Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı davalıdan 07.12.2009 tarihinde sözleşme ile araç satın aldığını aracın arıza çıkardığını ve ayıplı olduğunu belirterek, araç bedelinin en yüksek faiziyle iadesini maddi ve manevi zaralarının davalıdan tazminine karar verilmesini istemiştir. Davalılar aracın ayıplı olmadığını Lpg sisteminden kaynaklanan ve giderilebilir nitelikte bir arızanın olduğunu davacının taleplerini haksız olduğunu belirterek davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....

      - K A R A R - Davacı vekili, davalıdan 30.12.2010 tarihli fatura ile satın alınan 10.01.2011 tarihinde teslim edilen Renault Kangoo marka aracın arka kısmından ses gelmesi nedeniyle hemen satış sorumlusunun arandığını ve aracın yetkili servise 14.01.2011 tarihinde götürüldüğü, servisin 26.01.2011 tarihinde “aracın aşırı yüke maruz kalması nedeniyle ask ve amortisör bağlantısının koptuğunun” söylendiğini, böyle bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilince gönderilen ayıplı araç satışının feshi ve bedelin iadesine yönelik 01.02.2011 tarihli ihtara cevap verilmediğini, müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek ayıplı satışın iptaline, aracın iadesine, ödenen 33.354.10 TL.bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesine, müvekkili şirketin aracı kullanamadığı süre içinde uğradığı kazanç kaybı ile ticari faaliyetlerinin sekteye uğraması nedeniyle mahkemenin uygun göreceği bir maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

        Davalı vekili, davaya bakma yetkisinin Kadıköy, görevinin ise Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, ayrıca aracın ayıplı olduğu iddiasının da yersiz olduğunu, ayrıca davacının tüm taleplerinin müşteri memnuniyetinin sağlanması için yerine getirildiğini öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda taraflar arasında ticari araç alımı hususunda anlaşma yapıldığı, ancak dava konusu araçta bir takım imalattan kaynaklanan ayıpların ortaya çıktığı, bu ayıpların tamir edilebilir nitelikte bulunduğundan B.K.-202/2. maddesi uyarınca semenin tenzili gerektiği, davacının manevi tazminata ilişkin talebini atiye bıraktığı gerekçesi ile davanın maddi tazminata ilişkin bölümünün kısmen kabulüne, manevi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak hüküm kurulmuş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davaya konu aracın otobüs niteliğinde olduğu, kullanım amacının ticari olarak belirtildiği, davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında tüketici olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, dava konusu aracın ticari nitelikte araç olması nedeniyle görevli mahkemenin ... Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, mahkemenin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            ye ihbar edildiği, davacının ayıplı araç bedeli ile yapmış olduğu masrafı talep ettiği, yapılan yargılama sonunda aracın şasi numarasının bulunmamasının karıştığı kazalarda oluşan hasarların tamiri esnasında bagaj taban sacının değiştirilmesinden kaynaklandığı, şasi numarası eksikliğinin davacının kullanımından kaynaklı bir kusurunun olmadığı, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu kabul edilerek 29.500,00 TL ayıplı araç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesine karar verildiği görülmüştür. Mahkeme kararının icra takibine konu edildiği, ... Dairesinin ... sayılı icra dosyasında 18/10/2016 tarihinde çıkarılan kapak hesabının 40.290,84 TL olduğu ve davacı tarafından 43.047,00 TL'nin 23/10/2017 tarihinde icra dosyasına ödendiği görülmüştür. Dava konusu aracın ... Otomotiv Tic. A.Ş. tarafından 09/05/2014 tarihinde ... Mekanik... A.Ş.'ye 27.499,99 TL'ye satıldığı, aracın 10/02/2015 tarihinde ... Mekanik... Ltd. Şti. tarafından ...'...

              Davalı vekili cevabında, zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığını, yasal sürede ayıp ihbarında bulunulmadığını, aracın ayıplı olmadığını, dava konusu ihtilaf ticari bir nitelik taşıdığından ihtilafın TTK ve BK'nun ilgili hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, aracın tamir edilememiş olmasının aracın gizli ayıplı olduğunu göstermeyeceğini, davacının, araç kullanımından elde ettiği faydalar ve hasarlar nedeniyle meydana gelen değer kaybını iade etmesi gerektiğini, inkar tazminatı talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür. Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3....

                  Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, "Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında araç satım sözleşmesi bulunduğu; davacı, satılan aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek tazminat talep etmiştir. Davalının ticari ve mesleki anlamda profesyonel mal ya da hizmet satan kişi tanımına uymadığı dosya kapsamından anlaşıldığından, uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmemesi nedeniyle sulh hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....

                    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE Dava; taraflar arasında ayıplı hizmetten kaynaklanan zararların giderilmesi talebine ilişkindir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu