Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

bulunmadığını, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümünün yerine getirilmediğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, müvekkili banka tarafından taşınmaz kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipoteklerinin fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T7 Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli 1987/2 E. 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemediğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davanın açılmasına...

İlk Derece Mahkemesince; "..Dava, taraflar arasında imzalanan düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı celp edilmiş olup, incelenen tapu kaydında; Bursa ili Nilüfer ilçesi Ataevler Mahallesi 1380 ada 1 parsel sayılı 12.325 m² yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazda G Blok 13 nolu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu, somut olayda; taraflar arasında imzalanan düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacı tarafça sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirildiği ancak davalı tarafça sözleşmeye uygun hareket edilmediği, bilirkişi raporlarıyla da davacının 26.040,00 TL kira kaybı ve 41.068,80 TL inşaat metre kare artışından kaynaklanan fazlalığın karşılığı olmak üzere toplam 67.108,80 maddi zararının tespit edildiği anlaşıldığından davanın ıslah talebi doğrultusunda kabulüne.." karar verilmiştir....

Bu durumda mahkemece bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, 15.04.1996 ve 27.02.1996 tarihli sözleşmelere konu 22 parsel üzerine yapılan inşaat yönünden gecikilen süreye göre rayiç kira bedelleri üzerinden gecikme tazminatı hesabı yaptırılmalı ve davacı arsa sahiplerinin paylarına göre talep edebilecekleri miktar bulunmalıdır. Ancak 21.12.1995 günlü sözleşmede maktu 50,00 TL aylık gecikme tazminatı ödeneceği kararlaştırılmış olmakla, 32 parsel üzerine yapılan inşaattan davacı arsa sahiplerine isabet edecek gecikme tazminatının hesabında farklı bir yöntem izlenmelidir. Gerçekten de kural olarak ve ahde vefa ilkesi gereği, gecikme halinde yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan maktu tazminat tutarı ile sorumlu tutulması gerekir....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/6 Esas KARAR NO : 2023/57 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 05/01/2021 KARAR TARİHİ : 23/01/2023 K. YAZIM TARİHİ : 02/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Büyükçekmece ... Noterliği'nin 25.12.2017 tarih ve ... yevmiyeli sözleşmesi ile ... ve ... Ortaklığının kurulduğunu, kurulan adi ortaklık ile yüklenici olarak dava dışı şirketleri arasında Büyükçekmece .... Noterliğinin 09.01.2018 tarih ve ......

      ilişki bulunmadığını, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümünün yerine getirilmediğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, müvekkili banka tarafından taşınmaz kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipoteklerinin fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T7 Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli 1987/2 E. 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemediğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davanın...

      Bu hükümden hareketle, az yukarıda özetlenen sözleşmenin 6/A-b maddesi yorumlandığında, tarafların amacının, davacıya teslimi taahhüt edilen bağımsız bölümlerin süresinde teslim edilmemesi halinde gecikilen her ay için maktu oranda gecikme tazminatı ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Hükümde her ne kadar “ gecikme faizi “ kavramı geçmekte ise de, uyuşmazlık konusu olay ve hükümde öngörülenin herhangi bir para alacağına ilişkin olmadığı açıktır. Mahkemece de, gecikilen dönem için aylık %1.10 oranında ödenmesi öngörülen maktu gecikme tazminatı hesaplanmıştır....

        Bilirkişi ----- tarafından tarafından hazırlanan-------- tarihli rapor, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır. ---- ve ---- kararlılık kazanmış içtihatlarına göre; abonelik sözleşmesinden kaynaklı ödemelerde gecikme olması halinde, 6183 sayılı yasada belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, sözleşmede gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmesi gerekir.------- sözleşmesinde, 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına göre (mesken ise yasal faiz, ticarî ise ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır.---------- Bu nedenle gecikme faizi ve gecikme faizinin---------- talepleri yerinde görülmemiştir....

          Buna göre, Mahkememiz hakimler heyetince, taraflar arasındaki ---- bedeli olarak ----- davacıya teslim etmeyi taahhüt ettiğinden --- belirlediği bedelin davalı ---tarihli sözleşmedeki ifadenin ---- anlamına gelmediği, --- beyanda bulunmanın taraflar arasındaki sözleşmelere göre bedelin nakden alındığı anlamına gelmediği, buna göre davacı tarafından davalı ---- nakden para almadığı --- defiine konu bir alacak bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalı tarafın takas-mahsup talebi değerlendirilmemiştir. 4-c)Maddi tazminat talebiyle ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili tapu iptal ve tescili talebinin yanında --- gecikme tazminatının davalılar---- tahsilini talep etmişlerdir. ------ olduğundan kural olarak sözleşmenin feshi halinde talep edilemez. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede sözleşmenin feshi halinde gecikme tazminatı istenebileceğine dair herhangi bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davacı tarafın gecikme tazminatı talep etmesi mümkün değildir....

            Esas sayılı dosyasında davalının;17.251,74-TL Asıl alacak, 1.157,05-TL gecikme zammı,, 208,27-TL gecikme zammı KDV si,125,83 TL önceki ay ait fatura gecikme zammı, olmak üzere toplam18.742,89-TL den oluşan borca ilişkin itirazın iptaline, Alacak likit ve hesaplanabilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davanın KABULÜ ile; 1-İzmir ... İcra Müdürlüğü'nün ......

              Gecikme cezasına hükmedilmesi halinde ve gecikme cezası sözleşme ile açıkça hükme bağlandığında, sözleşmenin 4.4 maddesinde gecikme cezasının ödenmesi dışında satıcıdan her ne isim altında olursa olsun başkaca hak alacak ve talebi olmayacağı kararlaştıırılmıştır. Hem taraflar arasındaki bu sözleşme hükmü,hem emsal Yüksek Yargıtay emsal kararlarında istikrarlı olarak vurgulandığı üzere, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde satışa konu taşınmazın kararlaştırılan tarihten sonra geç teslimi halinde geç teslim nedeniyle hem kira tazminatı,hem de sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart istenemez,ancak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre ancak birisi-yüksek olan- talep edilebilir. O nedenle, davacının gecikme cezası dışında kira kaybı istemesi hem sözleşme hükümlerine hem de Yüksek Yargıtay emsal kararlarına göre hukuken mümkün değildir. İlk derece mahkemesince bu yöndeki karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....

              UYAP Entegrasyonu