Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında yabancı hakem kararının tenfizinin infazının kesinleşmeye bağlı olmadığına dair yapılan değerlendirmenin isabetli olduğunu, bu nedenle karar gerekçesinde belirtilen bu hususa ilişkin hiçbir istinaf taleplerinin bulunmadığını, gerekçenin devamında, tenfiz kararının “istinaf” edilmiş olmasının icrayı durduracağı yönündeki değerlendirme kanunun açık lafzına, usul ve yasaya aykırı olduğunu, icranın durması için tenfiz kararına karşı istinaf yoluna başvurulamasının yeterli olmadığını, kararın temyiz edilmesi gerektiğini, nitekim MÖHUK m 57/2 hükmünde tenfiz kararının istinaf edilmesinin icrayı durduracağı yönünde hiçbir hükmün yer almadığını, yerel mahkemenin aksi yönde bir değerlendirme yapmasının ve istinaf tarihi itibariyle icranın duracağı yönünde bir değerlendirme ile yargılama giderinin müvekkiline yüklenmesinin kabul edilebilir olmadığını, şikayet davasının ikame edildiği tarihte tenfiz kararına karşı temyiz değil...
Ancak tenfiz istemi ile açılan temyize konu davanın dava dilekçesinde, yabancı hakem kararının nihai karar bölümü G bendinde yeralan “Furtrans'ın ADIK tersanesindeki V-Sat antenini Augusta Due'ye teslim etmesine “İlişkin hükmün tenfizi de talep edilmiştir. Sözkonusu antenin temlik kapsamı dışında bulunduğu açıktır. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 61/2. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanun'un 56. maddesi gereğince yabancı hakem kararlarının tenfizi istemi ile açılan davada kısmen tenfiz kararı verilmesi de mümkün olduğundan, mahkemece “V-Sat Anteninin davalıya teslimi” ile ilgili tenfiz talebi yönünden, diğer tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/472 Esas sayılı dosyası ile tenfizine karar verildiğini ve tenfiz kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalının tenfiz davasındaki avukatının banka hesabına 30/11/2012 tarihinde toplam 122.062,67 EURO’nun TL karşılığınca ödemede bulunulduğunu, ancak davalının tenfiz kararına konu yabancı mahkeme ilamındaki tüm haklarını tahsil etmesine rağmen elinde kalan müvekkili şirkete ait hisse senetlerini iade etmeyerek sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca aslında yabancı mahkeme ve tenfiz kararı gereği müvekkilinin davalıya 99.557,31 EURO ödeme yapması gerekirken fazladan 22.505,36 EURO fazla ödemede bulunduğunu ileri sürerek davalıda bulunan 1860 adet hisse senetlerinin müvekkiline iadesine ve 22.505,36 EURO’nun banka yoluyla gönderildiği tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 50. maddesi, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş olan ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş ilamların Türkiye'de icra olunabilmesinin verilecek tenfiz kararına bağlı olduğunu, 58. maddesi de yabancı ilamın kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin, ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı bulunduğunu, ancak tanımada 54. maddenin (a.) bendindeki koşulun aranmayacağını hükme bağlamıştır. Yabancı ilam 01.07.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dosyadaki belgelerden, ilam kesinleşmeden davacının 403 Sayılı kanunun 20. maddesine göre Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, çıkma belgesini aldığı 03.03.2006 tarihinde Türk Vatandaşlığını kaybettiği anlaşılmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19/04/2011 tarihli kararı ile tenfizine karar verildiğini ve tenfiz kararının Yargıtay incelemesinden de geçerek 21/09/2012 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalının tenfiz davasındaki avukatının banka hesabına 30/11/2012 tarihinde 115.012,27 EURO ödemede bulunulduğunu, ancak davalının tenfiz kararına konu yabancı mahkeme ilamındaki tüm haklarını tahsil etmesine rağmen elinde kalan müvekkili şirkete ait hisse senetlerini iade etmeyerek sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca aslında yabancı mahkeme ve tenfiz kararı gereği müvekkilinin davalıya 95.907,89 EURO ödeme yapması gerekirken zuhulen 19.104,38 EURO fazla ödemede bulunduğunu ileri sürerek davalıda bulunan hamiline yazılı hisse senetlerinin müvekkiline iadesine ve 19.090,00 EURO’nun banka yoluyla gönderildiği tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yerel mahkemece tenfiz kararı verilmiş değerli çoğunluk hükmü doğru bulmuştur. Yargıtay, evlilik birliği Türkiye’de açılan bir “boşanma davası” ile sona erdikten sonra tenfiz davası açılamayacağını oybirliği ile kabul etmektedir. Evlilik boşanma ile biterse tenfiz istenemez, ölüm ile biterse istenir görüşünü sergileyen Yargıtay yaman bir çelişkinin içindedir. Sona ermiş bir evliliğin yeniden sonlandırması istenemez. Ölüm ile oluşan haklar sağ eş davalıya 05.08.1996 tarihinde KENDİLİĞİNDEN intikal olmuştur. 17 yıl sonra açılan dava ile ölen erkek eş POST MORTAL BOŞANMA işlemine tabi tutularak dul eş statüsünden boşanmış eş statüsüne geçirilmiştir. Türk Miras Hukukunun 05.08.1996 tarihinde vermiş olduğu haklar 17 yıl sonra geri alınmıştır. Sonuç olarak; dava tarihinde “devam eden” bir evlilik olmadığına göre “olmayan bir evliliğin" sonlandırılması da mümkün değildir. 2-HK/HA/HA...
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, MÖHUK'un 54. maddesinde düzenlenen tenfiz şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar vermiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece tenfiz şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Türkiye ile Almanya arasında 28.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi hükümleri gereğince tebligatların diplomatik yolla yapılacağı kararlaştırılmış olup bu yolla tebliğ edilmeyen bir yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi mümkün bulunmamaktadır....
edilmesi talebinde bulunduklarını, dava konusu kararlar bakımından tenfiz edilebilme şartlarının oluşmuş olduğunu, tenfizi talep edilen Tahkim Kararı'nın New York Sözleşmesi uyarınca taşıması gereken tüm tenfiz edilebilirlik şartlarını barındırdığını Mahkeme tarafından tahkim kararının talep edilen maddelerinin tenfiz edilmesi, müvekkili şirketin 5718 sayılı Kanun'un 48. maddesi uyarınca teminat gösterme yükümlülüğü bulunmadığı, müvekkili şirket lehine tesis edilmiş kesin nitelikte bir ilam mevcut olduğundan teminatsız olarak müvekkil şirketin tahkim kararında hükmedilen alacağın tahsilini temin etmek amacıyla, tahkim kararında lehine hükmedilen tutara kadar davalıların mal varlığı ile üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz kararı tesis edilmesini talep ederek, davanın kabulüne tahkim kararının hüküm bölümünde tesis edilen 1.,2.,3.,4.,5.,6.,7.,8., ve 12 maddeleri ile tesis edilen kararların tenfiz edilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı...
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Şu durumda tenfiz hâkiminin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır....
istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş olması hallerinde tenfiz edilemeyeceğini, ancak davalı taraf adına temsilcisi ...'...