Kişilere kiraya vererek kira geliri elde ettiğini, uzun süreli kiralama durumunda işleten sıfatının değiştiği beyanda bulunmuştur. Öte yandan, davalı---- tarihli beyan dilekçelerinde özetle davalı ---- işleten sıfatının bulunmadığını, davaya konu aracın kiralandığına ilişkin bir kısım kira sözleşmeleri sunulmuş ise de anılan evraklarda davaya konu ---- kaza tarihini kapsayan kira sözleşmesine rastlanılmamıştır. Bu nedenle kazaya karışan ticari aracın uzun süreli kiralanması nedeni ile fiili hakimiyetin devredildiğine yönelik itirazlar nazara alınarak --- plakalı araca ait kira sözleşmesi ve kira sözleşmesi ile alakalı tüm bilgi ve belgelerin mahkememize sunulması amacı ile davalı ------haftalık süre verilmesine ve gerekli ihtaratın yapılmasına rağmen uzun süreli kira sözleşmesine yönelik her hangi yeni bir delil dosyaya sunmadıklarından bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir....
Davada, davacı tarafından (vekaleten) kiraya verilen mecurun bir kısım kira parasının davalı tarafça ödenmediği, davalı kiracının tükettiği elektrik ve suyun parasını (ilgili kuruma) davacının ödediği ileri sürülerek1350 TL kira alacağı, 694 TL. su ve 43 TL elektrik parasının kiracıdan tahsili istenilmiş; mahkemece, davacının taşınmazın maliki olmadığı gibi kira sözleşmesini de kiralayan 3.şahıs adına vekaleten yaptığı böylece sözleşmeye dayalı olarak alacak isteminde bulunamayacağı gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan istemin reddine karar verilmiştir. Oysa davada iki ayrı hukuki sebebe dayalı alacak istemi yer almış olup; kira sözleşmesine dayanan kiralayanın talep hakkı ve kiracının borcu (BK.256 ve devamı maddeler) kapsamındaki kira alacağı ile sebepsiz zenginleşmeye dayanan, (BK.md.61) kiracı davalının tükettiği elektrik, su parasının davacı tarafından ilgili idari birimlere ödenmesinden kaynaklanan alacak istemi aynı davada uyuşmazlık konusudur....
Dosya kapsamından, taraflar arasında 06.08.2001 tarihinde 170 m2'lik bina için kira sözleşmesi düzenlendiği, davacının tadilat ve ihtiyaç nedeniyle tahliye talep ettiği anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8/II-1. maddesine göre kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tespit davaları bu davalarla birlikte açılmış, kira alacağı ve tazminat davaları sulh hukuk mahkemesinin görevi kapsamındadır. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin hakem sıfatıyla davanın reddine ilişkin verilen kararın temyizi sonucu Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26.09.2005 ... 2005/8468-13861 sayılı kararı ile genel mahkemenin görevli olduğu gereğine değinilerek görevden bozulmuştur. Sulh Hukuk Mahkemesince her ne kadar tarafların 3533 Sayılı Yasaya tabi kurumlardan olması nedeniyle görevsizliğe karar verilmişse de T.C.D.D. 3533 Sayılı Yasada gösterilen kuruluşlardan olmadığından hakeme tabi olmayan uyuşmazlığın H.Y.U.Y.'nın 8/II-1. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Somut olayda, dava dışı sigortalı ile davalı şirket arasında 09.11.2020 tarihli, operasyonel araç kiralama sözleşmesinin mevcut olduğu, dolayısıyla sigortalı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira ilişkisi olduğu, davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak davalılar hakkında açtığı davada, sigortalıya ait aracın kira sözleşmesi hükümlerine göre iadesi gerektiği halde iade edilmemesi nedeniyle sigortalısının zararını ödeyen davacı sigortanın, sigortalısına ait aracın kira sözleşmesinin kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle feshi üzerine kiralanan aracın kira sözleşmesine göre kiralayan sigortalıya iade borcu bulunduğundan davalı şirketin kiracı sıfatı nedeniyle sorumlu olduğu iddiasıyla yapılan ödemenin rücuen tahsilinin istediği, davalı şirketin kiracı sıfatı vurgulanarak sigortalı ile arasındaki kira sözleşmesine dayanıldığı, dava dışı sigortalı ile davalı şirket arasındaki temel hukuki ilişkinin kira ilişkisi olduğu, diğer davalının da kiracı şirketin yetkili temsilcisi...
Mahkemece, taşınmaza müdahalenin meni, kira alacağı ve tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 29.07.2011 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K'na göre alacak davalarında görev, dava değerine göre belirlenir. Bu ana kuraldan farklı olarak, H.U.M.K.’nun 8. maddesi II. Bendine göre, “dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, H.U.M.K.’nun 8. maddesi II. Bendi gereğince tahliye, akdin feshi davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür....
Diğer taraftan; 6100 sayılı HMK'nun "Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi" başlığı altındaki 4/1-a maddesinde "Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar" düzenlemesiyle ayrıksı haller dışında kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar için Sulh Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu kabul edilmiştir (1086 Sayılı HUMK'nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti)....
Bu ana kuraldan farklı olarak HUMK’nın 8. maddesi 2. bendine göre, “Dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, HUMK’nın 8. maddesi 2. bendi gereğince tahliye, akdin davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları sulh hukuk mahkemesinde görülür. Diğer istemlerde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir....
ın yerleşik içtihatlarında da rücuen tazminat için kazanın, münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin belirlenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın münhasıran davalı ... araç sürücüsünün alkollü olmasından kaynaklanmaması sebebiyle 2918 sayılı ... 95.maddesi ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları B.4.c madde ve bendi kapsamında davacı ... şirketinin, ... sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümleri ve ... Genel Şartları uyarınca sigortalıya rücu şartları bulunmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dava, 03.03.2008 tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesi gereğince son dönem için belirlenen kira parasının düşük olduğu ileri sürülerek açılmıştır. Somut olayda, davacı yeni malik olup önceki malik ile davalı kiracı arasında varlığı ileri sürülen yazılı kira sözleşmesini temin edemediğini bildirmektedir. Ancak, taraflar arasındaki kira ilişkisi ihtilaflı değildir. Ihtilaf, son dönem kira parasının miktarına ilişkin olup,HUMK 74 ve devamı maddeleri gereği, hukuki nitelendirme hakime ait bir görevdir. HUMK'nun 8/II/1.maddesince davanın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu dava ve işler sayılmıştır. Bu hükme göre kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı, tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/214 Esas KARAR NO : 2022/865 DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) DAVA TARİHİ : 22/03/2022 KARAR TARİHİ : 31/10/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında sigorta sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmede manevi tazminat teminatının bulunduğunu müvekkilinin karıştığı kaza nedeniyle üçüncü kişiye manevi tazminat ödemek durumunda kaldığını yaptığı başvuruya rağmen bu tazminatın davalı tarafından kendisine ödenmediğini öne sürmüş tahsilini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. Ara buluculuk dava şartının yerine getirildiği görülmüştür. Sigorta şirketine başvuru şartının yerine getirildiği görülmüştür. Davalı sigorta şirketinden ihtarlı olarak sigorta sözleşmesi istenmiş ancak gönderilmemiş; bu sebeple davacının sunmuş olduğu surete itibar edilmiştir....