Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, munzam zarar iddiasına dayalı tazminat talebine ilişkindir. Yargıtay 4....

Munzam (aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122/1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır....

    İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyasında icra takibi açıldığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 12.Hukuk Dairesi'nin 2018/600 esas, 2020/93 karar sayılı kararında; "dava konusu çekin zayi olması nedeniyle süresinde işleme konulmamış olup, her iki tarafında çekin zamanaşımına uğramasında kusurlu olmadığı, dolayısıyla davacının uğradığı munzam zarar olduğunu düşünüyor ise, sorumlu olan şahıslardan tazmin hakkı saklıdır." denilerek munzam zarar davası açılması gerektiğine kesin olarak karar vermiştir. İstanbul ......

      TBK'nun 122, mülga 818 Sayılı BK'nun 105 maddesinde düzenlenen munzam zarar ise; para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde ortaya çıkar ve borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsar. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. TBK’nın 122. maddesi, kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma olanağına sahiptir. Munzam zarar borcunun hukukî sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır....

      E. sayılı dosyalarına ilişkin borcunun ödenmediğinden bahisle munzam zarar talebine ilişkin tazminat davasıdır. Borçlar Kanunu’nun 105/1.maddesine göre; alacaklının düçar olduğu zarar, geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette, borçlunun kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile yükümlüdür. Munzam zarar sorumluluğu, "kusur sorumluluğuna" dayanır. 6102 sayılı TTK'nın 6335 sayılı kanununla değişik 4. maddesinde ticari davalar sayılmış olup, aynı kanunun 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi ise ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği, 5/3 maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığını 6102 sayılı TTK'nın 4. Maddesine göre belirlemek gerekir....

        HUKUK DAİRESİ YARGITAY KARARI MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davacıların davalı şirkete 01.03.1997 tarihinden itibaren akaryakıt sattığını, taraflar arasında yapılan 14.05.1999 tarihli mutabakata istinaden davalının 314.970 lt. Akaryakıt karşılığı 13.554.09 TL ödeme yapmaları gerektiğini ancak bu tutarın ödenmediğini, bunun üzerine ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açıldığını, 2004/965 E. - 2006/162 K. sayılı kesinleşen kararın icrası ile 08/04/2000 tarihinde 28.688.84 TL tahsilat yaptıklarını, dava ve icra yoluyla tahsil edilen tutarın şirketin zararını karşılamadığını ileri sürerek munzam zarar talebinde bulunmuştur....

          Munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/3637 Esas 2019/2805 Karar sayılı kararı)....

            Davalı...A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davacının, mal bedeli şeklindeki munzam zarar talebinin esastan da reddi gerektiğini, öncelikle davacının mal bedeli / vade farkı niteliğinde zarar hesabı yaparak ve B.K.'nun 113. Maddesi ile İstanbul ......

              Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00 TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....

              Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez....

                UYAP Entegrasyonu