Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davasına ilişkindir. 1-Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK.'nın 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK'nın 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK'nın 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde sabittir. Davacının bu davayı açmaktaki asıl amacı, muvazaalı olduğunu iddia ettiği işlemin iptali ile borçludan olan alacağını tahsil etme imkanını elde etmesi, diğer bir ifade ile İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının temliki üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi hakkını elde etmesidir....

    Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekir....

      HD. 2019/1592 E sayılı kararında belirtildiği üzere taşınmazın boşanma davası devam ederken borçlunun annesine devrine ilişkin muvazalı işlemin iptaline ilişkin talebi bakımından tapu kaydının iptali ve tescili yönünde değil İİK 283/1 hükmü gereğince tasarrufun iptali bakımından yargılama yapılması gerektiğine hükmedildiği, haciz kararına itirazı değerlendiren Konya BAM 3.HD. 2020/1256 E sayılı dosyasında iş bu davayı tasarrufun iptali olarak nitelendirdiği dikkate alınarak TBK 19 bakımından tasarrufun iptaline ilişkin mahkememizce hukuki nitelendirme yapılarak yargılamaya devam olunmuştur. Davacının dayanağı Konya 2. Aile Mahkemesinin 2019/579 E sayılı dosyasında açılan katkı payı davası ile Konya 3. Aile Mahkemesinin 2019/1165 E sayılı dosyasındaki boşanma davasında davacı lehine hükmedilen nafaka, maddi ve manevi tazminat davaları olup boşanma davasının sonuçlandığı ancak kesinleşmediği anlaşılmaktadır....

      Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davacının amacı, davalılar arasında mal kaçırma amacı ile muvazaalı yapıldığını ileri sürdüğü satışın iptali sureti ve icrada satışı sureti ile ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/622 Esas 2012/798 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile hükmedilen ve ... 6.İcra Müdürlüğünün 2013/11102 sayılı takip dosyasından icraya konulan alacağını tahsil edebilmektir. Mahkemece yapılacak iş, ... 6.İcra Müdürlüğünün 2013/11102 sayılı takip dosyasındaki alacağın tahsil edilip edilmediği araştırılarak, tahsil edilmemiş ise olayın BK'nun 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

        Aile Mahkemesinin 2014/830 dosyasının kesinleşmesi beklenerek, bu dava sonucunda davacının bir alacağı olduğunun kesinleşmesi halinde TBK’nun 19. maddesi gereğince dava konusu icra takibinin iptalinin gerekip gerekmediğinin mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Aksi durumda yani davacının katkı payı alacağının olmadığının saptanması halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. " gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bu açıklamalardan sonra tekrar somut olaya gelince; Dava TBK’nın 19. maddesine dayalı muvazaalı takibin iptali istemine ilişkindir....

        TBK'nın 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20390 E, 2017/7012 K016/11791 E, 2017/7010 K ve benzer yöndeki içtihatları gibi) TBK 19'a dayalı davalarda muvazaa her türlü delil ile ispat edilebilir. Gerek TBK'nun 19. maddesine gerek İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için davacının borçludan bir alacağının olması ve bu alacağın iptali istenilen işlemden önce doğmuş olması gerekir....

        Her nekadar, muvazaayı düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 19.maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmiyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir. Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını isbat etmek zorundadır. BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R - Dava, Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayalı olarak açılmış, dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı icra takibinin iptali istemine ilişkin olup mahkemece yargılama aşamasında da “borçlandırıcı işlemin iptali” şekilde nitelendirilmiştir. Davacı tarafından yapılmış bir takibin de bulunmadığı anlaşılmış olmakla; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmakla birlikte önceden bu Daire tarafından Yargıtay 19. Hukuk Dairesine ve bu Daire tarafından da dosya Dairemize gönderilmiş olmakla gönderilecek Daire tarafından önceden gönderme kararı verilmiş olması nedeniyle dosyanın Yargıtay Hukuk Başkanlar Kurulu'na gönderilmek üzere YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIĞINA SUNULMASINA 18.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Aile Mahkemesinin 2019/225 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü ve mal rejimi dosyasının iş bu muvazaalı devir davasını da ifade ederek bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, ancak ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verildiğini, davanın TBK madde 19 hükmü gereğince muvazaaya dayanan tapu iptal ve tescil davası olduğunun, bu davayı alacak iddiasının sebebi her ne olursa olsun ilgisini ispat eden hukuki yararını ispat eden herkesin açabileceği genel hükme dayanan bir dava olduğundan bahisle, ilk derece mahkemesinin görevli olduğunun tespiti ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde açıkça genel muvazaaya dayandığı ve davanın genel muvazaaya dayılı (BK'nın 19.madde) tapu iptali ve tescil davası olduğu anlaşılmıştır....

          (TBK m. 614 (BK) m. 514)). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18))....

            UYAP Entegrasyonu