Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılardan T3 vekili istinaf dilekçesi ile özetle; Yerel mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İİK 277 vd. maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davalarında dava şartı olan borçlunun aciz halinde olması ve tasarrufta bulunduğu kişinin iş bu batıl olan muvazaalı işlemin tarafı olması gerekliliği olduğunu, öncelikle yerel mahkemenin davalı borçlunun aciz halinde olup olmadığını araştırmadan dava konusu icra dosyaları üzerinde gerekli incelemeyi yapmadan karar verdiğini, müvekkilinin tamamen iyi niyetli olarak damadına borç para verdiğini, akabinde tüm samimi ikrarı ile damadı olması nedeniyle bir kısmını talep etmediğini, 35.000 TL meblağ içinde senet düzenlediğini, damadının bir iş yerinde çalışıyor bilgisine sahip olduğundan dolayı ve müvekkiline olan borcunu ödememesi nedeniyle ilgili yasal işlemlerini başlattığını, tamamen iyi niyetli olan ve alacağına kavuşmayı bekleyen müvekkilinin muvazaalı işlemin tarafı olduğu...

Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19/03/2019 tarihli 2017/644 Esas 2019/152 Karar sayılı kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2- Alınması gereken 10.818,38- TL. nispi istinaf karar harcından peşin alınan 2.660,19 TL + 44,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 8.113,79 TL istinaf karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, 3- Harç tahsil işlemlerinin temyiz halinde Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, temyiz talebinde bulunulmadığı takdirde ise ilk derece mahkemesince ikmal edilmesine, 4- Karar tebliği işlemlerinin 7035 sayılı yasa ile değişik 6100 HMK 359/3. maddesi gereğince Dairemizce yapılmasına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nun 353/1- b.1 ve 361. maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

Ancak davacının aynı zamanda TBK 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlemin iptali talebi olup bu yönden Mahkemece bir değerlendirme yapılmamıştır. Somut olayda davacının dava dilekçesinde İİK hükümleri ile birlikte TBK m.19 göre tasarrufun iptalini talep ettiği, takibin ilamsız icra takibi olduğu, davalı borçlu şirketin itirazı üzerine takibin durduğu, alacaklı tarafından dosyaya itirazın iptali davası açıldığı yönünde bilgi verilmediği, ayrıca davacı alacaklının elinde geçici ya da kesin aciz vesikasının da bulunmadığı anlaşılmıştır. . Mahkemece öncelikle dava ön koşulları incelenerek, itirazın iptali davası açılmış ise bunun sonucunun, davacı başka bir alacak davası açmış ise bunun sonucunun beklenmesi ile ve sonucuna göre, TBK 19. Madde de değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur. Mahkemece TBK'nun 19. madde gereğince muvazaalı işlemin var olup olmadığı konusunda toplanan delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Gerek İİK'nun 277 maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada asıl amaç alacağın tahsilini sağlamaktır. Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazaalı işlemin tespiti aslında muvazaaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ... Boya Kimya San. ve Tic. Ltd.Şti ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tespitini istediğini açıklamış ve dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı ...'un davalı işvereni ... Boya Kimya San. ve Tic....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali (TBK. 19. Madde) istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı tarafça daha önceden devralınan Nobel Tıp Ltd. Şti. Yetkilisi ile diğer davalı Soner'in kendisini zorda bırakmak amacıyla muvazaalı borç ilişkisi doğurarak kendisini sıkıntıya soktuğunun ileri sürülerek davalılar arasında muvazaalı olarak oluşturulduğu ileri sürülen bono ile ilgili icra takibine ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkeme davanın kabulüne yönelik kararın verildiği, davalı Soner vekili tarafından kararın istinafa taşındığı görülmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun “Sözleşmelerin Yorumu, Muvazaalı İşlemler” başlıklı 19. Maddesinde; “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır....

      Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        İcra Müdürlüğünün 2016/11476 Esas sayılı takip dosyasındaki 30/01/2017 tarihli haciz tutanağının aciz vesikası yerine geçtiği, kaldı ki davanın niteliği itibariyle borçlu hakkında aciz vesikası düzenlenmesine gerek olmadığı, dava dışı bankaların davalı T3'dan olan alacaklarını davacı varlık yönetim şirketine temlik ettikleri, davalı borçlu Kenan ile davalı Serdal'ın kardeş oldukları, birbirlerinin ekonomik durumunu bilebilecek kişilerden oldukları, dava konusu devrin gerçekte hiç yapılmayıp muvazaalı olarak 3. kişilerden mal kaçırmak kastıyla danışıklı olarak yapıldığı, geçersiz olduğu, alacaklıların zararına yapıldığı, gerçekte böyle bir devir işlemi olmadığı, TBK. 19. madde uyarınca muvazaalı olduğu, davalı borçlu Kenan'ın borca yetecek mal varlığının bulunmadığı belirtilerek TBK. madde 19 uyarınca yapılan temlikin muvazaa nedeniyle iptaline ve davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2018/645 Esas sayılı dosyasında boşanma davasının görülmekte olduğunu, Hacılar İlçesi, Seher Mevkii, 4121 Ada, 17 Parselde kayıtlı taşınmazın müvekkili adına kayıtlı iken hiçbir geliri bulunmayan ve ev hanımı olan davalı eşine muvazaalı olarak herhangi bir ödeme yapılmadan göstermelik satış işlemi yapıldığını, gerçekte bağış olarak yapılan işlemin görünürde satış olarak gerçekleşmiş bulunduğunu, muvazaalı olarak yapılan bu işlemin hukuken korunamayacağını ve dava yolu ile iptali gerektiğini belirterek, dava konusu taşınmazın malik hanesinin davalı adından iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline, tapu iptalinin mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazdan kaynaklanan evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallara katılma alacağı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00- TL. katılma alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        tarihinin 10/06/2010 tarihi olduğu, dava tarihinin ise 21/07/2016 olduğu, davacı tarafın istemini ıslah ederek TBK. 19....

          UYAP Entegrasyonu