Davada asıl talep hususunda tartışılacak konu yapılan işlemin muvazaalı olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. Alacaklıya alacağını tahsil imkanı sağlayan şahsi nitelikteki bu davalarda ticaret mahkemelerinin görevli olduğu söylenemez. Mal varlığına ilişkin bu tür davalarda görevli mahkeme HMK' nın 2.maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi' dir. (Yargıtay ...Hukuk Dairesinin ... esas ... Karar) Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, dava dilekçesinde davalı borçlu ... Şti.'nin hisselerinin diğer davalı ... Şti.'ne devrinin alacağın tahsili engellemek, mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak yapıldığını iddia ederek yapılan tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir. Bu durumda açılan dava TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava değildir. Davalıların tüzel kişi olması, tasarrufa konu işlemin hisse devri olması da davayı mutlak ticari dava haline getirmeyecektir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... ile müvekkili ile evli olduklarını aile konutlarını muvazaalı olarak davalı arkadaşı ...'...
ye ölünceye kadar bakma akdi ile yaptığı temlikin muvazaalı olduğu saptanır ise son kayıt maliki davalı ...’in iyiniyetli olup olmadığının bir başka ifade ile Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı ...'in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun TBK 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4- 286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Dava muris muvazaası kapsamında değil TBK'nın 19. Maddesi kapsamında incelemek gerekmektedir. Tavşanlı 2.Noterliği'nin 02 Mayıs 2012 tarihli 4453 yevmiye numaralı Hisse Devri Sözleşmesi incelendiğinde; T9 Tic. Ltd. Şti.'...
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının hatalı olduğu, İİK. 280 maddesi yerine 278. Maddenin uygulanmasının hatalı olduğunu, BK. 19. Maddeye göre herhangi bir araştırma yapılmadığını belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf talebinde bulunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, TBK. 19 ve İİK'nun 278, 279 ve 280 maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi sadece İİK 278. Maddesi yönünden inceleme yaparak davanın reddine karar vermiş, istinafa davacı vekilinin geldiği görülmüştür. İİK'na göre tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
a muvazaalı şekilde sattığını daha sonra davalı ...'ın bu taşınmazı kısa bir süre sonra davalılardan ...'a devrettiğini, davalılardan ...'ın borçtan kurtulmak amacı ile mal kaçırdığını ileri sürerek iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalılar, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu satış işleminin gerçek olduğunu savunmuşlardır. Mahkemece, davalı ...'ın, boşanma davası açılması üzerine eşinden mal kaçırmak amacıyla taşınmazı davalı ...'a sattığı, ...'ın da kısa bir süre sonra taşınmazı davalı ...'a devrettiği ve satış işlemlerinin muvazaalı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının amacı, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili imkanına kavuşmaktır. Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, tapu kaydının iptali ve tescili istenilmiş ise de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2022 NUMARASI : 2022/293 ESAS DAVA KONUSU : Muvazaa Nedeni ile Tasarrufun İptali (TBK 19. madde) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalılar arası gerçekleştirilen taşınmaz devirlerinin muvazaalı olduğunun ileri sürülerek muvazaalı satış işlemlerinin davacı yönünden iptali ile davacıya alacaklarının ulaştığı oranda cebri icra (haciz ve satış) yetkisi tanınmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında verilen 15/06/2022 tarihli ara kararında; davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir....
nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin davalı T3 alacaklı olduğu, takip öncesi davalı borçlunun adına kayıtlı taşınmazları alacaklıdan mal kaçırma kastı ile ve muvazaalı olarak diğer davalı eşine devrettiğini ileri sürerek muvazaalı işlemin iptaline ve davacı alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Borçlunun mal varlığını azaltmak (mal kaçırmak) amacıyla yaptığı muvazaalı işlemlerden zarar gördüğünü ileri süren alacaklı dilerse özel hüküm niteliğindeki İİK.'nun 277. ve izleyen maddelerine göre iptal davası, dilerse genel hüküm niteliğindeki TBK.'nun 19'uncu maddesine göre muvazaa davası açabilir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....
plaka sayılı ticari taksiyi ve ticari plakası devri yönünden TBK'nın 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, muris muvazaası kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
adına olan taşınmazın diğer davalı ...’ya yapılan satışın muvazaalı olduğu iddiası ile iptali ve davalı eşe dönecek tapu kaydının eşler arasındaki mal rejimi gereğince tasfiye edilerek yarı paya ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ...’e geçen taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile açılacak edinilmiş mallara katılma alacağının tahsili sağlanmış olacaktır. Davacının istekleri arasında yer alan taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi gereği yarı paya ait tapu kaydının iptali ve tescili; isteği bakımından bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş,Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi gereğince Aile Mahkemeleri olup Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karar bağlanması gerekir....