murisi eşi ...'nin mirasçısı olduğuna dair mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir. Mahkemece, veraset ilamını kişinin yasal mirasçılarının belirlenmesine yönelik olup, gerekli tenfiz işlemleri yapıldıktan sonra veraset ilamı için talepte bulunulabileceği, açılmış olan mirasçılık belgesi istemi davasında tenfiz için yetki verilemeyeceğinden bu aşamada davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir Dava mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin olup hasımsız olarak açılmıştır. Davacı ibraz ettiği nüfus kaydı ile ... ile 18.09.2010 tarihinde evlenmiş olduğunu belgelemiştir. Ancak mirasçılık belgesi alabilmesi için ......
hakem kararı, Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesi'ne (“New York Sözleşmesi /New York Konvansiyonu”) taraf olan İsviçre'de verilmiş olması sebebiyle hakem kararının tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığının belirlenmesi için, Türkiye'nin ve İsviçre'nin de taraf olduğu New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin tartışmasız olduğunu, yabancı hakem kararlarının Türkiye'de icra edilebilmesi için tenfiz edilmesi gerektiğini, hakem kararlarının tenfizini engelleyen hallerin ise New York Sözleşmesi'nin (V). maddesinde düzenlendiğini, sözleşmenin (V). maddesindeki tenfiz engellerinden bir kısmını tenfiz mahkemesinin re'sen dikkate almak zorunda olduğunu, diğer tenfiz engellerinin ise taraflarca iddia ve ispat edilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından re'sen dikkate alınacak tenfiz engellerinin, (a) Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması,...
HD'nin 17/01/2019 gün ve 2018/4166 E.-2019/174 K. sayılı kararında özetle, "...Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Şu durumda tenfiz hâkiminin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır..." şeklindeki yerleşik Yargıtay uygulamasına da işaret edilmiştir.(Bkz. benzer yönde Yargıtay 4. HD'nin 18/01/2021 gün ve 2020/854 E.-2021/15 K.; Yargıtay 13. HD'nin 19/12/2019 gün ve 2019/5612 E.-2019/12850 K.; 15/11/2018 gün ve 2016/29053 E.-2018/10724 K. vb.) Yargıtay 2....
Görüldüğü üzere sözleşme, iki grup tenfiz engeli düzenlemiştir. Birinci gruptakiler davalı tarafından savunma olarak ileri sürülüp ispat edilmesi gereken tenfiz engelleri, ikinci gruptakiler ise mahkemece resen gözetilecek tenfiz engelleridir. Esasen tanıma ve tenfiz davalarında taraflar, maddi vakıaların yeniden tartışılmasını isteyemez ve tenfiz davasında mahkemece yapılacak inceleme, tanıma ve tenfiz engellerinin mevcut olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkeme, hakem kararının maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığı denetleyemez. Aleyhine tanıma ve tenfiz talep edilen taraf, ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını (tenfiz engellerinin mevcut olduğunu) öne sürerek itiraz edebilir. Yani, uyuşmazlığın esasına ilişkin savunma sebeplerine dayanamaz ve bunlara ilişkin olarak delil gösteremez. Bu nedenlerle, davalı vekilinin hakem kararının esasına dair iddialarının dinlenmesi mümkün değildir....