Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun "tazminat miktarının tayini" başlıklı 43.maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; "Tazminatın tenkisi" başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır. Somut olayda; davacının oluşabilecek tehlikeyi dikkate almaksızın, traktörde gübre atımı sırasında ayakta seyahat ettiği,bu arada paltosunun gübre makinesine takılı şafta dolanması sonucunda yaralandığı anlaşılmaktadır....
Kural olarak, gerçek zarar hüküm altına alınmalıdır (BK 42, TBK. madde 50). Bu da, zararlandırıcı eylemden önceki durum ile sonrası arasındaki farktan ibarettir. Ancak; hakim, durumun özelliğini ve kusurun ağırlığını da gözetmekle yükümlüdür (TBK. madde 51/1). Yasa koyucu, bu hükümle hakime, her somut olayın özelliğine göre tazminatın kapsamını belirleme ve hakkaniyet çerçevesinde (TMK. madde 4) takdir yetkisini kullanma imkanını, daha da ötesinde görevini vermiştir. Hakim burada, karşılıklı yararlar dengesini de göz önünde tutacaktır. Somut olayda, açıklanan yönler ve dava konusu olayın gerçekleşme biçimi, çalışma koşulları, yapılan işin mahiyeti, davalıların bir çıkar elde etme amacı bulunmadığı da gözetilerek, tahsiline karar verilen zarar miktarından BK 43-44 maddeleri (TBK. Madde 51-52) gereğince uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılmalıdır. Bu hususun gözetilmemiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Davalı vekili ,davanın reddini savunmuştur. 6098 sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi hükmüne göre ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup, davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur....
Davacının dava açtığı ve ıslahla dava miktarını arttırdığı sırada mahkemece ve miktar indirim yapılacağı bilinmediğinden Borçlar Kanununun 161/son (TBK 182/son), 325/son (TBK.408.) 43. ve 44. (TBK.51.52.) maddelerine, 5953 sayılı Yasada öngörülen %5 fazla ödemelerde yapılan indirim sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez. Somut olayda davacı ıslahla birlikte toplam 20.000,00 TL cezai şart, 11.353,54 TL bakiye süre ücret, birleşen dava ile 1.750,00 TL ücret alacağı talep etmiş, mahkemece davacının bakiye süre ücret alacağının 11.428,54 TL olduğu tespit edildikten sonra %10 takdiri indirim yapılarak 10.285,68 TL bakiye süre ücret ve 1.750,00 TL ücret alacağına hükmedilmiş cezai şart alacağı talebi ise reddedilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/413 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK. 19 maddesine dayalı) KARAR : Kuşadası 1....
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK: 470). Yüklenicinin borcu sözleşmeye ve fen ve tekniğine uygun şekilde ve zamanında işi teslim, iş sahibinin borcu ise, iş bedelinin ödenmesidir (TBK. 471 ve TBK. 479). Diğer taraftan sözleşmenin serbestliği ilkesi çerçevesinde kanuna, ahlaka ve adaba aykırı olmamak koşuluyla serbestçe kararlaştırma yapılabilir ve ahde vefa (sözleşmeye bağlılık) ilkesi uyarınca da taraflar sözleşme hükümlerine uymak zorundadırlar. Öte yandan taraflarca imzalanan sözleşmenin 16. maddesine dayanılarak hem 15.000,00 TL cezai şart ayrıca ifaya ekli gecikme tazminatı istenmiştir. Oysa öngörülen 15.000,00 TL'lik ceza, seçimlik ceza niteliğinde olup, TBK'nın 179/1. maddesi uyarınca, akdin ifasının istenilmesi durumunda aksine bir hüküm bulunmadığı taktirde bu ceza istenemez....
Dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi heyetinin ek raporunda davalının kusurlu olduğu, alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda ise davalının kusurlu olup olmadığının tespit edilemeyeceği belirtilmiş, mahkemece ikinci bilirkişi heyetinin raporuna değer verilerek TBK m.50 hükmü göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Ancak sigortalı ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmakta olup, sigortalının halefi olan davacı ... şirketi de bu davayı sözleşmesel bir ilişkiye dayanarak açmıştır. Bu nedenle ve öncelikle bu davada TBK m.50 hükmü değil TBK m.112 hükmü göz önüne alınarak kusuru ispat yükünün kime ait olduğunun belirlenmesi gerekir. Bunun yanında iki rapor arasındaki çelişki karşısında çelişkiyi giderecek şekilde yeni heyetten rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
K A R A R Davacı, taraflar arasında imzalanan 01.01.2006 başlangıç tarihli gümrük müşavirlik hizmetleri sözleşmesi gereğince, davalının şirkete bağladığı müşteriler için kesilen faturanın %30’u oranında bedele hak kazanacağının öngörüldüğünü, davalının gümrük müşaviri ya da müşavir yardımcısı olmadığını, bu hususun Gümrük Kanunu'nun emredici hükümlerine aykırı olacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin TBK'nın 26. ve 27. maddeleri gereğince mutlak butlanla batıl olup baştan beri geçersiz olduğunu, dolayısıyla sözleşmenin TBK. m.27 uyarınca kesin hükümsüz olduğunu, sözleşmenin geçerli olması halinde TBK. m.39 uyarınca korkutma nedeniyle hükümsüz olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki Gümrük Müşavirlik Hizmetleri Sözleşmesinin TBK m.27 uyarınca hükümsüz/geçersiz olduğunun tespitine, aksi halde irade sakatlığı (korkutma) nedeniyle iptaline, davacıların davalıya sözleşme kapsamında borçlu bulunmadığının tespitine, sözleşme nedeniyle davalıya ödenen tutarların, fazlaya ilişkin haklar saklı...
Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu'nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. Md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK'nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır....
Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu'nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK'nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır....