Somut olayda, muris ...'nın eşi muris ... ile 22.01.1982 tarihinde evlendikleri, muris ...'in aynı yıl içinde tek taşınmazı olan dava konusu yeri eşi muris ...'e satış suretiyle temlik ettiğinin iddia olunduğu, muris ... ve ...'in müşterek çocuklarının bulunmadığı, muris ...'in kardeşinin oğlu olan davalıyı 12-13 yaşlarında yanına alıp evlat gibi büyüttüğü, muris ...'in kör olduğu, bakım ihtiyacının bulunduğu, asıl davanın davacılarının muris ...'in kardeş ve yeğenleri, birleşen davanın davacısının ise muris ...'in kardeşi olduğu görülmektedir. Ne varki, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, muris ...'nın dava konusu 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı eşi muris ...'ya temlikine konu 22.09.1982 tarihli akit tablosunun merciinden getirtilmediği, davacı iddiası doğrultusunda muris ...'...
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve terekeye iade isteğine ilişkin davada verilen kararın temyizi isteminin Yargıtay 1. Hukuk Dairesince 07/06/2021 tarih 2020/3685 Esas 2021/3111 Karar sayılı ilamında değerlendirildiği görülmektedir. Tüm dosya kapsamı, yukarıda izahatı yapılan açıklamalar ve mevcut deliller ışığında istinaf incelemesinin dairemize ait olmayıp HSK'nın 02/06/2021 tarih 431 sayılı kararının 16. Hukuk Dairesine ilişkin (2) nolu bendi gereğince muris muvazaası olarak adlandırılan hukuksal nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemli davalar ile tenkis davaları sonucu verilen hüküm ve kararların istinaf incelemesi görevi Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16....
Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaası iddiasıyla açılan davaların terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığı izahtan varestedir. Böylesi istekle açılan davaların tereke adına ( tüm mirasçıları adına ) açılabileceği gibi her bir mirasçının kendi payı oranında dava açmasına da yasal bir mani bulunmamaktadır. İsteğin tereke adına olması halinde dava dışı mirasçıların açılan davaya olurlarının alınması veya TMK'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, TMK'nun 701. ve 703. maddelerinde öngörülen el birliği mülkiyeti hükümlerinin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak pay oranında açılan davalarda uygulanmayacağı da tartışmasızdır. Diğer taraftan temlikin muvazaalı olduğunun kabul edilmesi için taşınmazı temellük eden kimsenin ( taşınmaz kendisine temlik edilenin ) mutlaka mirasçı olmasına gerek yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil,tenkis,tazminat, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davacı ... yönünden davanın kabulüne, davacı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil olmazsa tazminat, ecrimisil, tenkis isteklerine ilişkindir....
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK'nin 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir. Somut olayda, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı dikkate alınarak davalıların inançlı işlem savunmasını yazılı delil ile ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Eldeki dava, niteliği gereği taraflarca getirilme ilkesine tabi olup ispat külfeti de davacı tarafa düşmektedir. Dava, inançlı işlem hukuksal sebebine değil muris muvazaası hukuksal sebebine dayanmaktadır. Davacıların, muris muvazaası iddialarını her türlü delil ile ispatlamaları mümkün iken savunma açısından bu ilkeden ayrılarak aynı davada savunmanın yazılı delil ile ispatının istenilmesi silahların eşitliği ilkesine de aykırı düşmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muris muvazaası Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşılacağı üzere dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteği ile açılmış ise de yargılama sırasında vasiyetnamenin tenfizi ile dava konusu taşınmazın yarı payına ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil şeklinde ıslah edildiğine, yargılama ıslah isteği yönünden yürütülerek çözüme kavuşturulduğuna, temyiz isteği de davanın nitelendirmesinin hatalı olduğuna yönelik bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.)...
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, davalı aleyhine açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip derecattan geçerek kesinleştiği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 116.70.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “Davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkin olduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, toplanan delillere göre muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının red edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak, davacıların tenkis talepleri hakkında herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı belirtilerek, davacıların tenkis talepleri hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucu uyarınca karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İşte bu görüşten hareketle, 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan iptal ve tescil davalarında davacının yapacağı iş, kendisinden değil terekeden mal kaçırmak için taşınmazın muvazaalı temlik edildiğini, murisin ölüm tarihinde ve dava tarihinde kendisinin de mirasçı olduğunu ispat etmekten ibarettir....
Heyetimizce dava ,tarafların müşterek murisinin, şirket malvarlığından muris muvazaası oluşturacak şekilde davalıya menfaat temin ettiği iddiasına dayalı alacak davası olarak nitelendirilmiştir. 30/06/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı yasanın 3.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK'nın 5/3.maddesi uyarınca; Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkartılıp,görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Ticaret Mahkemelerinin görevi 6102 sayılı TTK'nın 4 ve 5.maddelerinde düzenlemiş olup, somut olayda uyuşmazlık, muris muvazaasına dayalı alacak davası olup, davacıların bir kısmı ve davalı gerçek kişi olup davanın konusu TTK 4 maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan da olmadığından bu davaya Ticaret Mahkemeleri tarafından bakılamayacaktır.HMK'nın 1.maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir....