Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Noterliği aracılığıyla sözleşmenin feshedildiği ve tebliğden itibaren 7 gün içinde sözleşmeye aykırılıktan oluşan zararların tahsilinin talep edilmesine rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını, dava tarihine kadar 19 aylık bir gecikmenin söz konusu olduğunu, süresinde teslim edilmeyen daireler için aylık 400,00 TL'den 4 daire için 1.600,00 TL olmak üzere 30.400,00 TL kira kaybı olduğunu, sözleşmenin feshiyle kira bedellerinin tespiti ve menfi zararlarını tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı veki, dava dilekçesinde sözleşmeye göre kaba inşaat olarak teslimi gereken daire için de kira bedeli istendiğini, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesinde her iki tarafında kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında 27.04.2011 tarihli protokol uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

    maddi tazminat tutarını artırmıştır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra dava dışı ----- arasında akdedilen iş sözleşmesinin ------- sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasıyla açılan rekabet etmeme yasağına aykırılıktan doğan cezai şart istemli alacak davasıdır. Mahkememizce ----- tarihinde resmi olarak davacı şirketten ayrıldığı, ---tarihinde dava dışı ------ anlaşılmıştır. Eldeki davada görev dava şartını tartışmak gerekmektedir. Davacı vekilinin dava dilekçesi incelendiğinde; davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin dayanağının davalının kurmuş olduğu şirkette davacı ile aynı konuda faaliyet göstererek sözleşmeye aykırı davranmasıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ile davalılardan ... arasında düzenlenen bayilik sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 19.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 01.05.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        Davacı, davalı ile akdettikleri sözleşmeye aykırılıktan doğan maddi zararının tazmini için davalıya yönelik icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine takip durmuştur. Davalı itirazın iptalini istemekte, davalı ise sözleşmeye aykırılık olmadığından bahisle davanın reddini dilemiştir. Hernekadar mahkemece tanık ücreti, keşif avansı, ulaşım gideri ve diğer işlemler için HMK 120 gereğince kesin süre verilmiş ise de, bu giderler HMK 324. madde de belirtilen 'delil ikame avansı' 2012/17392-20922 niteliğinde olup, bu nedenle davanın hatalı değerlendirilmesi sonucu dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 332. maddesinin karşılığı olarak çağdaş bir yaklaşımla düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 417. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçilerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür" hükmü ile, 4857 sayılı İş Kanunu'nun mülga 77/1. maddesiyle bütünlük sağlandığı gibi 3. fıkrasındaki "İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir" hükmü ile de hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda tartışmalar sona erdirilmiş, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların...

            hukuki niteliği konusunda tartışmalar sona erdirilmiş, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmininde sözleşmeden doğan sorumluluk hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür....

              Dava, 6098 sayılı TBK'nın 444. maddesinde (818 sayılı BK'nın 348) düzenlenen işçinin rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şartın ödenmesi istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK'nın 4/1-c. maddesi uyarınca, 6098 sayılı TBK'nın 444. maddesinden (818 sayılı BK'nın 348. m.) kaynaklanan davalar tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardır. Davanın mutlak ticari dava olarak kabulünde güdülen amaç ticari sır kavramının ticaret mahkemesince değerlendirilmesidir. Bu itibarla, davacı tarafça haksız rekabet oluşturduğu iddia olunan eylemin iş akdinin sona ermesinden sonra meydana geldiğinin ileri sürülmüş olması da nazara alınarak davanın ticaret mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 27/03/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                Somut olayda uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak yasada başka bir hüküm de mevcut değildir. Aksine, sözleşme hükümlerine aykırılıktan doğan bu davanın yasal dayanağı Borçlar Kanunu'nun 96 ve devamı maddeleri olduğundan, davanın iş mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerekir. Uygulamada gerek Dairemiz ve gerekse konu ile ilgili 13. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu Kararları bu yöndedir. Açıklanan sebeplerle, taraflar arasındaki davaya genel mahkemelerde bakılması gerektiği gözetilerek, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken; işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                  Somut olayda uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak yasada başka bir hüküm de mevcut değildir. Aksine, sözleşme hükümlerine aykırılıktan doğan bu davanın yasal dayanağı Borçlar Kanununun 96 ve devamı maddeleri olduğundan, davanın İş Mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerekir. Uygulamada gerek Dairemiz ve gerekse konu ile ilgili 13. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu Kararları da bu yöndedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgularda yanılgıya düşülerek, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekirken; işin esasına girilerek hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu