Davacı erkek asıl dava dilekçesinde anlaşmalı boşanma protokolü ile kira ve aidat ödemesine nakit destek adı altında aylık 600,00 USD şeklinde yapılan ödemenin yoksulluk nafakası olduğunun ve bunun kadının evlenmesi nedeniyle kaldırılması isteminde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması davası olarak nitelendirilmiş ve bunun için hükmedilmiş bir yoksulluk nafakası olması gerektiğinden ve dayanak boşanma kararında yoksulluk nafakası olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Her ne kadar davacı tarafça talep yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmiş ise de; somut olayda protokolde düzenlenen 600,00 USD ödeme erkeğe mali bir yükümlülük olarak belirlenmiş olup yoksulluk nafakası mahiyetinde değildir....
Mahkemece, açılan davanın yoksulluk nafakası talebine yönelik olduğu, oysa evlilik birliği devam ettiği sürece yoksulluk nafakası talep edilemeyeceği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı olarak açılmış olan tedbir nafakası talebine ilişkindir. Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı vekilinin dava dilekçesi ile davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin talep edildiği; yargılama sırasında davacı vekilinin 15/02/2013 tarihli celsede; "taleplerinin sehven yoksulluk nafakası olarak yazılmış olduğunu, asıl taleplerinin ayrı yaşama hakkına dayanan nafaka talebine ilişkin olduğu" yönünde beyanda bulunduğu ancak mahkemece evlilik birliği devam ettiği sürece yoksulluk nafakası talep edilemeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
O halde, yeniden usulünce tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının SGK kayıtları, vergi kayıtları, Ticaret Sicil Kayıtları da dikkate alınarak etraflıca araştırılarak, kadının sürekli ve düzenli bir işte çalışıp çalışmadığının, çalıştığının tespit edilmesi halinde, çalışması karşılığında elde ettiği gelirin düzenli ve sürekli olup olmadığının, kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunup bulunmadığının belirlenerek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. VI....
İstinaf Sebepleri 1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı, nafakaların ve tazminatların yetersiz olduğu gerekçeleri ile kusur, tedbir, yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat yönlerinden, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu , kadın yararına yoksulluk nafakası ve hatalı kusur belirlemesi sebebiyle maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin ve davanın kabulünün gerekçeleri ile tüm yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. C....
Dosya içinde mevcut belgelerden boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı ve düzenli bir gelirinin de bulunmadığı anlaşılan davalı kadın için tedbir - yoksulluk nafakası takdir edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşıldığından davalı davacı erkeğin bu yöne ilişkin istinaf isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların evlilik süresi dikkate alındığında kadın için süresiz şekilde yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerekirken süreli şekilde yoksulluk nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan davacı davalı kadının bu yöne ilişkin istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiş kadın lehine süreli yoksulluk nafakası takdirine ilişkin hüküm kaldırılarak kadın lehine süresiz olarak yoksulluk nafakası takdir edilmiştir. Mahkemece, davacı davalı kadın için aylık 400 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk Tahsin için aylık 400 TL iştirak nafakası takdir edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı- karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 22.02.2016 tarihli bozma kararında, davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinde sadece tedbir nafakası talep ettiği halde mahkemece talep aşılarak takdir edilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahalli mahkemece bozma ilamına uyulmakla birlikte yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken, “takdir edilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına” şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, davacı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği açıktır. O halde, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.10.2019 (Çrş.)...
Ön inceleme duruşmasında da talep ettiği nafakaları yoksulluk ve iştirak nafakası olduğunu açıklamıştır. Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı-karşı davalı kadının kendisi için talep ettiği nafakanın, boşanma kararından sonra da devam etmesine yönelik talebi "yoksulluk nafakası" anlamındadır. Davacı-karşı davalı kadının kendisi için boşanma kararı sonrasında devam edecek şekilde talep etliği nafakayı iştirak nafakası olarak adlandırmış olmasının, kadının dilekçeler teatisi aşamasında usulünce yoksulluk nafakası isteğinin bulunmadığı şeklinde yorumlanması usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası isteğinin bulunduğu gözetilerek bu hususta olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamış olması bozmayı gerektirmiştir. 3- Davacı- karşı davalı kadının dava dilekçesinde yer alan 30.000 TL. manevi tazminat işleği hakkında hüküm kurulmamış olması da doğru bulunmamıştır....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında yapılan yargılama sonucunda, bölge adliye mahkemesince davacı kadının yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından bahisle, davacı kadının yoksulluk nafakası talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına...
Hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu, davacı vekilinin talebinin bağımsız açılan yoksulluk nafakası talebi olarak değerlendirildiğinde; Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 23/05/2017 tarih 2016/187 Esas ve 2017/194 Karar sayılı ilamı ile usulüne uygun şekilde yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından kadın yararına yoksulluk nafakası talebi ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, iş bu kararın 23/10/2019 tarihinde kesinleştiği, TMK 178....