Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/214 Esas KARAR NO : 2022/865 DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) DAVA TARİHİ : 22/03/2022 KARAR TARİHİ : 31/10/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında sigorta sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmede manevi tazminat teminatının bulunduğunu müvekkilinin karıştığı kaza nedeniyle üçüncü kişiye manevi tazminat ödemek durumunda kaldığını yaptığı başvuruya rağmen bu tazminatın davalı tarafından kendisine ödenmediğini öne sürmüş tahsilini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. Ara buluculuk dava şartının yerine getirildiği görülmüştür. Sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirildiği görülmüştür. Davalı sigorta şirketinden ihtarlı olarak sigorta sözleşmesi istenmiş ancak gönderilmemiş; bu sebeple davacının sunmuş olduğu surete itibar edilmiştir....

    Davada, 26.05.2008 tarih ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunun tespiti ile 01.03.2007 tarihli sözleşmenin, yapılan ikinci sözleşme ile hükümsüz bırakıldığının saptanması istenilmiştir. Mahkemece, ikinci sözleşmede kiralayan imzasının inkarı nedeniyle imza incelemesi yapılarak sonucuna göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kiracılığın tespiti istemine ilişkindir. HUMK'nun 8/2 maddesinde yalnızca kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye akdin feshi yahut tespit ( kira tespiti )davalarına, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara, dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Açıklanan niteliği ve dayanağı itibariyle eldeki dava ve talep ise, anılan fıkra kapsamına girmemektedir....

      nın 8/II-I. maddelerinde "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi, yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı davaları "nın sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu belirtilmiş olup, somut olayda, tahliye ya da akdin feshi istenmediği, yalnızca kira alacağına ilişkin icra takibine itirazın iptali istendiğine göre, dava tarihi ve dava değeri esas alındığında, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 12/12/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Diğer taraftan; 6100 sayılı HMK'nun "Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi" başlığı altındaki 4/1-a maddesinde "Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar" düzenlemesiyle ayrıksı haller dışında kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar için Sulh Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu kabul edilmiştir (1086 Sayılı HUMK'nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, kiralayan tarafından kira sözleşmesine dayanan kira alacağı istemine ilişkin olup, karar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 6. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Kişilere kiraya vererek kira geliri elde ettiğini, uzun süreli kiralama durumunda işleten sıfatının değiştiği beyanda bulunmuştur. Öte yandan, davalı---- tarihli beyan dilekçelerinde özetle davalı ---- işleten sıfatının bulunmadığını, davaya konu aracın kiralandığına ilişkin bir kısım kira sözleşmeleri sunulmuş ise de anılan evraklarda davaya konu ---- kaza tarihini kapsayan kira sözleşmesine rastlanılmamıştır. Bu nedenle kazaya karışan ticari aracın uzun süreli kiralanması nedeni ile fiili hakimiyetin devredildiğine yönelik itirazlar nazara alınarak --- plakalı araca ait kira sözleşmesi ve kira sözleşmesi ile alakalı tüm bilgi ve belgelerin mahkememize sunulması amacı ile davalı ------haftalık süre verilmesine ve gerekli ihtaratın yapılmasına rağmen uzun süreli kira sözleşmesine yönelik her hangi yeni bir delil dosyaya sunmadıklarından bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir....

              SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/03/2019 NUMARASI : 2018/299 ESAS, 2019/434 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) KARAR : 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili T1 A.Ş'nin sigortalı Gülay Maral'a ait Santral Garaj Mah. Erenler Sok....

              Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 4. maddesinde ise dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, sigortalı işyerinde oluşan su basması hasarı sebebiyle meydana gelen zarar sigortacı tarafından sigortalıya ödenmiş olup ödenen tazminatın dava dışı sigortalı işyerinin maliki davalıdan’dan bina malikinin sorumluluğu gereğince tahsili talep edilmiştir. Kira sözleşmesine dayanılmamıştır....

                Koleji" olduğu, kira sözleşmesinin başlangıcının 01.08.2003; kira süresinin 13 yıl olduğu; kira sözleşmesindeki yıllık kira bedelinin 36.000 TL olup, 12 aylık dönemler sonunda yıllık olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının talebinde ise; ödenen aylık kiranın düşük olup, talep edilen kira bedelinin günün koşullarına uygun olduğunu belirttiği, bu durumda açılan davanın kira sözleşmesine dayanan tespit davası olmayıp uyarlama niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının talebi kira tespitine yönelik değil, ödenen kira bedelinin ekonomik koşullara uyarlanarak belirlenmesine ilişkindir.Dava bu niteliği itibariyle, kira sözleşmesine dayanan kira tespit davası olmayıp, kira parasının günün ekonomik koşullarına uygun olarak düzenlenmesi istemini içeren uyarlama davasıdır....

                  Davacı vekili, davalı ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 10. Maddesi gereğince 50 000 € değerinde teminat senedi verdiğini, sözleşmenin feshedildiğini verilen teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece HUMK’un 8. maddesi gereğince kira sözleşmesinden kaynaklanan her türlü tahliye ve bu davalarla birlikte açılan kira alacağına ilişkin davalara bakmakla görevli mahkemelerinin sulh hukuk mahkemeleri olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.nun 8/2 maddesi gereğince kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine verilmiştir. Olayımızda, uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu