"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Aleyhine karar verilen davalı Profesyonel İlgi Eğitim Hizmetleri İth. İhr. Yay. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd Şti'nin vekili Av....'ın 08.08.2019 tarihinde vekillikten çekilme dilekçesi ibraz ettiği, ancak yargılamanın devamı sırasında vekillik görevi sona eren vekil tarafından yetkilendirilen Av. ... huzurunda yargılamaya devam edildiği ve gerekçeli kararın bu vekile tebliğinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle davacı tarafından ibraz edilen ......
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve itirazın iptali taleplerine ilişkin olup, mahkeme her iki davanın da kısmen kabulüne dair verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 990,00'er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, yazılı bakiye 2.107,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan-k.davalı ... San. ve Tic. A.Ş.'den, bakiye 854,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-k.davacı... ve Tic. A.Ş.'den alınmasına, 22.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukukî işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Davacı, davalıyla aralarında hukuk müşavirliği sözleşmesi düzenlendiğini, davalının vekillik görevi sırasında değişik tarihlerde masraf avansı ve teminat bedeli altında bedeller talep ettiğini, ancak üstlendiği görevleri yerine getirmediği gibi aldığı bedelleri kendisine geri ödemediğini ileri sürerek davalıdan alacağın tahsilini talep etmiş olup 6502 sayılı Kanunda tanımlanan tüketici vasfını taşımamaktadır. Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların da 6502 sayılı Kanun kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir. Aynı zamanda taraflar arasındaki işlemin de anılan yasada tanımı yapılan tüketici işlemi vasfını taşıması zorunludur....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, aynı Kanunun 126/IV. maddesine göre 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Mahkemece kesin kabulün onay tarihi olan 11.12.1998 tarihinden itibaren dava tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de daha önce davacı tarafından Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1999/422 Esas sayılı dosyada açılmış bulunan menfi tespit davasında ayrıca alacağın tespiti istenmiş, sözkonusu dava 09.06.2004 tarihinde karara bağlanmış, yanlar arasındaki sözleşme ilişkisi de sonlandırılmadığı gibi kesin hesapta çıkarılmamıştır....
Mahkemece, dayanak vekaletname uyarınca davalı Güneş Sigorta A.Ş.’ni temsilen Av. ...’ın vekillik görevinin devam edip etmediği belirlenerek, davalının vekili ise gerekçeli kararın vekile Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca yöntemince tebliğ edilerek, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra, vekillik görevi sona ermişse aynen iade edilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine 18.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, davacılardan ...’in davalı doktora başvurduğu, doktorun kusuru nedeniyle, yapılan ameliyatın başarısız geçtiği ve pek çok ameliyata maruz kaldığı açıklanarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık ameliyatı gerçekleştiren davalı doktorun, hukuka aykırı bir eyleminin, ve kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davadaki ileri sürülüşe ve kabule göre dava temelini vekillik sözleşmesi oluşturmaktadır. Eş deyişle dava, davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. (BK:386, 390 md) Vekil, ... görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. (BK:390/11) Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının iş sahibi davalıdan tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, tarafların tazminat taleplerinin reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Davacı vekilince, mahkeme kararı katılma yoluyla temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 433. maddesi gereğince, katılma yoluyla temyiz dilekçesinin karşı tarafın temyiz dilekçesinin muhatabına tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde verilmesi zorunludur....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili olarak girişilen icra takibine itirazın iptâli takibin devamı ve %40 icra inkâr tazminatının tahsili istemiyle açılmış olup, mahkemece davalının icra dairesinin yetkisine itirazının haklı olduğu yetkili icra dairelerinin Ankara İcra Daireleri olması sebebiyle yetkili icra dairesince yapılan icra takibi bulunmaması nedeniyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı taşeron tarafından açılan davada tedarikçi sözleşmelerinden kaynaklanan alacak ile ilgili itirazın iptâli talep edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8 nci maddesinde anlaşmazlıkların giderilmesinde Diyarbakır Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir....
Davanın temelini vekillik sözleşmesi oluşturmaktadır. Dava, davalı hastanenin vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK. 386, 390. md.) Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (BK. 390/II). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (BK. 321/1 md.) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı yüklenici tarafından açılan davada, davalıyla şifahi olarak düzenlenen anlaşma ile bakiye imalât bedeli alacağının ödenmediği iddiasıyla 27.600,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiştir. HMK’nın 297 ve Anayasa’nın 141. maddelerine göre, mahkeme kararlarının gerekçesinin ayrıntılı olarak, tarafların iddia ve savunmalarının özetlendikten sonra yazılması zorunludur. Mahkemece verilen kararda hangi gerekçe ile kabul edildiği açıklanmamış olup, bu haliyle HMK’nın 297. maddesine uygun bir karar niteliğinde değildir. Kararın açıklanan bu nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur....