Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ticari faizi ile birlikte ve davacının araç için yapımış olduğu 20.467,64 TL faydalı masraf ve 16.530,00 TL ikame araç zararı olmak üzere toplam 36.997,64 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

    Araçların şirket adına kayıtlı olması aracın ticari amaç için kullanıldığını göstermek için yeterli olmayıp, şirket üzerine araç alınmasının vergi avantajı ve bir takım kolaylıklar sağlaması hasebiyle şirket adına araç alınabildiği dolayısı ile aracın şirkete ait olmasının aracın ticari olduğu ve ticari faaliyette kullanıldığını göstermek konusunda yeterli olmadığı, aracın ticari faaliyette kullanıldığına dair Vergi Dairesi tarafından yapılan bir tespitin de bulunmadığı, ticari amaç ile kullanıldığına dair iki tarafın da iddia ve bu iddiayı tevsik eder nitelikte bir delilin de bulunmadığı ve yine araçların kullanım şeklinin gayri ticari olarak gösterilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu araçların ticari olmadığı, dava konusunun taraf malik şirketlerin ticari işlemesini ilgilendirmediği, davanın ticari dava olmadığı mahkememizce değerlendirilmiş, görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri'nde görülmesi gerektiği sonucuna varılmış, aşağıdaki...

      TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez....

        Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağını, malın ayıplı olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/1127 Esas KARAR NO : 2020/1019 DAVA : Tazminat DAVA TARİHİ : 07/02/2017 KARAR TARİHİ : 08/12/2020 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu ....... plakalı .........

          Dava, ticari satıştan kaynaklanan satıcının ayıplı mal satışından doğan sorumluluğu hukuksal nedenine dayanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden değil dorse (araç) satışından kaynaklanmaktadır. Satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 23/1-c maddesi uyarınca ; " Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkca belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK'nun 223/2. maddesi uygulanır." 6098 sayılı TBK'nun 223/2. maddesinde ise "Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır....

            Dava, ticari satıştan kaynaklanan satıcının ayıplı mal satışından doğan sorumluluğu hukuksal nedenine dayanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden değil dorse (araç) satışından kaynaklanmaktadır. Satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 23/1-c maddesi uyarınca ; " Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkca belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK'nun 223/2. maddesi uygulanır." 6098 sayılı TBK'nun 223/2. maddesinde ise "Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır....

              Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu ayıplı maldan sorumluluğa ilişkin olarak ise 4077 sayılı kanunun 4.maddesinin 3.bendine göre (Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./22.mad) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. 4.fıkrası hükmüne göre ise; Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir....

                Şti.’den kaynaklı herhangi bir kusurun bulunmadığı, katalizör temizleme ve tamir işlemlerinin yetkili servislerce yapılmadığı, katalizör tıkanmasının davacının kusurundan kaynaklandığı, söz konusu aracın ayıplı veya gizli ayıplı olamayacağı, davacının dava konusu aracın tamiri için yaptığı masraflar ile aracı kullanmaması nedeniyle uğradığı zararlardan 3 davalının da sorumlu tutulamayacağına dair teknik yönden görüş ve kanaati ile ek rapor sunmuştur. Huzurda görülen dava, 6098 sayılı TBK'nın 227. maddesine dayalı araç satışına dayalı alıcının ayıba karşı seçimlik haklarının kulanılması talebine ilişkindir....

                  Davacı tarafın manevi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede; davaya konu aracın üçüncü kişiye satışı sırasında ticari itibarlarının zedelendiği iddia edilmiş ise de aracın ayıplı olmaması ve davacının satış sırasında ticari itibarının zedelendiğini ispata yarar delil sunmaması nedeniyle manevi tazminat talebinin şartlarının oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır. ---tarihli ihtarname ile temerrüdün oluşması, tarafların tacir olması ve davanın ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeniyle ---- tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği kanaatine varılmıştır. Tüm dosya kapsamından;--- plakalı aracın satış bedelinden--- indirilmesi gerektiği, indirilen bedele ---- tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddine ve manevi tazminat yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu