Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18))....

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, İstek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, Aynı Kanunun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi. KARŞI OY 1....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakan babasının davaya konu 4 parça taşınmazdaki paylarını ölünceye kadar bakım koşuluya davalı oğluna temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, bakım görevini yerine getirdiğini, temlikin muvazaalı olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur....

        Açıklanan bu nedenlerle davalı vekili istinaf başvurusunun HMK 353- 1- b-2. maddesi uyarınca kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve yeniden karar verilmesi gerektiği düşünülmekle aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜNE, Bafra 1....

        Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın/taşınırın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların/taşınırların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemelidir. Bu nedenlerle mahkemenin davayı BK'nun 19. maddesindeki muvazaalı işlemin iptali olarak nitelemesi gerekirken, yazılı şekilde nitelemesi ve bu nitelemeye göre yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup 6100 Sayılı HMK'nın 353/1- a.6. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- Niğde 1....

          Terditli olarak da TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yerel mahkemece davacı yanın İİY.nın 277.vd. Maddelerine dayalı istemi kabul edilerek tasarrufun iptaline karar verilmiş ise de davaya konu tasarrufun 11.12.2015 tarihinde yapılıp eldeki davanın ise 12.08.2021 tarihinde açıldığı anlaşıldığına göre tasarruf tarihi ile dava tarihi arasında İİY.nın 284. Maddesinde düzenlenen 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmakla İİY.nın 277. Vd. Maddelerine dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenmesine olanak yoktur....

          Bu durumda; yukarıda belirlenen olgular değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,16/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davacı, mirasbırakan ......’nin temlik ettiği dava konusu taşınmaz yönünden temliğin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş, ancak mahkemece tapu kaydının tümden iptali ile davacının miras payı oranında tapuya tesciline kalan payın da davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun(HMK) 26. maddesi hükmü gereğince ......, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Buna usul hukukunda taleple bağlılık ilkesi denilmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi ve doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca çekişmeli taşınmazda davacının miras payı oranında tapu kaydının iptali ile davacı adına tescile karar verilmesi gerekirken kalan pay yönünden davalı adına yeniden tescil hükmü kurulması doğru değildir....

                Dava, TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde açıkça, TBK'nun 19. maddesine dayanıldığı belirtilmiştir. İstinaf istemi, TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin açılan dava üzerine verilen ihtiyati haciz ara kararına yöneliktir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümü kriterlerini düzenleyen ortak hükümler kısmının 3. bendinde "Asıl dava ile ilgili ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin kararların inceleme görevi, asıl davaya bakacak olan daireye aittir." düzenlemesi yer almaktadır. Dava, TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa iddiasına dayalı olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 02/06/2021 tarih ve 431 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....

                UYAP Entegrasyonu