(T.C.YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU, E. 1996/1, K. 1997/1, T. 22.2.1997) 6098 sayılı TBK' nun "Dava süresinin uzaması" başlıklı 353. maddesinde tahliye nedenleri bakımından bir sınırlama ve tahdit getirilmemiş olup TBK' nun 350. maddesinde düzenlenen ihtiyaç nedenine, TBK' nun 352/1 maddesinde düzenlenen taahhüde, TBK' nun 352/2. maddesinde düzenlenen iki haklı ihtara dayalı tahliye davalarına, TBK' nun 352/3. maddesinde düzenlenen kiracının aynı şehirde başka konutu olması nedenlerine dayalı tahliye davalarına ilişkin dava süresinin uzamasına dair genel düzenleme yapıldığı ve yapılan düzenleme ile TBK' nun 352/1. maddesinde düzenlenen taahhüde dayalı tahliye davaları için ayrık tutulmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmıştır.Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 01.04.2014 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır....
Davacı, TBK 520. maddesi gereğince satış bedelinin % 3 oranında ücretin davalıdan tahsilini istemiş, davalı taraf ise taraflar arasında imzalanmış geçerli bir tellallık sözleşmesi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....
Maddesi gereğince TBK’nun 347.maddesi 01.07.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacak olup, TBK 347.madde metninde de görüleceği üzere ihtar ‘’…her uzama yılının bitiminden itibaren en az üç ay önce...’’yapılmalıdır denilmekle, kanunun düzenlemesinden verilen üç aylık sürenin asgari süre olduğu bildirimin uzama yılının bitimine üç ay kala kiracının elinde olmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. 6101 Sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ile TBK 347 maddesinde verilen fesih imkanının konut ve çatılı işyeri kiraları sözleşmeleri bakımından bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmesinin gerekçesi; TBK 347/1 maddesinin derhal uygulanması sonucunda kiracıların zarara veya mağduriyete uğramalarının ve doğması muhtemel sorunların önlenmesidir. Somut olayda; Kiralanana ait kira sözleşmesi 01.12.1999 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir....
Dava konusu olayda tüm bu olgular dikkate alındığında; şeriklerin tacir olduklarının iddia ve ispat edilmemiş olmasına göre(BK 520,521,526 TBK 620,621,626) adi ortaklığa ilişkin akdedilen 27.08.2007 tarihli ...., Garantiyi İçeren Karma Sözleşmesinin, ortakların hak ve yükümlülükleri başlığını taşıyan bölümünde davalı aleyhine konulan 10.000 TL cezai şartın, sözleşmenin niteliği, adi ortaklığın varlığının dayandığı iktisadi bütünlük, yapılan işin ve sonucunun taraflarda yaratacağı ekonomik beklenti nedeniyle fahiş olduğunun kabulü ile BK.161 ve TBK 182/son maddesine göre indirim yapılması hususu nazara alınmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; sözleşmede kararlaştırılan ve fahiş olan 10.000 TL cezai şart miktarında BK. 161/son TBK 182/son maddesi uyarınca indirim yaparak karar vermek olmalıdır....
Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin butlanı (TMK 158/2), boşanma (TMK 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47, TBK 58) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir.(BK 49, TBK 58) Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. (TBK 58) maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 121,158/2, 174/2); bunların dışında BK’nın 49. (TBK 58) maddesi uygulanır. -/- -2- 2015/2046 - 2015/15096 TMK’nın 24. ve BK’nın 49. (TBK 58) maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir....
TBK.177-182 maddeleri arasında düzenlenen cezai şart “ Borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde borçlunun alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği belli miktardaki tazminat” şeklinde tanımlanmıştır. Sözleşme yapma ehliyetine sahip olan taraflar TBK.182/1 maddesinde belirtildiği üzere cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler. TBK. 182/2 maddesinde hukuka, ahlaka aykırı bir edimi güçlendirmek amacıyla kararlaştırılan ceza koşulunun geçerli olmayacağı yine TBK. 182/son maddesine göre de Hakimin aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indireceği hüküm altına alınmıştır. Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, Hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır....
Mahkemece; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 01.07.2014 ile 01.07.2015 uzama dönemi için 01.07.2015 tarihinden en az 3 ay önce bildirimde bulunularak bu ihtarname uyarınca işbu davanın ancak 01.07.2015 tarihinden sonra açılabileceği davanın açıldığı tarih itibariyle TBK 347....
Maddesi gereğince TBK’nun 347.maddesi 01.07.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacak olup, TBK 347.madde metninde de görüleceği üzere ihtar ‘’…her uzama yılının bitiminden itibaren en az üç ay önce...’’yapılmalıdır denilmekle, kanunun düzenlemesinden verilen üç aylık sürenin asgari süre olduğu bildirimin uzama yılının bitimine üç ay kala kiracının elinde olmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. 6101 Sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ile TBK 347 maddesinde verilen fesih imkanının konut ve çatılı işyeri kiraları sözleşmeleri bakımından bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmesinin gerekçesi; TBK 347/1 maddesinin derhal uygulanması sonucunda kiracıların zarara veya mağduriyete uğramalarının ve doğması muhtemel sorunların önlenmesidir. 6101 Sayılı Yasanın geçici 2. Maddesinden dava açma için şart olunan bildirim tarihinin de 01.07.2014 tarihine kadar ertelendiği anlamı çıkarılamaz....
Dava, yersiz ödemenin sebepsiz zenginleşme nedeniyle istirdadına ilişkindir. 818 sayılı BK 66.maddesinde; sebepsiz zenginleşme davasının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 1 yılın geçmesi ile, 6098 sayılı TBK 82.maddesinde ise 2 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK gibi 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6101 sayılı TBK Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5/1.maddesinde; "TBK yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder "düzenlemesi yeralmaktadır. Somut olayda; yanılgılı hukuki nitelendirme yapılmak suretiyle, davadaki istemin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu gözardı edilerek, davacı idarenin emir vermeye yetkili makamının “iş bu davanın açılması için verdiği olur tarihi” araştırılmadan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Bu nedenle 6101 sayılı Türk Borçlar kanununu uygulama şekli hakkındaki kanunun 1 maddesine göre kira bedelinin belirlenmesinde TBK hükümlerinin uygulanması gerekir. Kira bedelinin tesbiti TBK 344 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin 3 fıkrasına göre kira bedelinin hak ve nasafet kuralına göre belirlenebilmesi için 4+1 kuralının uygulanması gerekir, ilk yıl sözleşme hükümleri, uzayan 4 yılda TBK 344/1 maddesine göre ÜFE oranını geçmemek üzere endeks uygulanmalı, 5 yıldan sonra yanı 6. yıl için ise TBK 344/3 maddesine göre hak ve nesafet kuralına göre kira bedeli belirlenmelidir. Somut olayda ilk kira sözleşmesi başlangıç tarihinden tesbiti istenen döneme kadar 5 yıllık (4+1) süre geçmiştir....