Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemenin, dava konusu tasarrufun 30.05.2000 tarihinde yapıldığı, davanın ise 07.08.2008 tarihinde açıldığı, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden tasarrufun iptali davasının reddine dair ilk kararı Dairemizin 11.04.2013 tarih 2012/8252 Esas 2013/5223 Karar sayılı ilamı ile, davanın BK'nun 19.maddesine göre değerlendirilmesi gerektiği, hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı gerekçesi ile bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, borçluya ödeme emrinin 01.10.2002 tarihinde tebliğ edildiği, bundan önce takip olmadığı taşınmazın ise bu tarihten önce 30.05.2000 tarihinde davalı ...'a satıldığı, ilk satışının muvazaalı olmasının mümkün olmadığı zira takipten 2 yıl önce yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiası ile işlemin iptali istemine ilişkindir....

    (TBK m. 614 (BK) m. 514). ./.. Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18))....

      Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır. Öte yandan muvazaalı işlemin tesbiti aslında muvazaaya dayalı işlemin iptalini de kapsamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamalarında davalı ... Boya Kimya San. ve Tic. Ltd.Şti ile diğer davalı ... arasındaki taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun tesbitini istediğini açıklamış ve dava dilekçesi içeriğinden, davanın davacı ...'ın davalı işvereni ... Boya Kimya San. ve Tic....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/02/2023 NUMARASI : 2022/192 ESAS, 2023/58 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19, İİK 277 ve devamı) KARAR : Merzifon 1....

            Aile Mahkemesi ise, açılan davanın davacının dayanağının muvazaalı işleme dayalı satışın iptali olup görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olmadığı, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, her iki karar da istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan dosya merci tayini için dairemize gönderilmiştir. Dosyadaki bilgi, belgeler ve anlatımlara göre dava, katılma alacağına ilişkin olmayıp TBK 'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaalı işlemin iptali iddiasına ilişkindir. O halde, uyuşmazlığın genel görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan babaları...’ın maliki olduğu 1 numaralı bağımsız bölümü mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle davalı oğluna devrettiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....

              Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; temyiz istemi üzerine, dairemizin 10/12/2012 gün ve 2012/17087-18874 karar sayılı ilamı ile hüküm onanmıştır. Davacının amacı, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili olanağına kavuşmaktır. Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, davalılar arasındaki icra takibinin iptali istenilmiş ise de çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK'nun 283. maddesindeki düzenleme yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK'nun 283. maddesi hükmü gereğince muvazaalı olduğu saptanan icra takibinin iptaline gerek kalmaksızın; davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz bulunduğunun tesbiti biçiminde hüküm oluşturulması gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiştir....

                Muvazaalı işlemlerde işlem konusu hak veya mal borçlunun mal varlığı dışına çıkmaz. Bu nedenle muvazaalı işlemlerin iptali için İİK’nın 277 ve sonraki maddelerine göre iptal davası açılması yoluna başvurulmasına gerek yoktur. Muvazaalı işlemler istihkak davasına konu teşkil ederler. Muvazaalı bir işlem konusu mal borçlunun elinde iken haczedilir ve üçüncü kişi İİK 97 uyarınca istihkak davası açarsa, alacaklı davaya cevap yolu ile muvazaa nedeni ile işlemin geçersiz olduğunu muvazaalı işlem konusu mal veya hakkın borçlunun mülkiyetinde olduğunu iddia ve ispat edebilir. Şayet muvazaalı bir işlem konusu mal üçüncü kişi elinde haczedilmiş ise alacaklı üçüncü kişiye karşı istihkak davası açarak davalı üçüncü kişinin o malı muvazaalı bir tasarruf sonucunda ele geçirdiğini ve bu nedenle malın borçluya ait olduğunu iddia ve ispat edebilir....

                  UYAP Entegrasyonu